15 Şubat 2010 Pazartesi

Teksas; Her Şeyin Büyüğü Kabuldür {NBA All-Star}

Sönük geçen yetenek yarışmasını falan unutun. NBA All-Star maçı All-Star tarihinin belki de spor tarihinin en büyük prodüksiyonuna ev sahipliği yaptı. Maç öncesi şovlar, devre arası şovları falan derken neredeyse bu prodüksiyon maçın bile önüne geçti diyebilirim. Ama bu prodüksiyonu bizlere getiren maçın asıl yıldızı ise Dallas'taki Cowboy Amerikan futbolu stadyumu oldu. NBA All-Star maçı için basketbol salonuna dönüştürülen bir stadyumda All-Star maçını 108 bin 713 bir basketbol maçını yerinde izleyen seyirci rekoru kırılmış oldu. Aslında bu stadyumu uzun uzun anlatmak gerkeiyor. 80 bin kapasiteli bu stadyum All-Star için basketbol salonuna dönüştürüldüğünden koltuk sayısı arttırılarak izleme kapasitesi arttırıldı. Ayrıca stadyumun 1.2 milyar dolar gibi bir ücrete yaptırıldığı söyleniyor. Şu an Dünya'nın en kaliteli futbol stadyumlarını falan göz önüne aldığımda o stadlar Dallas Cowboy stadyumunun yanında bir hiç diyorum. Stadyumda özel konser alanları var, tepede iki basketbol sahası büyüklüğünde bir dev ekran var {millet sahayı bırakır sadece bu dev ekrandan maç izlemeye bile gidebilir}, resepsiyon alanı falan gerçekten inanılmaz bir stadyum yapmışlar. Çaylaklar maçı ve yetenek yarışmalarıyla beklentilerimin aşağısında gezinen All-Star hafta sonu bu stadyumla beraber beklediğim kaliteyi buldu.

All-Star maçları bazen kadro dengeleri arasında oluşan fark yüzünden çekişmeli bir mücadeleden çok, şova yönelik bir mücadele haline gelebiliyordu. Ama bu maçta maçın başından sonuna kadar müthiş bir heyecan ve mücadele yaşandı. Her iki taraf da maçın sonuna kadar her ne kadar gösteri maçı olsa bile bunun bir maç olduğunu unutmadan mücadele ettiler ve son saniyeye kadar kimin kazanacağının belli olmadığı bir All-Star izledik. Elbette şov olacak, smaçlar havada uçacak, inanılmaz hareketler izleyeceğiz ama böylesine büyük yıldızların bir araya toplandığı maçlarda ben mücadeleyi daha fazla arıyorum.

Doğunun guardlarına baktığımda Rondo haricinde takımı iyi yönlendirecek bir isim olmadığından organizasyonlar açısından sıkıntılar yaşanabilirdi. Batı tarafında ise Kobe, Brandon Roy gibi takımı sürükleyerek oyuncuların yokluğunda bu işi üstlenebilecek Carmelo ve Durant gibi görünüyordu. Yani her iki tarafın da kendi açılarından önemli eksiklikleri vardı diyebilirim. Doğu karması Wade, LeBron ve Bosh'un önderliğinde maçta tutunmaya çalıştılar. Wade ve LeBron dikine oynayıp, rakibin savunma düzenini oldukça bozdular. Kenardan gelen Bosh'la da beraber skor yükünü bu üç oyuncu taşıdı. Batı karmasında ise takımı yönlendirecek guardların fazlalığı sayesinde topu daha fazla paylaştılar ve skor yükünü çoğu basketbolcu paylaşmış oldu. Doğu karmasında atılan 141 sayıya rağmen sadece 5 oyuncunun çift hanelere çıktığını görüyoruz. Batı tarafında ise 7 oyuncu çift hanelere ulaştı ama attıkları skorlar birbirlerine çok yakındı.

Batı karmasını sürükleyen isim Melo'ydu. Kobe ve Roy gibi oyuncuların yokluğunda istediği ortamı bulduğu için 27 sayıyla batı karmasının en skoreri oldu. Melo'nun haricinde Nowitzki'de özellikle Nash'in kendisine yaptığı asistleri iyi değerlendirerek 22 sayıyla oynadı. Batı tarafında en dikkat çekici nokta ise ikinci periyot ve maçın sonlarında doğu maçı götürecek derken sahneye çıkan Daron ve Billiups ikilisiydi. Daron'un ilk All-Star'ı olmasına rağmen harika işler yaptı ve gerek skor gerekse takımı yönlendirme adına yaptığı hamleler müthişti. Billiups ise özellikle maçın son bölümünde getirdiği skor katkısıyla batı karmasını son ana kadar maçın içinde tutmayı başardı. Son hücumda ise Carmelo son saniye üçlüğünü atamayınca Doğu Karması maçtan 141 - 139 galip ayrıldı.

Dwyane Wade ise All-Star'ın MVP'si olmayı başardı. Bu sezon gösterdiği performansın biraz düşüşte olmasına rağmen bu MVP dopingiyle beraber yeniden vitesi 5. vitese getirmesini bekliyorum. Maç içerisinde de Doğu tarafında MVP'nin Wade olması önceden belirlenmiş gibiydi. Zaten işin güzel tarafı burada oluyor. LeBron, All-Star'da ilk MVP ödülü aldığında sadece kendisine oynadığı için yuhlandığını hatırlıyoruz. Ama burada LeBron ve Wade ikili oyunlarla, yaptıkları hareketlerle bizlere inanılmaz bir keyif yaşattılar. Wade maçı 28 sayı - 11 asist - 6 ribaund - 5 top çalmayla tamamladı. Benim MVP adayım LeBron olmasına rağmen Wade'nin MVP olmasına daha çok sevindim. Aslında LeBron'un da 25 sayı - 6 asist - 5 ribaund - 4 top çalmayla oynadığını görüyoruz. Bir bakıma o da MVP performansı gösterdi. Batı karması maçı kazansaydı Carmelo Anthony 27 sayı - 10 ribaund - 2 asistle MVP olacaktı diye düşünüyorum. Ama Daron ve Billiups'a da özel bir ödül olsa verilirdi.

All-Star maçında ayrıca NBA yıldızlarının yanında müzik dünyasının da önemli yıldızları yer aldı. Usher'in oyuncu tanıtımları sırasında gösterdiği performans mükemmeldi. Stadyuma yapılan müthiş konser alanı sayesinde Usher'in müzikleri eşliğinde harika bir oyuncu tanıtımları izledik. Devre arasında ise Alicica Keys ile Shakira'nın performansları vardı. Özellikle Shakira, She Wolf'u söylediğinde o devasal dev ekranda verilen efektlere hayran kaldım diyebilirim. Ayrıca maçı izleyen birçok ünlü isim vardı.

Son olarak devre arasında tanıtılan ABD Milli Takım oyuncularına da değinmek gerekiyor. Aday kadroda bulunan bazı oyuncular devre arasında seyircilere tanıtıldılar. Bildiğiniz gibi aday kadroyu Rüya Takım kadrosu yazısında sizlere tanıtmıştık. Umarım kadro bozulmaz, sakatlıklar yaşanmaz ve bazı oyuncuların kafası kontrat görüşmelerine takılmaz diyorum. Davet edilen kadro tamamen yıldızlar topluluğu gibi. Bir All-Star hafta sonu daha böylece bitmiş oldu. Çaylaklar maçı, yetenek yarışmaları ve All-Star derken dolu dolu üç gün yaşamış olduk. 2010 All-Star denildiğinde Teksas; Her şeyin büyüğü kabüldür felsefesini hatırlayacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir