9 Kasım 2009 Pazartesi

Sabri Sarıoğlu

Sabri Sarıoğlu, Fatih Terim döneminde müthiş bir yetenek olarak piyasaya çıktı ve o kötü sezonumuzda yaptıklarıyla harikalar yarattı. Hatırlıyorum sezon başı hazırlık kampında paf takımın futbolcuları Sabri Sarıoğlu, Volkan Glatt, İlker Erbay ve Sedat Debreli denenmişti. Henüz ilk oynanan hazırlık maçında Sabri'nin uzaktan attığı golle beraber bütün ilgimiz onun üzerine toplandı. Genç takımlarından futbolcu yetiştirip onları yıldızlaştırma konusunda uzman olan Galatasaray yeni bir yıldız kazanıyor diye hepimiz çok sevindik. 2003 yılından bu yana Galatasaray'da oynayan Sabri Sarıoğlu'nu bazen çok övdük, bazen yerden yere vurduk. Sağ açık oynadığı dönemde çok iyi işler çıkarttığını söyleyebiliriz. Sonrasında ise takımda oluşan sağ bek açığını Sabri ile gidermeyi denedik ve Sabri'nin performansında oluşan düşüşe şahit olduk. Ayrıca sürekli sorunlu futbolcu diye bahsedildi, futbolundan ziyade çok konuşmasıyla dikkatleri çekti ve hepimizin üzerinde bir antipati bıraktı. Hatta açtığı ortalarda, vurduğu şutlarla falan acayip şekilde dalga geçildi. Ama unuttuğumuz nokta aslında Sabri'nin çok iyi bir Galatasaray'lı olduğuydu.

Rijkaard'la beraber bir çok futbolcumuzda futbol olarak büyük gelişim görüyoruz. Gerek futbol konusunda gerekse kafa yapısı olarak futbolcularımız büyük gelişim içerisindeler. Sabri Sarıoğlu, Galatasaray'da forma giyerken Fatih Terim, Hagi, Gerets, Kalli, Skibbe gibi teknik adamlarla çalıştı. Fatih Terim ona ilk güvenen isim oldu, Gerets onu sağ bek oynatmaya başlayan teknik adam oldu ama en büyük gelişimi Rijkaard zamanında gösterdi. Sabri Sarıoğlu öncelikle mükemmel bir kanat oyuncusu olma yolunda hızla ilerliyor. Önünde oynayan futbolcuyla müthiş bir uyum içerisinde ve hücum anlamında katkısı çok büyük. Savunma anlamında ise mücadele ediyor, çok koşuyor, adam kaçırmıyor, savaşıyor, didiniyor hatta topun peşinden bütün sahayı kat ettiği bile oluyor. Kendisi için bir Dani Alves olmaya başladı diyemeyeceğim ama şu formuyla Gökhan Gönül'e haksızlık etmek istemem ama Türkiye'nin en iyi sağ beki olmaya başladı. Ben Milli Takım'ı çalıştırsam sağ bek konusunda ilk tercihim şu formuyla Sabri olur.

Futbol konusunda yaşadığı değişimi konuşuyoruz ama esas Sabri'nin karakter anlamında gelişimini konuşmamız gerekiyor. Zaten kendi yaptığı açıklamalarda eski Sabri'den eser kalmadığını belirtiyor. Bundan önceki maçlarına baktığımızda en ufak faulde hırsına yenik düşen Sabri kafa olarak futboldan koptuğu için takıma sürekli zarar veriyordu. Böylesine önemli bir potansiyelin zaten neden futboluna yoğunlaşmak yerine başka işlerle uğraşmasını asla anlayamadım. Sabri eğer Rijkaard'la daha önce tanışmış olsaydı şu an çok daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik ama 25 yaşına gelmesine rağmen yeni bir yıldız kazanmaya başladık demek istiyorum. Sabri'nin geçmiş yıllarda da anlık performans parlamaları olduğu için insanlar biraz temkinli yaklaşıyor ama Sabri'nin artık düzeldiğine inanıyorum.

Sabri performans olarak eleştirildiği dönemde bile mücadelesinden asla taviz vermedi. Sürekli takımın en çok savaşan futbolcuları arasında yer aldı ama yaptığı alakasız ortalar, attığı gereksiz şutlar, her serbest vuruşun başına geçmesi, savunmada çok fazla adam kaçırmasıyla konuştuk. Öncelikle savunma olayını yeni aştığını söyleyebiliriz. Gerçek anlamda sağ bek olmayan birisinin bu bölgeye alışması mutlaka zaman alacaktı. Son maçlarda dikkatle izliyorum Sabri'nin yaptığı ortalar adrese teslim ve şut tercihlerini oldukça azaltmış. Burada özel çalışmaların ve Rijkaard'ın parmağının olduğuna inanıyorum. Önünde Keita gibi bir futbolcuyu da bulunca sağ kanatta resmen demir yolu işletmeye başladık. Kısacası hepimiz Sabri'den özür borçluyuz aslında. Bu sezon gösterdiği performansla hepimizi yanılttı ve futboluna baktığımızda giderek üstüne koyuyor. Onun bu performansını izlemek en azından benim için büyük keyif almaya başladı. Eski istikrarsız futbolunun yerini her maç en az belli bir çizgiyi tutturan futbolu almış.

1 yorum:

  1. Bence Sabri yaşı ve oynadığı mevki itibarı ile Arda'dan sonra yurtdışına satabileceğimiz ikinci yegane oyuncudur. Şahsen takımın kalitesine artık bu açıdan bakıyorum; yurtdışına gönderebileceğimiz oyuncu sayısı...Ne zamanki 2-3 senede bir böyle bir transfer gerçekleşir, işte o zaman avrupalı olduk diyebiliriz!

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir