Bodrumspor, koca devreyi 10 kişi oynamasına rağmen, Kasımpaşa'dan gol yemedi, hatta pozisyon bile vermedi. Kasımpaşa, ligde oynadığı son 4 maçta da sadece Galatasaray'a gol atabildi. 3-0'dan maç 3-3'e döndü ve kaçırdıkları bir dolu pozisyon cabası. Galatasaray'ı son 2 yılda takım savunmasıyla öne çıkarır, bu takım kolay gol yemiyor derdik. Bu sezon ise hücum parametreleri belki çok iyi ama savunma tarafı büyük sıkıntı. Galatasaray, kolay pozisyon veriyor ve haliyle çok gol yiyor. 5 gol attığı Adana Demirspor maçında da bu durum böyle. Rakip fark etmeden, çok pozisyon veriyoruz. Peki savunma tarafında farklı bir dokunuş var mı dersek, cevap hayır. 3'lü savunma dillerde kaldı mesela, uygulamaya geçmedi. Bu düzeni "çift forvetin anahtarı gibi görmüş olsak da, savunmadaki sıkıntıyı çözmek adına da çare olacaktı.
Davinson Sanchez, risk alan ve alması gereken bir stoper. Atletizmi ve hızına güvenmesinden daha doğal bir şey yok. Sık sık öne çıkacak, arkasını boşaltacak, yer yer konsantrasyon kaybı da olacak. O kayıplar biraz da bu profilde bir stoperin Galatasaray'da oynamasına sebep. Seni farklı kılan o. Davinson Sannchez olmadığında daha sıradansın. Abdülkerim Bardakcı, anlık parlama yaşadı ama genel olarak formsuzluğu devam etmekte. Solda Jakons etki ediyor, onun da atletizmi değerli. Sağda ise Kaan Ayhan'la oynamaya çalışıyoruz. 3'lü savunmanın sağ stoperi Kaan Ayhan ile 4-2-3-1'in sağ beki Kaan Ayhan arasında çok fark var. Sağ bekte ağır kalıyor, bunu geçen sezon da söylüyorduk. 9 milyon avro'luk sağ bekin kulübede yatarken, biz orayı Kaan Ayhan'la zorluyoruz.
RFS maçından bir video dolaşıyor. Maçın başında Davinson Sanchez sağ tarafta baskı yapıyor, pozisyonunu boşalttı diyorlar. Tam aksine, Kaan Ayhan'ın arkasını toparlamaya çalışıyor. Jakobs'la kanadında dinamizm yaratırken, Kaan Ayhan ile frene basıyorsun. Jelert'i kazanman sana tempo ve dinamizm kazandıracak. Tabi 4-2-3-1 oynamaya devam edeceksen. Ben 3'lü savunma taraftarıyım ve bunu sürekli dile getiriyorum. Davinson Sanchez / Nelsson / Abdülkerim Bardakcı ile arkayı kur. Davinson Sanchez ve Abdülkerim Bardakcı, kenar stoper olarak özgürlük bulsun. Nelsson'a da sen çıkma de (zaten çıkmaz), arkayı süpürsün. Sağ kanat bekine Sallai, sol kanat bekine Jakobs'u yazdığında da kanatlarda dengeyi sağlamış oluyorsun. Jakobs'un savunması, Sallai'nin hücumu ön plana çıkacak.
Çift forvet mutlaka oynayacağız. Hep söylüyorum, ben olsam o eksik, bu yok diye beklemem. Direkt oynarım. Osimhen ya da Icardi'den biri olmadığında tek forvetle oynuyoruz ve Batshuayi kenarda kalıyor. Bu durum da onu iyice ıskartaya çıkarıyor. Bunu bildiği için zaten tüm şevki kaçmış halde. Çift forvet konusunda Icardi'nin toparlanması şart. O toparlanmadığı sürece ne desek boş. Alanyaspor maçında hadi Icardi oynayacak diyelim, 3-4-2-1 de iyi bir türev. Yunus Akgün ve x bir ismi orada kullan. O isim Sara değil, yerini oynatmam. Icardi ile de Mertens'i aynı 11'de kullanmam. Yusuf Demir hala atama bekliyor mesela, şans verilemez mi? Jelert'i yaz sağ kanat bekine, Sallai de forvet arkası oynar. Ziyech de geri döndü. Opsiyon var, yeter ki kullan. 4-2-3-1'e neden bu kadar sıkışıp kaldık? Okan Hoca, taktik esneklik göstermediği sürece, hayal ettiği noktaya ulaşması zor.
https://m.sporx.com/isvicre-super-lig-puan-durumu
YanıtlaSilalanyayı geçeriz biz son sıradaki takımlara takılıyoz ;)
Kazandık da :)
Silinanılmaz bir inat var hocada. hadi 3412 denemiyor anladım. katılmam da en azından bir mantığa oturturum. kariyerim boyunca 4'lü savunma oynadım der, bir anda geçemeyiz der falan filan.
YanıtlaSilancak bu devirde hala 433 denemeyip orta sahayı 2 kişi ile tutma inadı felaket. kimse bana "süper lig ekipleri zayıf gerek yok" falan demesin. dünya kadar geçiş yiyoruz.
ayrıca kaan kötü pas atan yeteneksiz biri falan değil. gol pozisyonlarına giren biri. ön libero kaan iki 8 numara lucas ve sara bitti gitti. bu kadar ya bu ne inat ya.
ha baktın dakika 70 hala 0-0. koy mertens'i dön yine 4231 e..
4-3-3, geçen sezonun travması. Dönmüş olsa, Ndombele ve Oliveira gibi isimlerden dahi katkı almak mümkündü.
SilBu blogu sevme sebebim bu. Burakcım seni de bu yüzden seviyorum. Biz içimizde Gs aşkı olan sıradan insanlarız. Bizim sevgimiz Cimbom için; ona hizmet eden herkesin de hakkını veririz. Ama babamızın oğlu olsa kıyasıya eleştiririz. Eleştirlerimizin amacı yok etmek asla olamaz. 14 yaşında kulüpten içeri girmiş; 40 senedir de bu camianın bir neferi olan; 52 yaşına gelmiş hocamıza; oyuncu olarak sayısız kupalar almamızda büyük pas sahibi olmuş bir yaşayan efsanemize; hoca olarak da inanılmaz bir şebeke/çete düzenine karşı daha ilk 2 senesinde bizi şampiyon yapmış hocamıza birazcık tolerans göstermemiz lazımdır. Eleştiriyi Burak gibi sonuna kadar yapalım.
YanıtlaSilBu girizgahı yapma sebebim; bu bloga yazı yazan, kalbi GS için atan heyecanlı genç kardeşlerimize ufak bir uyarıdır. Belki işler daha da kötüye gidecek Okan Hoca ayrılacak. Bundan doğal bir şey yok. Bu iş performans ve sonuç odaklı bir oyun olduğuna göre tabi ki gidebilir. Fatih Hoca bile kaç defa gittiyse Okan Hoca da gider.
Taktiksel esneklik konusunda yazılanlara imzamı atarım. Maalesef nedeni bilmemekle birlikte ben de Okan Buruk'un bu esneklileri gösterememisine üzülüyorum. Gs kaybettiği için üzülüyorum ama esas üzüntüm Okan Hoca bu bariyeri yıkıp; teknik adamlıkta bir sonraki seviyeye geçebilse işte o zaman hem bizim hem onun önünün acayip derecede açılabileceğini görüp de bunu elde edememek beni çok üzüyor. Bunu daha önce de yazmıştım; Okan Buruk’un, hoca olarak kaybettiği tüm maçlara bakalım 90%'ında oyuncu hatasından ziyade hoca hatası görürüz. Bu analizleri yapamayıp aynı şekilde ısrarla ve inatla devam etmesi hakikaten çok üzüntü verici.
Henüz kaybedilmiş bir şey yok. Eldeki kadro ve imkanlara göre bir çıkış yolu bulunacağına inancım hala vardır. Bir önceki milli ara sonrası Rize maçı dönüşünü 100 Galatasaraylı'ya sorsan tam tersini bekliyordu. Kimse tahmin dahi edemezdi. Benzerinin yine yaşanacağına inanıyorum. Bjk + Totenham döngüsünde zaferle çıkıldığında Okan Hoca'ya lakap takanların, onu aşağılayanların, onu itibarsızlaştıranların, 40 senesine bu işe adamış bir insan için bir şey bilmiyor diyenlerin neler yazacağını da tahmin ediyorum.
Lütfen sakin olalım; eleştirirken de överken de aşırı uçlara kaçmayalım: Spor da hayat gibi uzun vadeli ve süreçlerle kendini belli eder. 1-2 maçlık anlık sonuçlara göre analiz yapmayalım. Her zaman uzun vadeye inanalım. Sürece inanalım. 2000 yılındaki UEFA kupasının; 1997-2000 arasındaki 4 yıllık Şampiyonlar ligi başarısızlıklarının ardından geldiğini unutmayalım. Fatih Terim’i 98'de kovsaydık bugün 2 tane avrupa kupamızın olmayacağını asla unutmayalım.
Eleştiri olacak. Bazısı maalesef eleştiri ne demek onu bilmiyor. Eleştirinin içinde yapıcılık olur. Kötü durumu eleştirirken, nasıl iyi olabileceği üzerine kafa yorarsın. Yaş haddi düştükçe, doyumsuzluk arttı. Küfür ve hakaret ederek ya da kestirip atarak eleştiri yaptıklarını zannediyorlar.
SilOkan Hoca'nın sanki kazandığı 2 şampiyonluk şansa geldi de, öyle bir ruh hali içindeler. Bu haksızlık, hatta arsızlık.. Eleştiri tamam, eleştiriyoruz. Ama Okan Hoca şu dakika gidince, sanki daha iyisini olacağını zannediyorlar.
Hamza Hoca gitti işte, Mustafa Denizli ile küme düşüyordun asla. Sezon biter, durumu değerlendirirsin. Şu an hoca için gitsin demek komiklik olur.