9 Şubat 2010 Salı

Genç Oyuncu İmalatçısı; Frank Rijkaard

Barcelona altyapısı her dönemde bünyesinden çok büyük futbolcular çıkarmıştır. Katalan kültürüyle kendi halklarından olan futbolcular dışında, kurulan müthiş scout ağı sayesinde belirli bölgelerden futbolcular henüz 13-14 yaşlarında bu altyapıya katılırlar. Rijkaard'ın Barcelona'da çalıştığı 5 sezonda bu altyapının nimetlerinden mükemmel şekilde yararlanmıştı. Bugün Barcelona'nın sistemini beğeniyoruz, futbolları için Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en iyi futbolunu oynuyorlar diyoruz. İşte bunlar Cruyff'un zamanında kurduğu sistemi bir kenara bırakırsak Rijkaard'ın eseri. Belki Cruyff kontenjanı sayesinde Rijkaard, Barcelona gibi bir takımda çalışmış olabilir. Çünkü Sparta Rotterdam'ı küme düşüren bir teknik adamdan bahsediyoruz. Barcelona gibi ekol bir takım böyle bir riskin altına kolay girmez. Ama Cruyff dediğimiz büyük tabu sayesinde Rijkaard başa geçti ve onun getirdiği sistemi çok daha yukarılara taşıdı. Bugün bunu Laporta ve Guardiola sık sık dile getiriyor. Belki Guardiola'dan sonra başa geçmesi için hazırlanan Luis Enrique bile bunları söyleyecek.

Yukarıda bahsettiğim gibi Barcelona kurduğu scout ağı sayesinde 13-14 yaşında futbolcuları bünyesine katıyor. Hatta bu scout ağının genişliğini şu örnekten anlayabiliriz. Bugün ülkemiz yurt dışına futbolcu ihraç etme konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. En çok güvendiğimiz ve Avrupa'nın en önde gelen kulüplerinden birisinde oynayacak diye beklediğimiz Arda Turan için bile süper kulüplerden teklifler geldiğini söylememiz güç. Tabii bunu şu an için söylüyorum. Arda Turan göstereceği gelişme ile beraber mutlaka ekol bir kulüpte forma giyecektir. Örneğe dönecek olursak Beşiktaş'ın altyapısında olan Muhammet Demirci ileride büyük umut vaad eden bir futbolcu durumunda. Barcelona bu futbolcuyu henüz 12-13 yaşında takibine almıştı ve kendi bünyesine katma konusunda oldukça kararlıydı. İşin içine aile faktörü falan girince bu altyapı transferi gerçekleşmedi ama Barcelona scout ağının nerelere uzandığının en büyük kanıtı oldu.

Ya da Messi örneğini verelim. 13 yaşında Barcelona altyapısına katıldığında boyunun uzamaması gibi ilginç bir hastalığı vardı. Ülkemizde olsa futbola başlamadan çürük raporu verilecek bu futbolcu üzerinde Barcelona durdu, onunla ilgilendi ve bugün Dünya'nın en önemli futbolcusu yaratıldı. Bu futbolcunun bugünlere gelmesinde Barcelona kulübünün Messi üzerinde itinayla durması önemliydi ama Rijkaard'ın da hakkını yememek gerekiyor. Onu Barcelona B takımından alan, çok genç yaşta formayı veren, ısrarla üzerinde duran Rijkaard'dı. Messi'nin futbolunun ilk demlerinde özgüven kazanmasında, çok erken olgunlaşmasında ve tecrübe kazanmasında Rijkaard'ın payı büyük.

Aynı örneği Giovani Dos Santos için de verebiliriz. O da 13 yaşlarında Barcelona bünyesine kazandırıldı, ona da Barcelona A takımında çok genç yaşta forma verildi ve Rijkaard bu futbolcunun üzerinde de oldukça fazla durdu. Messi ve Giovani'ye bir bakıma Rijkaard'ın manevi çocukları dememiz mümkün. Ama Messi bugün geldiği nokta ile Dünya'ya mâl olan bir futbolcu oldu. Giovani ise Rijkaard'ın Barcelona'dan ayrıldığı sezona denk geldiği için biraz üvey evlat durumuna düştü. Barcelona çok genç yaşta futbolcuları transfer etmesine karşın, bazı genç futbolcularını da takımdan gönderebiliyor. Fabregas ve Pique'de bunu yaşamıştık. Pique'yi Barcelona geri almayı başarabildi ama Fabregas için yanıp tutuşuyorlar. Bu futbolcular Barcelona'dan ayrıldıktan sonra belli bir seviyeye geldiler. Yalnız Pique'nin durumunu biraz farklı tutabiliriz. Manchester United'de falan fazla tutulmadı demek mümkün ama bu futbolcu İspanya toprakları dışında tanınmıştı. Giovani'de de bu potansiyel fazlasıyla var. Premier Lig'e genç yaşta gittiği için bu durumu kaldıramadı ama şu an çok doğru bir yere geldi.

Messi'nin futbol yetenekleri haricinde bu noktada olmasının en büyük sebeplerinden birisi Rijkaard'ın uzun seneler onun üzerinde durmasıydı. Giovani ile de 2-3 sezon birlikte çalışabilseydi bu futbolcuyu da farklı bir noktada bulabilirdik. Genç futbolcuyu bir anda kadroya koymak, ondan bir şeyler beklemek işin kolay tarafı. Yetenekli futbolcu mutlaka bir noktaya gelir ama ona özgüven, karakter, tecrübe gibi kavramlar aşılanmadıkça belirli bir seviyeyi geçemez. Hagi'nin Galatasaray'ını hatırlayalım. O zamanlar Türkiye'nin konuştuğu bir genç yetenek vardı. Adı Cafercan Aksu. Bugün en azından benim için kanayan bir yara olmuştur bu futbolcu. Genç Milli Takımlar'da döktüren, Galatasaray'ın geleceğe umutla bakmasını sağlayan bir potansiyeli vardı. Galatasaray'ın Beşiktaş'la deplasmanda oynadığı maçı hatırlıyorum. 0-0 biten maçta Hagi son dakikada Arif Erdem'i oyuna sokmuştu. Arif'in de o dönemlerde yürümeye hali yok. Yani sanki maçı kurtaracak. O maçta Arif'in son dakika oyuna girmesi Arif'e veya Galatasaray'a bir şey kazandırmaz. Ama Cafercan'ı oyuna soksaydı 1-2 dakika bile olsa Beşiktaş deplasmanında oyuna girdim diye müthiş bir özgüven kazanacaktı.

Aynı Hagi ise o sezonun şampiyonluk kilit maçlarından olan Galatasaray - Gençlerbirliği maçında takım 2-1 mağlup iken kurtarıcısı olması adına Cafercan'ı oyuna soktu. O maçta Cafercan'ın kariyerinin bittiği maç oldu. Genç yaşında yediği o tokat yüzünden bugün Konya Şekerspor'da oynadığını görüyoruz. Bir de Rijkaard'a bakalım. Denizli Belediyespor karşılaşmasında Emre Çolak'ı ilk olarak sahneye koyuyor ve bu futbolcu o maçta kazandığı özgüven sayesinde belki de alıp başını gidecek. Emre Çolak'ın etrafında Denizli Belediyespor maçında A2 takımında oynadığı genç futbolcular yoktu. Arda, Elano gibi as futbolcularla bir arada oynadı. O maçta aldığı özgüven sayesinde Ankaragücü maçında ilk 11 oynadığını, Gaziantepspor maçında da sonradan oyuna girdiğini gördük. Şu sıralar Galatasaray altyapısında oynayan genç futbolculardan birisi olmayı çok isterdim. Ya da Cafercan bugün 17-18 yaşlarına tekrar inmek isterdi. Çünkü takımın başında işini bilen, yetenekli futbolcuya güvenen ve doğru yerde doğru zamanda bu isimleri kullanan bir teknik adam bulunuyor.

Giovani ve Emre Çolak uzun yıllar Galatasaray'a damga vuracak futbolcular gibi duruyorlar. Rijkaard, Giovani üzerinde tamamlayamadığı misyonunu Galatasaray'da tamamlamaya çalışacak ve bu futbolcuyu Dünya futboluna tekrar kazandırmak isteyecek. Ayrıca Pique ve Fabregas örneklerinde olduğu gibi bunu gören Barcelona'da altyapısından çıkan bu futbolcuyu büyük paralara tekrar takıma kazandırmak isteyecek {tabii bunların hepsi şimdilik bir hayal}. Emre Çolak ise Rijkaard'ın Barcelona'da piyasaya çıkardığı genç futbolculara bakıp benimde çok büyük bir şansım var diyebilecek. Sadece Rijkaard değil Neeskens olsun Jan Derks olsun genç futbolcular için büyük bir şans.

Burak Eren, Goal.com

5 yorum:

  1. Konu genç oyuncular olunca fazlasıyla duygusal yaklaşılıyor. Messi, Iniesta yeteneğinde oyuncular hoca kim olursa olsun zaten A takıma çıkacaktır. Altyapı teknik adamın değil belirli bir sistemin ürünüdür. Barcelona'da bu sistem vardır ve bu oyuncular çıkmaktadır. Bkz: Busquest,Pedro,.. Buradan Rijkaard'ı ilahlaştırmanın anlamı yok. Kaldı ki oyuncuyu soktu oyuncuyu çıkardı kariyerini etkiledi konusu da gerçekte ne kadar karşılık buluyor tartışılır. Emre Çolak sezon başında Rijkaard tarafından A takıma çıkartılmayıp Paf'a gönderildiğinde ve Emre pafta çıktığı ilk maçta kırmızı kart görünce de Emre sezon başı çok iyiydi A takıma alınmayınca içerledi düşüşte hikayeleri dillenmeye başlamıştı. Aynı Emre bugün A takımda. Çalıştı ve en önemlisi yeteneği ile sivrildi.
    Hagi Cafercan'ı bitirmedi. Hagi Cafercan'a daha önce alt yaş gruplarında yaptığını tekrarlama şansı verdi. Cafercan bunu kullanamadı. Hagi'den sonra sayısız teknik adam geldi geçti ama kimse Cafercan'ı denemedi. Çünkü o yeteneğini geliştiremedi. Bir örnek Barcelona altyapısından Javito 20 yaşında Şampiyonlar Ligi maçında oynadı. Messi'nin A takımına çıktığı sezon. Rijkaard ikisine birden verdi formayı. Messi bugün Barcelona'da Javito'nun ise adını bilen yok. Aris'te forma giyiyor. Bir nevi Konya Şeker sayılır Barcelona'nın yanında.. Kısacası isimlerin önemi yok. Şayet Rijkaard ekibi bir sistemi kurabilirlerse birşey başarmış sayılırlar ki ne 2 senede sistem kurulur ne de Rijkaard oyuncuyu ''doğru'' bir maç oynattı diye o oyuncudan A takım oyuncusu olur. Bu arada Rijkaard'ın takımın 18'de tek bir forvet oyuncusu bile yokken paftan birini kulübeyi şereflendirmesi için çağırmıyor oluşu da ayrı bir tartışma konusudur. Paftaki forvet oyuncuları en azından Sami Yen'de maç atmosferi görebilecek yedekte Dos Santos Jo Elano Keita gibi oyuncularla yanyana oturabilecekken evden maçı seyrettiklerinde ne düşünüyorlardır kim bilir.

    YanıtlaSil
  2. Kim ne derse desin bence Hagi, Cafercan'ı kurtarıcı diye Hakan Şükür'ü çıkarıp bu futbolcuyu oyuna sokarak bitirmiştir. Genç futbolcu henüz hazırlanmadan, yem niyetine böylesine maçlarda oynatılmaz. Mesela geçtiğimiz sezon Semih Kaya'nın Hamburg maçında oynamaması gibi veya Cem Sultan'ın bu santraforsuzlukta denenmemesi gibi.

    Cafercan, Gençlerbirliği maçında yaşadığı çöküşün ardından kafa olarak kendisini bir daha toparlayamadı. Cafercan çok yetenekli bir futbolcuydu ve bir insanda yetenek geriye gitmez. Ama kafa olarak kendini ileri taşımazsan yetenek boş. Gençlerbirliği maçı Cafercan'ın bittiği maçtır.

    YanıtlaSil
  3. senin mantigina göre Rijkaard da emre colagi bitirmistir
    son mac onu koydu kurtarici olarak
    bir de gol kacirdi emre

    simdi emre toparlanmazsa
    bu kimin sucu?

    hagi cafercana güvendi koydu, olmadi
    rijkaard da güvendi koydu,
    emre de kurtaramadi

    bu 1 bitis sebebi olamaz.
    yorumuna katilmiyorum burak

    YanıtlaSil
  4. Yalnız atladığun konu şu adsız kardeş. Rijkaard, Emre Çolak'ı bir maçta oynatmadı onu yavaş yavaş hazırladı ve hazırlamaya devam ediyor. Emre Çolak ligin ikinci yarısı başladığından bu yana maçlarda oynuyor. Hagi ise Cafercan'ı hazırlamadığı gibi, pat diye şampiyonluğu belirleyecek maçta oynattı. O zamanki Gençlerbirliği ile şimdiki Kayserispor maçının önem farkı var.

    Yazıyı okusan zaten dediğimi göreceksin. Yorumlara dayalı yorum yapmak yanlış bilgiye sebep verir :)

    YanıtlaSil
  5. Yanlış kanı bence Cruyff Rijkaard'ı takımın başına getirdi çünkü gayrı resmi takımı yönetti.Rijkaard'ı bu konuda iyi yönetiyordu yoksa Rijkaard bu işlerin altından kalkamazdı.Cruyff her şeyi dizdi sistemi oyuncuları.Rijkaard antreman yaptırıyordu oyuncu değişikliği ki bu konularda da çok yardım alıyordu Johan'dan ama takımda disiplini sağlayamadı en sonunda baktı Cruyff disiplin gidiyor r10 deco rijkaard'ı yollattı mou'dan takımı vazgeçirdi ve Pep'i getirtti. Hee diyecen ki neden Cruyff takım çalıştırmadı ya da kendi çalıştırmadı Cruyff üzerine çok okudum dinledim karekteri olan biri kovulduğu takıma bir daha dönemezdi çünkü o kovulmuştu bunu yediremezdi kendine hem de kim tarafından kovuldu koltuk sevdalısı bir başkan tarafından.Bu arada ajax'a danışman olarak atandı ama marco van basten ile alt yapı konusunda ters düştü ayrıldı o da çünkü marco frank değil

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir