Jo Alves ''Kalacak Mı, Gidecek Mi''

Benim için faal futbolcular içerisinde Ronaldinho'dan sonra Ibrahimoviç gelir. Çünkü Ibrahimoviç türü tükenmeye yüz tutmuş bir futbolcu tarzını yaşatan ve bu tarza bazı genetik özellikler katan bir futbolcudur. Eskiden pivot santrafor dediğimizde boyu uzun, güçlü, hava toplarında hakim futbolcu tipi vardı. Ama Ibrahimoviç bu pivot santrafor kavramına hız, teknik, futbol zekası, mesafe tanımaz şut vurma becerisi ve bunun gibi birçok kavram ekledi. Günümüzde ise pivot santrafor olarak yetişen futbolcular doğal olarak kendilerine bu tip yön katarak yetişiyorlar. Mesela Batuhan Karadeniz örneğini verebiliriz. Tarz anlamında Ibrahimoviç'e çok benziyor ve büyük gelecek vaad ediyor {bunu ben dışında neredeyse bütün Avrupa söylüyor} ama kafayı iyi kullanmadığı için şu an yerinde sekme evresinde. Hakan Şükür'den bu yana da bizim böyle bir futbolcumuz olmadı. Hakan Şükür futbol tarzı itibariyle Ibrahimoviç tarzının bir alt kademesiydi ama onun futbolunun da müthiş bir yönlülüğü vardı. Mesela hücum pres kavramını Türkiye'de ilk onda gördük. Zaten bu sayede yıllar boyu Hakan Şükür'e el açtık ve bugün hala Hakan Şükür gibi bir santrafor yetişmedi diyoruz.

Yalan değil, pivot santraforu seviyorum ve Hakan Şükür'den sonra bu tarzda bir futbolcumuz olsun istedim. Özgürcan'dan umutluyduk olmadı, alttan Cem Sultan geliyor onu ise beklemedeyiz. Ama bu isteğime uygun, tarz anlamında çok beğendim Jo, Galatasaray'a gelerek benim pivot santrafor tutkumu bir açıdan bitirdi. Nedense Pes falan oynarken bile geriden uzun top atayım, forvet futbolcum sağa sola kafa topu indirsin, topu ayağında tutsun düşüncem var. Aslında bu düşünce biraz geri kaldı ama böyle oynamayı seviyorum. En azından bilgisayar oyunlarında. Jo ise yukarıda bahsettiğim Ibrahimoviç tarzını yaşatan isimlerden birisi. O sadece bir pivot santrafor olmaktan ziyade yanında ekstra özellikleri de beraberinde taşıyor. Yani topu ayağına aldığında adam eksiltebiliyor, neredeyse sahanın hepsini kat ediyor, hücum pres yapıyor, topu ayağında tutuyor ve sol ayağını mükemmel kullanıyor. Jo'yu bu sezon Galatasarat formasıyla pek fazla izleyemedik ama Kasımpaşa maçında oynadığı futbolla bu adam mutlaka takımda kalmalı mesajını fazlasıyla verdi.

Jo takıma katıldığından beri söylenen şeyler, sezon sonunda mutlaka takımdan ayrılacağı ve kafasında Premier Lig'de başarılı olma amacının olduğudur. Jo, Manchester City'e transfer olduğunda ekstra büyük umutlarla takıma gelmiş ama iki sezonda resmen yokları oynadı. Bu sebeple kendini toparlaması amacıyla, belki de hava değişimi iyi gelir düşüncesiyle Galatasaray'a geldi. Bu sezon sonu takımdan ayrılacak açıklamaları yüzünden de Jo'ya fazla bağlanmamaya çalıştım. Ama Galatasaray TV'de açıklamalarını izlediğimde Türkiye'de çok mutlu olduğunu ve Galatasaray'da uzun yıllar oynamak istediğini söyledi. Jo henüz 22 yaşında ve CSKA döneminde olduğu gibi kendini 2-3 sezon yeniden kanıtlamaya ihtiyacı var. Bu açıdan bende hemen Premier Lig'e dönmemesi gerektiğini düşünüyorum. Benim düşündüğüm esas konu, opsiyonunda yazan 12-13 milyon avro gibi bir rakamı Galatasaray'ın nasıl ödeyeceğidir. Caner Erkin ve Gio'nun opsiyonları anlarım ama Jo sezon sonunda bizleri terletecek gibi.

Açıklamalarına falan baktığımda nerede bize anlatılan Jo falan diyorum. Bizlere sorunlu, kaprisli bir futbolcu olarak tanıtıldı ama aksine farklı bir futbolcu. Aradığı ortamı bulunca iyi de fayda veriyor ve mutlu oluyor. Neyse biz konu hakkında açıklamalarını yazıp, Jo'nun kalıp kalmayacağı mevzusunu sezon sonuna bırakalım.

"Dürüst olmam gerekirse ben böyle bir ortam beklemiyordum. O yüzden çok mutluyum. Şu anda burada olduğum zaman kendimi evimde gibi hissediyorum. Türkiye’deyken kendimi evimde gibi hissediyorum ve çok mutluyum. Ama sizinde bildiğiniz gibi Mayıs ayına kadar bir kontratım var. Kontratım bittikten sonra iki kulüp karşılıklı otururlar. Başkanımız olsun, Haldun Bey olsun, konuşulur, görüşülür. Ondan sonra bir karara varılabilir. Benim kendi fikrim Türkiye’de çok mutluyum ve uzun yıllar kalmak istiyorum."