26 Aralık 2009 Cumartesi

O da Geldi Geçti {Rigobert Song}

Kamerun Milli Takım'ı bir zamanların en iyi Afrika takımı olarak görülüyordu. Gerçi bu Afrika'da bir bayrak yarışı misali bir durumdur. Önceleri Nijerya, sonrasında Kamerun, şimdilerde ise Fildişi Sahili bayrağı taşıyorlar. Ayrıca bu yarışta bu ülkeler kendi bayrak futbolcularını her zaman yaratmışlardır. Rigobert Song dediğimiz futbolcu ise sadece kendi ülkesinde değil bütün Afrika'da hatta Avrupa'da büyük saygı duyulan bir futbolcu oldu ve olmaya devam ediyor. İlk Milli Takım deneyimini 1993'de, ilk Dünya Kupası'nı ise 1994'de oynamıştır. Daha önemlisi 2010 yılına geldik ve Song hala Kamerun'un en önemli futbolcuları arasında yer aldığı gibi 2010 kadrosunda da yer alacak. Kamerun eğer 2006'da da Dünya Kupası'na katılmış olsaydı bu üst üste 5 Dünya Kupası demekti ve bu istatistiği hiper star dediğimiz bazı futbolcuların bile yakalayamadığını görüyoruz.

Song'un kariyerine baktığımda Liverpool'da zirve yaptığını ama genelde orta sınıf takımlarda oynadığını görüyorum. Ayrıca kariyeri boyunca 4 yıl üst üste Galatasaray dışında hiç bir takımda forma giymemiş. Kendi Milli Takım'ın da istikrar abidesi olmuş bir futbolcunun kulüp takımlarında bu duruma erişememesi ilginç bir durum olmalı ama bu sorunu Galatasaray'da forma giyerken aştı. Fatih Terim'in Galatasaray'a ikinci sefer gelmesinin ardından iki sezon içerisinde bir çok savunma oyuncusunu takıma getirdik ama çoğundan verim alamadık. Hatta yapılan transferlere baktığımda stoper mezarlığına döndük bile diyebilirim. Bütün bu stoper transferleri aslında Popescu'yu yeniden bulmak içindi ve hatta Popescu'nun kariyerinin son döneminde {Hagi takıma geldikten sonra} 6 aylığına yeniden kiralanması gündeme gelmişti. Ama öyle ya da böyle o sezonu tamamladık. Yeni sezonda ise transferde önceliği savunma hattını güçlendirmekte ve stoperleri yenilemeye verdik. Son iki sezonda yaşanan stoper kaosuna karşılık Hagi döneminde transfer edilen Song ve Tomas ikilisi ideal bir ikili oldu ve üç sezon boyunca birlikte forma giydiler.

Song, Galatasaray'a transfer olduğunda beni şaşırtan bir transfer oldu. Çünkü kariyeri boyunca Liverpool dışında üst düzey diyebileceğim bir takımda forma giymemesine karşın, Afrika'da istikrar abidesi olmuş ve kalitesi ortada olan bir futbolcuydu. Ayrıca lakabının aslan olması, karakteri itibariyle de Galatasaray'a oldukça uyuyordu. Aslında Galatasaray o sezon sağ bek arayışına da girmişti. Song'da stoper olmasına karşın sağ bek olarak oynayabiliyordu. O sezon hazırlık maçlarında genelde Bülent Korkmaz + Petre ikilisi deneniyordu. Bülent Korkmaz o zamanlarda 36 yaşında olmasına rağmen ben yine de ilk 11'in değişmez futbolcusu olacağını düşünüyordum. Kafamda sürekli Bülent Korkmaz'ın yanına alınacak bir stoperle beraber Song'un sağ bek oynayacağı vardı. Ama Bülent Korkmaz sezon başında bir sakatlık geçirdi ve Song ABD'de Porto ile oynadığımız hazırlık maçında öylesine bir performans gösterdi ki Popescu'dan bu yana aradığımız stoper işte bu dedim. Bu iyi performansına rağmen yanında Petre ısrarla kötü görüntü veriyordu ve Tomas'ın da takıma katılması sonucu iki sezondur yaşadığımız stoper kaosundan kurtulduk.

Song'un Galatasaray kariyerinin çok iyi geçtiğini söyleyebilirim. Oynadığı dört sezon boyunca {dördüncü sezonunun ikinci yarısı hariç} çok iyi işler çıkarttı ve Galatasaray'ın simge futbolcularından birisi oldu. Öncelikle Song komple bir stoper. Yani birebirde adam geçirmeyen, verdiği güvenle etrafında oynayan futbolcuları motive eden, hızlı, hamleli, top kullanma konusunda becerikli ve daha bunun gibi bir çok özelliği vardı. Ama Song deyince aklıma gelen ilk özellik liderlik oluyor. Mesela Şenol Güneş göreve gelmesinin ardından kısa vadede Song'u takımın kaptanı yaparak müthiş bir iş yapmıştır. Song deyince aklıma gelen ikinci özellik ise yaş polemiğidir. 33 yaşında görünmesine rağmen 40 yaşında diyen var, daha büyük diyen var ya da 36 yaşında falan diyen var. Afrika'lı olan futbolcular malesef bu sorunları yaşıyorlar. Ama yaşı kaç olursa olsun muhteşem bir profesyonel ve futbolunun hakkını vermeye çalışıyor. Öyle ki Kamerun deyince Eto'o gibi bir yıldızın olmasına rağmen Rigobert Song ismini söyleyebiliyoruz.

Bugünlerde Türkiye'de hala Song'u görebilmemiz çok güzel bir durum. Çünkü Galatasaray'da oynamasa bile Ali Sami Yen'e geldiğinde onu izliyoruz ve rakip takımda olmasına rağmen kendisini alkışlayabiliyoruz. Bir futbolcunun böylesine saygı uyandırabilmesi çok önemli bir durum. Ben de Song'un Galatasaray'da forma giymesinden ve onunla 4 sezon geçirebilmekten çok mutluyum. Hatta Bülent Korkmaz'ı ayrı tutarsam Galatasaray'da en sevdiğim stoper Song diyebilirim. Hala da Song'un yarattığı boşluğu doldurabilmiş değiliz. Meira ile kaliteye yöneldik ama tutmadı, şu sıralarda da geriden top yapan, lider bir stoper ihtiyacımız var. Mesela Song şu durumda gelse elbette merhem olmaz ama Song ayarında, kalitesinde bir stopere ihtiyacımız var. Transfer yapmak için Song'un Galatasaray'da geçirdiği ilk 3 sezonu kıstas almalıyız.

2 yorum:

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir