Şampiyonluğu resmen ilan edeceğin maçta, hele ki kendi sahandaysan tek beklentin ilk yarıda fişi çekmektir. Galatasaray da bunu yaptı. Biraz gergin başladı, çok fazla organize olamadı gibi göründü ama bu tip maçlarda mesele ilk golü bulmak. Sonrası çorap söküğü ki akabinde zaten 2. gol geldi. İlk yarı bitene kadar da farkı açabilirdin. 2. yarı biraz daha dikkatli olsan yine farktan söz edebilirdin. Bunlar önemli değil tabii. Mesele kazanmak ve şampiyon olmak. Kazandığın şampiyonluğun ardından da taktik / teknik konusuna girmem. Bugünü yaşamayı fazlasıyla hak ettik. Sadece Fenerbahçe'yi değil, tarihin en Galatasaray aleyhtarı federasyonunu da yenerek şampiyon oluyoruz. Saha dışında basılan tüm tuşlara rağmen yıkılmadık.
Okan Hoca'nın kazandığı şampiyonluklar kolay değildi. Fenerbahçe, geçen 3 yılda iddialı kadrolar kurup, Jesus ve Mourinho gibi teknik direktörleri getirdi. Yetmedi, TFF'nin tüm rüzgarını arkasına aldı, yapı masalıyla yarattığı algıyla birlikte dengeleri değiştirmeye çalıştı. Son ana kadar süren şampiyonluk yarışları verdik. Rekor puanlar kazanmak zorundaydık. 10 maç kazanıp, akabinde aldığın 1 beraberliğin ardından "ne oluyoruz" dediğimiz günleri geride bıraktık. Sürekli kazanmak zorunda olduğun bir şampiyonluk yarışı. Okan Hoca da o yarışı 3 sezondur kayıpsız sürdürmekte. En son 3 sezon üst üste şampiyon olan takım yine Galatasaray'dı. 96 / 2000 dönemine iniyoruz. Eksiğimiz Avrupa, orada da alacağımız yol var. Bizler "geliyoruz" derken, altını dolduruyoruz. Bu imza Okan Buruk'un.
Her dönem sallandığımız, "acaba olmayacak mı" dediğimiz dönemler olabilir. Bu sezon da oldu. Aralık ortasından itibaren düşmeye başlayan oyun, Ocak / Şubat aylarında devam etti. O arada Avrupa gitti, devre arası transferlerin sadece 2'sinden istediğini alabildin, Hatayspor, Kasımpaşa ve Beşiktaş karşısında puan kayıpları yaşadın. Kimi dedi ki "şampiyonluk gidiyor." Nedeni de sürekli kazanmaya alışmak. Bunu alıştıran da Okan Hoca işte. Kazanmayı o alıştırdı, rekor puanlara "olağan" gözüyle bakar olduk. Ne büyük iş başardığımız düşündükçe anlaşılacaktır. Avrupa elbette hayal kırıklığı oldu, beklentimiz çok daha fazlasıydı. Avrupa'da yürümenin yolu, yaz transfer döneminde atacağın net ve güçlü adımlar. Sezona sallanarak girip, devamında ritmi buluyoruz. Ligin 2. yarısında, Beşiktaş maçından sonra da olan buydu. Ritmi bulduk, belki de son 3 sezonun en güçlü "oyun" dönemiyle şampiyon olduk.
Namağlup şampiyon olabilirdik. Gel de üzülme. Son 2 maçın rehavet hali ne olur bilmem de, şu ana namağlup gelsek, eminim ki ligi bu şekilde bitirmek yeni hedef olurdu. Beşiktaş maçına dön, bizler kötü oyunu konuşuyoruz ama Frankowski'nin haksız şekilde atıldığını unutuyoruz. Biz yine de "kötü oynadık" diyoruz işte. Galatasaray bu yüzden şampiyon. Saha dışında uğradığı tüm haksızlığa rağmen, önce saha içini konuşup, kendini sorguluyor. Bu sezon da bol bol kendimizi sorguladık. Yeri geldiğinde, yeni sezon için Okan Hoca'sız ihtimalleri dahi konuştuk. Bu da kırılmamaktır. Okan Hoca'nın en büyük yaptığı iş, geçen 3 sezonda kırılmaması ve her negatif döngüden çok daha güçlenerek çıkması. Ocak / Şubat aylarında yaşadığı belki de en ciddi kaosuydu ama buradan da güçlenerek çıktı. Gün sonunda oynadığımız "güçlü futbolu" konuşuyoruz. Bir takımın son haftalarda "kurtarıcı" futbolcusu olmaz mı? Bizim yok, çünkü ihtiyaç duymadık.
Fenerbahçe bu ligin "istikrarlı" 2.'si. Son 4 sezonu da 2. tamamlıyorlar. Son 3 sezonunda ise şampiyonluk parolasıyla yola çıkıp, başarısızlıkla geçen her dönemin ardından daha da çirkinleştiler. Derbi dominasyonu da bu şampiyonluğun en büyük anahtarı. Okan Hoca kadar derbilerde üstünlük sağlayan başka bir teknik direktörümüz oldu mu emin değilim. Bu sezon 3 Fenerbahçe maçının 2'sini ezerek kazandın. 1'inde ise beraberliği düşünerek sahaya çıktığın için 0-0'a razı oldun. Yabancı hakem dahi getirdiler o maça, sonuç ne oldu? Atlıyoruz işte bunları, çok basit işler gibi görüyoruz. Okan Hoca'nın önemi belli ki "yokluğunda" anlaşılacak. Bu yüzden de, Allah onu başımızdan eksik etmesin diyorum. Avrupa mühim, buranın altı mutlaka dolmak zorunda. Avrupa yolunu ise "lig" performansın açıyor. Ligde daima şampiyon olmak zorundasın. Bu şampiyonluklar da kolay kazanılmıyor. Tarihin "puan" anlamında en yüksek bareme ulaşan şampiyonlukları. Kazanmak zorunda olduğun ortamda "kazanıyorsun." Kutlu olsun diyorum. Bu burada kalmayacak, devam edeceğiz.
Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)
Şen ola Cimbom şen ola!
YanıtlaSilHer türlü şikeye, operasyona, alçaklığa, kahpeliğe, şerefsizliğe karşı eze eze vura kıra alımıi bir şampiyonluktur. Milyonların emeği, duası vardır! Minicik çocukların sevgisi, tertemiz kalbi vardır. Okan Hoca'nın inanılmaz liderliği vardır.
Galatasaray, tarihinin verdiği büyük ağırlıkla Şan, Şöhret ve Gurur için oynar. Taraftarının şanı ve şerefi için oynar. 1485'den beri kültürün simgesi, 1905'den beri sporun beşiği anlı, şanlı Galatasaray!
Hayırlı olsun. Rakibimizin her hafta ittirilemesine rağmen şampiyon olduk. Emeği geçenlerin eline sağlık. Ne mutlu bizlere.
YanıtlaSil