Galatasaray 0-0 Fenerbahçe, Vincic ve Okan Hoca istediğini aldı

Vincic, 0-0'ı yönetmeye gelmiş ve istediğini aldı. İstediğini alırken, Okan Hoca da kendisine fazlasıyla yardımcıydı. Hatta Mourinho da. Fenerbahçe'nin burada galibiyet alması gerekirken, çok risk aldıklarını düşünmüyorum. Topu Galatasaray'a bıraktılar ve hata kovaladılar. Dzeko'nun bağlantısını kesince, o imkanı yakalayamadılar. Hep söylerim, Fenerbahçe'nin Dzeko kadar var olduğunu düşünüyorum. Galatasaray'ın hücum üretkenliği ne dersek, orada da koca bir 0 var. Temkin işini biraz abarttığımızı düşünüyorum. Beraberliği cepte tutmak güzel, gün sonunda 6 puan avantajı ve 2'li averajın var. Yine de bu denli temkini riskli buluyorum. Derbi tarihi, taşa ya da kuşa çarpıp, 1-0 kaybettiğin maç kaynıyor. Golü yesen, bu hücum düşüncesinde nasıl çıkartabilirsin? Hele ki 2. yarıda temkin dozu daha da arttı ve Okan Hoca da istediği 0-0'ı aldı diyebiliriz.

Galatasaray'ın formsuz dönemi, bu da unutulmasın. Kadro imkanı ne kadar genişlese de, Okan Hoca'nın takımın temposuna güvenememesi doğal. Bu maç için akılcı tercih Lemina'ydı. Merkezi sağlama aldığında, rakibi kilitlemiş oldun. Tabii Lemina'nın geride konumlanması, Sara ile mesafeyi arttırdı ve onu etkisiz kıldı. Sara ve Osimhen, Fenerbahçe savunması arasında kayboldu. Sallai ve Barış Alper Yılmaz da benzer tarzlar. Sallai, Yusuf Ayçiçek karşısında kayıptı. Çağlar Söyüncü de arkada sağlam durdu. İlk yarıda ısrarla sağ kanadı zorladık, solu düşünmedik bile. Bu tekdüzelik hücum verimsizliğini ortaya çıkardı. 2. yarıya bakınca, solu biraz daha kullanmaya başladık ama hamlede gecikiyoruz. Yunus Akgün'ü daha erken görmek lazım. Fenerbahçe biraz olsun hücumu düşünmeye başlayınca, arkada boşluk vermeye başlayacaktı ama rakip yarı sahaya girmeyi düşünmedik bile.

Lemina gibi bir 6 numarayla oynamanın avantajı çok. Fizik ve tempo olarak bu ligin çok üzerinde. Geriyi süpürdü, alanı kapattı, geriden de oyunu kurmaya çalışan isim oydu. Yetmedi, 88'de golü de atıyordu. Takımın savunma odağı, Sara ve Osimhen gibi isimleri düşürdü tabii. Savunma performansı olarak bakarsak, Galatasaray istediğini aldı. Fenerbahçe'nin pas isabet oranı düşük. Yine de Galatasaray'ın topa sahip olması bir şey ifade etmedi. Ön alanda yaratıcılık problemi vardı, bu da doğal. Yunus Akgün'ü keşke ilk 11'de kullanabilseydik. Yunus Akgün'ün varlığı, Frankowski'yi de yükseltir. Frankowski'yi hücumda verimsiz kılan isim Sallai'ydi. Davinson Sanchez de konsantreyken, ligin en iyi stoperi olduğunu yine gösterdi. En-Nesyri'nin hava hakimiyetinden söz edemezsiniz. Dzeko'nun bağlantısının kesilmesinde de en önemli isimdi.

Mourinho da Galatasaray'ın fikstürüne güveniyor olmalı. Ya da şampiyonluktan yana umudu yok, Avrupa'nın üzerine eğilecek. 6 puan onlar adına büyük handikap. Maça bakınca, galibiyet odağıyla sahadaydılar diyemem. Maç içi hamlelere bakınca da, 80'lere kadar risk almadılar. Hatta aldıkları o riske de ne derece risk diyebiliriz? Dzeko yerine Talisca girince, risk almıyorsun. Okan Hoca'nın da canına minnet. Tek odağı beraberlikti ve istediği oldu. Gün sonunda düşününce kötü sonuç diyemiyorum ama bu kadar temkini de "kendi sahanda" fazla buluyorum. Oldu da geriye düştün desek, bu düşünce yapısıyla o golü çıkartamazsın. Osimhen'in yalnızlığı konuşulmalı, yine hiç besleyemedik. Frankowski önüne Sallai değil, Yunus Akgün gibi biri gerek. Eren Elmalı'nın sakatlığı umarım ciddi değildir, müthiş maç oynamıştı. Gün sonuna bakacağız artık. 12'de 10 yapmak imkansız değil. Geçen 2 sezon galibiyet serisi kaynıyor. Morata gelecek, Yunus Akgün döndü. Galatasaray hiçbir şey yapmasa bile, bireysel kalitesiyle sonuca yürür.