Biçilmiş Kaftan Huntelaar

2010 Dünya Kupası'nda yer almak için bazı futbolcuların performanslarını üst seviyeye taşıdıklarını görebiliyoruz. Bu örneği de Ronaldinho'ya bakarak tescil ettirebiliriz. Son zamanlarda ruh gibi yürüyen ve piyasasını iyice kaybetmiş bu futbolcu için bugünlerde Dünya'nın en iyi futbolcusu olmanın yolu Ronaldinho'dan geçebilir diyoruz. Ama Leonardo'nun da Ronaldinho'nun bu performansı üzerinde yarattığı etkiyi görmezden gelemeyiz. Yine de Dünya Kupası'nda yer almanında çok büyük önemi var. Ya da Beckham 2010'da yer almak adına ekstra bir mücadele sergiliyor ve son iki senedir bu dönemlerde Milan'a kiralık olarak geliyor. Aynı şekilde Neill transferini bile bir bakıma 2010 Dünya Kupası'na daha hazır gitmek adına açıklayabiliriz. Bazı futbolcular performansını arttırmalarının yanında daha fazla oynamak için daha fazla forma şansı bulabilecekleri kulüplere transfer olabiliyorlar.

Geçtiğimiz günlerde ise Huntelaar'ın bu konuda çeşitli açıklamalarını okudum. Bildiğiniz gibi Huntelaar bu sezon başında Real Madrid'den Milan'a transfer olmuştu. Ajax'da harikalar yaratmasına rağmen Real Madrid'de aradığını bulamadığı için Milan'a geldi ama burada da istediği forma şansını bir türlü bulamadı. Genelde maçların son dakikalarında oyuna girip, bir şeyler yapması bekleniyordu. 2010 Dünya Kupası zamanı yaklaştıkça Huntelaar bu turnuvada en iyi haliyle yer almak için takımdan ayrılmak istiyor. Hatta 2010 aşkı o kadar büyük ki altı aylığına herhangi bir takımda kiralık olarak bile oynamaya razı. Böyle düşünen bir futbolcunun çok üst düzey takımlar yerine daha alt klasmanlarda sayabileceğimiz takımlarda forma giyebileceğini düşünüyorum.

Huntelaar'ı bana soracak olursanız beğendiğim, kaliteli ama Real Madrid, Milan gibi takımlarda oynayacak kalitede olmayan bir santrafor derim. Ajax ve bunun gibi takımlarda harikalar yaratabilir ama bir sonraki basamağa çıkamaz. Nitekim de çıkamadı. Altı aylık kiralık olarak forma giyebilirim söylemlerinden sonra kafamda bir anda bu futbolcunun Galatasaray'a transferi şekillendi. Şimdi bizler Baros'un yokluğunda onun boşluğunu dolduracak bir isim arıyoruz. Türkiye'den yerli futbolculara baktığımda hepsi ateş pahası ve Avrupa Ligi'nde Baros'un yokluğunu hissettirmeyecek kalitede bir futbolcu yok. Bu yüzden kafamızı Avrupa'ya çeviriyoruz ama Baros'un yokluğunda transfer edeceğimiz bir yabancı futbolcuya da çok yükek bonservisler ödemek doğru olmaz.

Düşünün çok yüksek maliyetler ödeyip kaliteli bir santraforla anlaştığımızı. Baros'un yokluğunu doldurabiliriz ve Avrupa Ligi'nde yolumuza devam edebiliriz ama Baros Nisan, Mayıs ayına doğru takıma katılacak. Baros takıma katıldığında bu sefer kim yedek kalacak sorunu başlayacak. Baros'u yedek bırakmak veya yeni gelecek isimi yedek bırakmak bizler açısından kolay olmayacaktır. Kadro derinliği iyidir veya çok fazla kaliteli futbolcuyu bir arada tutmak çok önemli ama henüz bu lükse hazır olmadığımızı hissediyorum. Bu yüzden Huntelaar gibi kalitesini bildiğimiz ve kiralık maliyetinin çok düşük olacağı bir futbolcuyla anlaşmak çok isabetli bir hamle olacaktır. Huntelaar yukarıda dediğim gibi Galatasaray gibi takımlarda çok büyük işler yapar ve 2010 için kendisini göstermek istemesinden yola çıkarsak takıma katacağı etkiyi daha iyi anlayabiliriz. Huntelaar'ın oyun tarzına baktığımda bu konuda da bir sıkıntı yaşamayız. Rijkaard ve Neeskens bana göre bu futbolcunun ilacı olabilir. 6 ay sonrasında da zaten Baros takıma döner ve santrafor krizi biter. Huntelaar'da iyi bir şekilde Milan'a dönebilir ama ben yine Milan'da pek fazla tutunabileceğini düşünmüyorum.