van Aanholt'un röportajında çok doğru bir nokta vardı. Galatasaray adına sezonun kırılma anının, 2-2 biten Kasımpaşa maçı olduğunu söyledi. 3. haftadan kırılma mı olur demeyin, oluyor. Lige 2'de 2 ile girmiş, bir yandan da herkesi mutlu eden transferler yapıyorduk. Kasımpaşa maçı öncesi de, çok beklediğimiz Morutan gelmişti. Maça harika başladık, hemen 2-0'ı bulduk. Akabinde 5'i bulacak imkanlar yakaladık. Tüm bunları da ilk yarı içinde yapıyorduk.
Tam ilk yarı bitecekken, olmadık bir atak sonlandıramama sonrası, kontradan golü yedik. 2-1 sonrası da rakip hakimiyeti başladı ve basit bir Taylan Antalyalı / Muslera hatası sonrası maç 2-2'ye geldi. Böyle iyi oynayıp, farka ulaşabileceğin bir maçta tersine dönen hava da kırılma oluşturdu. Bu maç 2-2 bitti. Ertesi de Trabzonspor deplasmanıydı ve o maçta da 2-0 öne geçip de maç 2-2 bitti. Bu 2 beraberlik de lig adına çok şeyler götürdü.
Kasımpaşa karşısında, müthiş bir Morutan performansı izlemiştik. İlk maçıydı, uzun zamandır transferi bekleniyordu ve beklenti de büyüktü. İlk yarıdaki performansı sonrası, uç potansiyel bulmuşuz diye düşünmüştüm. Orta sahanın merkezindeydi, çok hareketliydi, rakip eksiltiyordu. Kanatta beklerken, orta sahanın merkezinde, daha özgür bir rolde potansiyelinin büyük olduğunu görmüştük. Trabzonspor maçının ilk yarısında da böyle oynamışken, 45'de oyundan alınmasını anlamamıştım.
Kasımpaşa maçını kazansak bir şeyler değişir miydi bilmiyorum. Kırılma olduğunu hissetmiştim ama. Lig adına kayıplar o dönemde başladı. Kasımpaşa ve Trabzonspor deplasmanlarından 6 puan gelse, belki süreci farklı noktaya getirirdi. Genç ağırlıklı bir takımdık, doğal olarak çabuk çözüldük. Reaksiyon verememek de biraz bundan. Lider oyuncular bu noktalarda önemli. Takımı toparlayacak, o anlarda ayağa kaldıracak, 2-1'e geldiğinde maç, "kaybederiz" korkusu yaşatmayacak.
Kazanma alışkanlığı özgüven rakibin bunu bilip senden çekinmesi çok önemli unsurlar uzun süren lig maratonlarinda.
YanıtlaSilBiz en başta sinince, o çözülme de bugüne kadar geldi.
Sil