Eski Almanya kaptanı, 2002'de takımını finale taşırken, bir Dünya Kupası'nda Altın Top'u kazanan ilk kaleci olma unvanını elde ediyordu. Aynı yıl, Dünyada Yılın Futbolcusu ödülünde de ilk üçe giren ilk kaleci olmayı başardı; ancak Ronaldo'nun arkasında ikincilikte kaldı.
Milan efsanesi, 25 yıllık kariyerinde kulüpler düzeyinde kazanılabilecek tüm kupaları kazandı. Ancak savunmacı olduğu için, bireysel başarılarda eksik kaldığı söylenebilir. 1995'te, ödülü alan takım arkadaşı George Weah'ın arkasından ikinci olmuştu.
2001 ile 2006 yılları arasında, bazı bireysel başarılar dahil, İngiltere'de kazanılabilecek her şeyi kazandı. Fakat aynı dönemde, Arsenal ile Şampiyonlar Ligi'nde veya Fransa ile milli takımlar düzeyinde şampiyonluğa ulaşamadı. 2003 ve 2004 yıllarında ikinci sırada kalmasının sebebi bu olmalı.
İngiliz yıldız, ödüle iki kez çok yaklaşsa da, ikisinde de ikinciliğe razı oldu. 1999'da Manchester United ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşırken Rivaldo'nun, 2001'de ise Luis Figo'nun arkasında kaldı.
Üç kez Dünya Kupası finalinde oynamak yeterli gelmiyor olmalı ki, Cafu, bu ödülde ilk üçe dahi hiçbir zaman girememiş. Oysa kulüp seviyesinde de, hem Güney Amerika'da hem de Avrupa'da gayet başarılıydı. Daha defansif bir bölgede oynuyor olması, ödüle yaklaşamamasındaki etkenlerden biri olsa gerek.
Liverpool'un kazandığı üç büyük kupanın (UEFA Kupası, Şampiyonlar Ligi, FA Kupası) finallerinde gol atmayı başardı. Genelde büyük maçlar onun işidir; ancak ödülü almayı henüz başaramadı. UEFA tarafından 2004/05 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nin en değerli oyuncusu seçilmişti, Futbol Yazarları Derneği'nden de geçen yıl ödül aldı; fakat Dünyada Yılın Futbolcusu seçilmek için milli takım bazında da başarı kazanmanız şart.
Nedved, jenerasyonu içindeki en iyi orta sahalardan biriydi ve Juventus onu Zidane'ın açığını kapatmak için transfer etmişti. 2003 yılında takımını Şampiyonlar Ligi finaline taşırken Ballon d'Or'u kazanmayı başarmıştı; fakat bu ödül için ilk üçte bile değildi.
2001-2002 sezonunda Bayer Leverkusen ile Şampiyonlar Ligi'nde ve Almanya ile Dünya Kupası'nda finale ulaştığında, Zidane veya Ronaldo kadar istikrarlıydı. Fakat o zaman bile ilk üçe girmeyi başaramamıştı.
1992 yılında Barcelona ile Avrupa'da zirveye çıkarken ikinci sırada kalmıştı. İki yıl sonra, Barça ile geçirdiği güzel sezonun sonunda, Bulgaristan Dünya Kupası'nı 4. sırada tamamlarken Stoichkov da Salenko ile gol krallığında zirveyi paylaşıyordu. Fakat bu sezonda da Romario'nun gerisinde kaldı.
Diğer tüm başarılı kaleciler gibi, Buffon da bu ödül verilirken hep görmezden gelindi. İtalya ile Dünya Kupası kazandığı 2006'da, Juventus ile Şampiyonlar Ligi'nde final oynadığı 2003'de, hep diğer bölgelerden oyuncular tercih edildi. Bu yıl ülkesinden gösterilen tek aday; ancak kazanması yine zor gözüküyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder