4 Ekim 2025 Cumartesi

Galatasaray 1-1 Beşiktaş, gün sonu kazanıma bakarsın ve o da kaybetmemendir


Maç öncesi de yazdım. Bu tarz zamanlarda "rotasyon" gerekir. Kazanan 11'le maça başlama düşüncesi mantıksız gibi görünmese de, bu maça yönelik ekstra bir çalışmanın olmadığını da ifade eder. 1 gün izindi zaten, bu da doğal. Kalan 2 günde ise Beşiktaş'a yönelik özel bir plan görmedik. Özel bir plan gerekli mi, bu da ayrı soru. Liverpool maçının oyunu, Beşiktaş karşısında "ekstra" defansif önlem demek. Ben buna gerek görmüyorum. Maç başladı, gereksiz bir panik haliyle odaktan koptuk. Stoperlerin kontrolsüz şekilde merkezde basar, sürekli direkt oynama çabası. İlkay Gündoğan güzel söyledi, sakin kalmalıydık.

Topu Galatasaray'a bıraktıklarında, maalesef rakibi açacak set oyunu bizde yok. Direkt oyunda en iyisiyiz, baskıda, preste harika durumdayız. Rakibi hataya da zorlarız, uzun vurduğumuz topları toplarız. Ama set işinde yokuz. Oysa İlkay Gündoğan gibi bir oyun aklına sahipsin. Onun etrafında dönüyor olman, seni sakin kılmalı. 10 kişi kaldıktan sonra bunu yaptın ve asla eksik gibi oynamadın. Ama 11'e 11 giderken maç, panik haliyle birlikte ilk 30 dakikayı çöpe attın. Bireysel kötü performanslar çok. 10 kişi kaldıktan sonra üst düzey mücadele izledik, bence kazanabilirdik de. Bazı performansların kötü oluşu ve kenar hamlelerinden katkı alamamak sorun yaratıyor.

Beşiktaş'ın planı basit. Rafa'ya alan aç, dripling ile üzerine gelsin. Stoperlerin kontrolsüz şekilde orta sahada basar ve sen orada top kaybedersen, o kırmızı kartı yersin. Rafa Silva, Davinson Sanchez'in bugu gibi. Bu tuzağa ısrarla düşürüyor. 11'e 10 oynuyorsun, Rafa Silva'nın sahada adı bile yok. Lemina, stoperde o kadar kusursuz oynadı ki. Arkayı tek başına süpürdü ve çok daha dengeliydi. 11'e 10 oynarken eksik kalmamanın en önemli 2 isminden biri. Diğeri de İlkay Gündoğan işte. Tempoyu ayarladı, oyunu yönlendirdi, golü attı. İlkay Gündoğan'ın yönlendirdiği takımda, her şey çok daha doğru ilerliyor. Baskı zamanlaman, topa sahip olman gibi.

Barış Alper Yılmaz'ın oyunu can sıkıyor. İlk 30 dakikadaki panik halinin en önemli sebebi. Yunus Akgün de oyun içine hiç giremedi. Osimhen'i koşturmaya çalıştın ama yorgunluklar var işte. Ona da çok uzak oynadın. Kenar hamlesi gecikti desek, giren oyuncu ne yaptı ki? Icardi, ayakta duramıyor. Soluna geldi işte top, kapat orada. O ise çalıma girişiyor. Sane'yi konuşmayalım bile, 5 cm yanına pas atamaz halde. Bu oyunda kim seyir değiştirecek peki? Bir tek Eren Elmalı hamlesi etki getirdi. Sol kanadı Barış Alper Yılmaz'a oranla daha iyi işledi. Jakobs da kötüydü bu arada. Şampiyonlar Ligi sol bekin Jakobs, ligde sol bekin Eren Elmalı diye boşuna demiyorum. Bu maç hücum arıyordu, haliyle tercih Eren Elmalı olmalıydı.

Liverpool maçının yorgunluğu düşünülünce, bu maçta 60 dakika 10 kişi oynayıp da, 1-0'dan geri dönebilmen büyük iştir. Gün sonu "kazanıma" bakarsın. O da kaybetmemek, kazandığın 1 puandır. 10 kişi, Beşiktaş gibi bir rakip karşısında bu denli üstün mücadele kolay değildir. 1-0'dan geri dönüyorsun bir de. Keşke şu odak maç başı olsaydı da, sakin oynayıp, kontrol tamamen elinde olsaydı. Bu da "ders" alınacak nokta. İlkay Gündoğan gibi oyun liderin varsa, onun alacağı aksiyona uymak zorundasın. 10 kişi kaldıktan sonra uygun, fark ortada. Liverpool maçının genelinde de ona uymuştun, oynadığın oyunun "doğruluğu" uzun süre konuşulacak. Bu tarz maçları geçen sezonlarda genelde kaybederken, bugün "boynu bükülmeyen" taraf olmak değerlidir.

Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)

2 yorum:

  1. Bu Sanenin durumu ne olacak Burak bey.

    YanıtlaSil
  2. Rotasyon yapabilecek kadro varken neden yapılmıyor anlamadım. Çok yorgun ve panik halde başladık. Beşiktaş çok kötü bir takım olmasa rahat alırdı maçı.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir