Maçtan önce Diyarbakır'ın hafta içi olan vukuatlar yüzünden hırslı başlayacağını, bizim de Mustafa'nın yokluğunda zorlanacağımızı tahmin edebiliyordum ama daha maçın ilk dakikasında bir atak beklemiyordum açıkçası. Zaten ilk dakikalardaki baskılı futbollarıyla oyunu Galatasaray yarı alanına yıktılar. Bunun meyvesini de 11. dakikada Mendoza'nın ayağından buldukları gol ile aldılar. Mustafa'nın yokluğunda orta alandan toplar gayet kolay geçiyordu. Bu geçişlerden birinde Şener'in arapasında Mendoza, Franco ile karşı karşıya kaldı. Her zaman olduğu gibi kalesini terkederek ileri çıkan Franco topu kaçırınca Diyarbakır skor üstünlüğünü yakaladı. Diyarbakır golü bulduktan sonra hemen geri çekilmedi tabii. İlk 20 dakikalık periyotta özellikle oyunumuzu sahaya yansıtamadık. Galatasaray'ı kitlemeyi başardılar diyebiliriz bu bağlamda. İlk yarıda pek varlık gösteremeyen isim Nonda'ydı şüphesiz. Haftalardır övdüğümüz o değilmiş gibi oynadı bugün. Nazarımız mı değdi yeri sağlama mı alındı bilmiyorum ama toparlanması şart bence. Nonda tel tel dökülürken devreye damgasını vuran isim şüphesiz Arda'ydı. İlk yarı 1-0'lık Diyarbakır üstünlüğü ile sona erecek derken kimselerin beğenmediği, dalga geçtiği bizim çocuk Sabri, Galatasaray adına beraberliği getiren golü attı. Ayhan'ın soldan açtığı ortaya ki maç boyunca kullandığı tek olumlu toptu sanırım Sabri bekletmeden sert bir vuruş yaptı. Bu vuruş Sabri adına sezonun ilk golü demekti. 43. dakikada durum eşitlendikten sonra takımlar devre arasına 1-1 eşitlikle gittiler.
İkinci yarının başında Arda & Kewell AŞ'yi izledik. Kewell'ın çok güzel pasını es geçmeyen kaptan Galatasaray'ı öne geçiren golü attı. Arda'nın golden sonraki sevinci görülmeye değerdi açıkçası. Geçtiğimiz hafta Sivas maçının başlığına Arda'nın dönüşü yazmıştım. Döndüğünü görmek sevindirici benim için öncelikle. O maçın yazısında iyi oynadığını, daha da iyi olacağını ve yine kritik goller atabileceğini yazmıştım. Kehâneti pek sevmesem de Arda ile ilgili bir şey söylediğimde ve bu tuttuğunda çok mutlu oluyorum. Arda şu an Galatasaray'lı futbolcuları geçtim, faal futbolcuların içinde benim için en önemli isim konumunda. Bu golün ardından oyunun kontrolünü elimize almaya çalıştığımız dakikalarda Barış sahneye çıktı ve gecenin en sorumsuz hareketine imzasını çaktı. Çocuk gibiydi yaptığı. Senin zaten sarı kartın var, kaptan değilsin bir şey değilsin, ne her posizyona itiraz edersin be adam?! Tam diyoruz ki bu çocuk artık takımdan çıkmaz, yine bir vukuat oluyor ve Barış takımdan uzaklaşıyor. Zaten orta sahada eksiğiz bir de Barış böyle sorumsuzluk örneği gösterince 2 haftadır övdüğümüz o etten duvar yıkıldı, çöktü işte. Maçın son anlarına doğru Mendoza bir duran toptan gelen pası değerlendiremedi ve maç 2-1 Galatasaray üstünlüğü ile sona erdi. Doğrusunu söylemek gerekirse pek iyi oynamadığımız bu maçtan galibiyetle ayrılmak çok önemliydi. İhtiyacımız olan 3 puanı aldık. Şimdi uzun zaman sonra hafta içi maç yok. Takım bir güzel dinlenir. Eksikler tamamlanır umarım. Gitti 12 kaldı 22. Puan=28. Yürüyedur Galatasaray'ım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder