25 Mart 2020 Çarşamba

Ritüel #9; Zübeyde Özcan


Ritüel serisinde 9. bölüme geldik. Konsept kuşaktan kuşağa olacak, bu yüzden genç arkadaşlarımı da ağırlayacağım. Genç kesimde de kalemini, futbol aklını beğendiğim birçok isim var. Zübeyde Özcan (@zubeydeozcann) da blog konusunda sık sık konuk aldığım, değerli görüşlerini bizlerden esirgemeyen arkadaşlarımdan. Onunla biraz daha yakın nostalji yaptık diyelim. Bu yaş grubunda birçok takipçimiz var, onlar adına da keyifli olacak.

Galatasaray denilince aklınıza gelen ilk şey ne?
Babam.

İzlediğiniz veya hatırladığınız ilk Galatasaray karşılaşması?
Aslında maç hafızamın olduğu pek söylenemez. O yüzden detaylarını net bir şekilde hatırlayabildiğim ilk maç da takım tarihinin destansı maçlarından biri. 26 Şubat 2009’daki Galatasaray-Bordeaux Uefa Avrupa Ligi son 32 turu rövanş mücadelesi. 11-12 yaşındaydım. Öncesinde anımsadığım maçlar var ama bu karşılaşma öncesi evde yapılan hazırlık ve saha içi sahneler zihnimde daha berrak halde.

Galatasaray’ın sizi en mutlu ettiği an?
Geçtiğimiz ay alınan Kadıköy galibiyeti. Daha mutlu olduğum bir an hatırlamıyorum. Haftalar öncesinden arkadaş çevremde bu sene kazanacağız diye konuşmaya başlamıştım. Geçen sene dahi böyle bir his uyanmamıştı içimde. Maç akşamı arkadaşlarla Vefa yolunda bir kafedeydik. Son hatırladığım şey, hakem maçı bitiren düdüğü çaldı. Ben beste söylemeye başladım, kapıdan çıkan bir grup Galatasaraylı karşılık verdi. Karşıdan ağlayarak gelen bir taraftar yanımdaki arkadaşıma “kardeşim bitti!” diyerek sarıldı. Kadıköy'de hiç galibiyet görmemiş bir nesil olarak o maça şahit olduğumuz dakikalar bizim için çok kıymetliydi gerçekten. 

Galatasaray’da en çok sevdiğiniz futbolcu?
Johan Elmander. Onu ve düz sarı formasını çok seviyorum. Hatta o forma pek çok taraftar gibi benim için de Elmander sarısı.

Galatasaray adına idol kabul ettiğiniz isim?
Ali Sami Yen. 

Mehmet Yüce’den dinlediğim bir anıdan sonra ona olan saygım katbekat artmıştı. Kısaca burada da paylaşayım. Ligin ilk yıllarında İngiltere'den bir şampiyonluk şilti getiriliyor. Üzerinde şampiyon olan takımların adını yazması için yıldızlar var ve o sezon ligi kim birinci bitirdiyse şilt bir sonraki şampiyon belirleninceye kadar o kulüpte kalıyor. İlk iki sene Fenerbahçe  şampiyon olunca şilt onlardan dışarıya çıkmıyor. Üçüncü senedeyse Moda şampiyon olmasına rağmen Fenerbahçe vermiyor şildi. Dördüncü senede Galatasaray ligi birinci bitirince Ali Sami Yen gidip şildi alıyor Fenerbahçeden. Kulübe götürmeden önce bir önceki sezon şampiyonu olan Moda'ya götürüp onların adlarını yazdırıyor. Bunu duyduğumda içten içe “Ne adammışsın be Ali Sami Yen!” demiştim.

Galatasaray’ın sizi en mutsuz ettiği gün?
Öyle kahrolduğum bir anım yok. Sonuçta futbol bu, ciddi bir oyundan ibaret. Ama 2016’da Tuzlaspor'la oynadığımız 3-2 mağlubiyetle biten bir kupa maçı vardı. Chedjou direkt kırmızıyla ve Yasin de ikinci sarıdan oyundan atılmıştı. Riekerink oyundan ve sonuçtan utanç duyuyorum gibi bir açıklama yapmıştı maç sonu. Lisedeydim, bir sunum ödevi yetiştirmem gerekiyordu. Evde bilgisayar olmadığı için okul çıkışında dayımın evine gitmiştim. Evin en küçük, iç boğucu odasında büyük ekran tüplü televizyonda takip etmiştim maçı. Sinir bozucu dakikalardı. 


Transferine en çok sevdiğiniz futbolcu?
Didier Drogba. İlk formasını aldığım futbolcu da oydu. Aldıktan birkaç gün sonra kulüpten ayrılması dışında hiçbir sorun yoktu.

Transfer olmasını beklediğiniz ama bir türlü gelmeyen futbolcu?
Frencesco Acerbi. Adının takımla anılmaya başladığı zamanlar üniversiteye hazırlanıyordum. Her an bir haber gelebilir diyerek edebiyat notlarının arasına telefonu koyup Twitter’da düzenli olarak ana sayfayı yenilediğimi hatırlıyorum.

Galatasaray’da hakkının bir türlü verilmediğine inandığınız futbolcu. 
İçinde bulunduğumuz sezona dair bir cevap var aklımda, beni tanıyan herkes tahmin ediyordur sanıyorum. Taylan Antalyalı. 

Galatasaray’da bir türlü sevemediğiniz ya da gördüğünüz en kötü futbolcu?
Tarık Çamdal. 

Rakip takımlarda izlediğiniz ve keşke Galatasaray'da oynasaydı dediğiniz futbolcu?
Edin Visca. İstikrar abidesi futbolcuların hastasıyız.

Galatasaray’ın en unutamadığınız ve sizin için özel bir yeri olan maçı? 
11-12 sezonu play-off son maçı. Maç sonu peder beyle Taksim'e kutlamaya çıkmıştık. Şahit olduğum ilk büyük çaplı kutlamaydı. O günün heyecanının tadı hâlâ silinmedi hafızamdan.

İzlediğiniz ve hatırladığınız dönemi düşünerek Galatasaray 11’iniz?
Futbol izleyiciliğine bir erkek çocuğa göre geç başlamış olmamdan kaynaklı skalam oldukça dar. Zor bir soru o yüzden. 

Muslera-Sabri Sarıoğlu-Ujfalusi-Lucas Neill-Alex Telles-Felipe Melo-Ribery-Sneijder-Hary Kewell-Keita-Elmander


Galatasaray’da büyük beklenti içinde olduğunuz ama o beklentiyi bir türlü karşılayamayan isim?
Koray Günter. Galatasaray'da oynadığı dönemde yüksek potansiyel gördüğüm ama bir türlü o potansiyelini sahaya yansıtmadığını düşündüğüm bir futbolcuydu. Bruma'yı da ekleyebilirim buraya.

Galatasaray’da çok sevip beğendiğiniz ama bunu insanlara bir türü kabul ettiremediğiniz futbolcu ve teknik direktör?
Çok sevmek değil de beğendiğim ve haksızlık edildiğini düşündüğüm iki isim var. 
Nzonzi-Igor Tudor

İnsanların çok beğendiği ama sizin bir türlü beğenemediğiniz, kabul edemediğiniz futbolcu ve teknik direktör?
Herhangi bir isim gelmedi aklıma.

Galatasaray’da görmek istediğiniz ama Fenerbahçe, Beşiktaş veya Trabzonspor'a gittiği için üzüldüğünüz futbolcu?
Ozan Tufan.

Nasıl Galatasaraylı oldunuz, sizi etkileyen bir numaralı etken neydi?
Hiç şüphesiz Galatasaraylı olmamdaki en büyük etken babam. Gençken futbolla kafayı bozmuş bir adammış. Dedemin fatura öde diye eline tutuşturduğu parayı gider maç bileti almaya harcamış. Az dayak yemedim der o günleri anlatırken. Ben küçük bir çocukken onunla en eğlenebildiğim anlar Galatasaray maçları olduğu zamanlar oluyordu. Galatasaray babamın sevgisi derim hep o yüzden. İkinci bir etken de en küçük dayım sanırım. Fenerbahçeli olmam için çok ısrar etti, çok rüşvet teklif etti zamanında. Küçük yaşta ona ayak diremek içimdeki bağlılığı arttırdı.


2010 sonrası diye adlandırdığım dönemde hem Galatasaray hem futbol anlamında en büyük keyif aldığınız dönem?
Kesinlikle 11-12 sezonu. Pek çok kişi için de öyledir herhalde. Kaç senedir tecrübe edilen hayal kırıklığı da yük olmuştu taraftarın üzerine. Onun da rahatlaması var bu sezonda. Yoldan ve çevirdiğin 10 Galatasaraylıya o sezon 11’ini sor 10’u da ezberden sayar. Hem futbol hem de kadro anlamında müthiş bir süreçti 11-12 benim için.

Galatasaray’la alakalı en unutamadığınız an?
Hangi maç günüydü hatırlamıyorum. Akşam maç izlemeye gideceğim için formayla çıkmıştım dışarıya. 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu da formasıyla mahallede arkadaşlarıyla oyun oynuyordu. Beni görünce “harbi Galatasaraylıyız dimi abla” diye arkamdan seslendi. Dönüp “harbi Galatasaraylıyız” deyip beşlik çaktım ben de. Onun üzerine kollarını açıp sarılmıştı bana. İçimi çok büyük bir sıcaklık doldurmuştu o zaman. İyi ki Galatasaray dediğim bir anı benim için.

Galatasaray söz konusu olduğunda yapmış olduğunuz en büyük fedakarlık (kendinizce)?
Fedakarlık sayılmaz ama maç günleri maçı izleyemeyeceğim bir duruma sokmam asla kendimi. Bu yüzden kaç tane arkadaş buluşmasını kaç tane pembe yalanla iptal ettim hatırlamıyorum. 'Maç var'ı bir sebep olarak kabul etmiyorlar çünkü. Bir yerde olmak zorundaysam bile el altından açarım yayını. 

2 yorum:

  1. u 19 takımı için analiz veya wonderkid sıralaması bekliyoruz..

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir