Galatasaray'ın Avrupa karnesini herhangi bir Türk takımıyla kıyaslamamız imkansız. Maç, galibiyet ya da atılan gol sayısına pek yaklaşılamıyor. Galatasaray'ın ait olduğu yer Avrupa'dır söylemi de buradan geliyor. Özellikle de Şampiyonlar Ligi söz konusu olduğunda. Oraya da katılım noktasında neredeyse bütün Türk takımlarının toplamı sayısındayız.
Son dönemin parlak geçmediği bir gerçek. Son 2 Şampiyonlar Ligi deneyiminde büyük bir hayal kırıklığı var. Prandelli'nin olduğu sezonda sadece 1 puan topladık, o da kendi sahamızdaki Anderlecht maçındaki son dakika golüyle. Hamza Hamzaoğlu'yla başlayıp Mustafa Denizli'yle bitirdiğimiz Şampiyonlar Ligi deneyiminde de 5 puanımız var. Onlar da Benfica galibiyeti ve Astana beraberlikleri.
Prandelli'nin sezonunda hiç fena bir kadro yoktu. Maliyeti yüksek, yabancı kontenjanının çizdiği sınırlar çerçevesinde Prandelli kimi isterse hemen hemen almıştık. O büyük bir hayal kırıklığıdır mesela, alınan 1 puan tarif dahi edilemez. Arsenal, Dortmund ve Anderlecht'in olduğu bir gruptu. Arsenal ve Dortmund maçlarına baktığımızdaki ortak sonuç ise varlık dahi gösterememiş olmamız.
Hamza Hamzaoğlu'lu dönemde ise 14 yabancılı sezona girmiştik ve transfer dönemi bittiğinde kadroda 7 yabancı vardı. O kadroya oranla kötü bir performans sergilenmediği doğru, hatta kendi sahamızdaki Benfica galibiyeti de önemlidir. Deplasmanda da kötü bir oyun olmasa bile şanssız kaybetmiştik. Astana maçları hayal kırıklığı gibi göründü ama Astana'nın sahasında galibiyete en çok yaklaşan takım olduk. Daha iyi bir kadroyla fazlası başarılırdı, ondan eminim.
Benfica galibiyetinden önceki son galibiyet Juventus karşısındaydı öyle düşünün. Benfica galibiyeti sonrasında herhangi bir Avrupa maçı kazanamadık, buna Ostersunds dahil. Zaten 1 yıl men cezası geldi, sonraki sezonda Ostersunds faciasıyla da Avrupa'ya erken veda ettik. Bu kötü yılların neticesi de Şampiyonlar Ligi'nde 2. torbaya yaklaşan bir takımken 4. torbaya düşmemizle sonuçlandı. Toplam maçlardaki mağlubiyet sayısı da galibiyet sayısının önüne geçmiş oldu.
Gün itibariyle yeni bir dönem başlatıyoruz. Şampiyonlar Ligi'yle ara veren Fatih Terim'in Şampiyonlar Ligi'yle geri döndüğüne şahit olacağız. Son Şampiyonlar Ligi deneyiminde çeyrek finale kadar çıkmış ve kendimiz adına fazlasıyla iyi bir sezondu. Bir sonraki Şampiyonlar Ligi deneyiminde ise sadece Real Madrid karşısında takımının başında sahaya çıktı ve farklı bir yenilgi almıştık.
Şampiyonlar Ligi'ni sürekli hale getirmemiz önemli. Her yıl burada yer almak zorundayız ve Avrupa'da da gittiğimiz yere kadar ilerlemeliyiz. Bu gruplar sonrası Avrupa Ligi de olabilir, şartlar ne geliştirir bilmem. İçinde bulunduğumuz grup itibariyle ciddi bir şansımız olduğuna inanıyorum ve hedef sahibiyiz. Fatih Hoca'nın da Şampiyonlar Ligi heyecanı ve tavrı farklı olacaktır..
=========Eren========
YanıtlaSilGarry===Ndiaye===Emre
===Fernando===Donk===
Nago=Maicon=Serdar=Mariano
Bu orta sahanın yaratıcılık problemi olabilir. Akbaba sağ tarafta olsa bile. Ben bu tabloda Akbaba sağ, forvet arkası Belhanda oynatırdım.
SilYine aynı cümleye geliyoruz işte.Hoca 2013'te gönderilmeseydi zaten ligi kazanırdık da avrupa'da da başarılı olurduk
YanıtlaSilKatılıyorum..
Sil