Avustralyalıların kanında var diyerek Kewell ve Neill'in profesyonel yönlerini yazmak istedim. Çünkü Galatasaray'a dışarıdan bakan bir göz için bile bu futbolcular gerek futbollarıyla, gerek profesyonellikleriyle hayranlık uyandırıyorlar. Ama Neill'e biraz daha değinmek lazım, onun için Neill'e bundan sonra daha sıklıklı blogda yer vermek istiyorum. Çünkü 2 ayda gösterdiği performansla bunu fazlasıyla hakediyor. Bence az zamanda büyük işler başardık sözü Neill için çok uygun. Çünkü bu sezon Galatasaray savunmasının genel yapısına baktığımızda düzelecek gibi görünmüyordu. Mücadeleci, daha defansif anlayışlı takımlarda Servet Çetin, Gökhan Zan gibi futbolcular iyi iş görebilir ama Rijkaard'ın sisteminde sadece bir değil iki stoperin birden topu oyuna iyi sürmesi gerekiyor. Hatta bunu kaleci için bile söylemek mümkün. Leo Franco'yu eleştiriyorum ve kendisini çok sevdiğim söylenemez ama topu oyuna iyi sürüyor. Belki de bu yüzden Rijkaard kendisinden vazgeçemiyor. Ligin ilk yarısında Servet ve Gökhan Zan ikilisi bu topu oyuna sürme konusunda iyi iş yapamadılar. Bunun üstüne dışarıdan uyumlu görünen görüntüleri aslında son derece uyumsuz olunca Galatasaray çok fazla gol yiyen bir takım halini aldı. Bunun üstüne santrafor konusunda yaşanan sakatlıklar ve gol sorunu eklenince Galatasaray şu an düşündüğüm noktanın oldukça gerisinde bulunuyor.
Neill'in transferi işte bu açıdan çok önemliydi. O bölge için sadece topu oyuna iyi süren bir futbolcuya değil, lidere ihtiyaç vardı. İşte Lucas Neill böyle bir futbolcu. Takıma geldiği ilk günden bu yana kesinlikle uyum sorunu yaşamadan, anında sisteme uyum gösterdi. Daha ilk maçında o karlı zeminde kalitesini konuşturdu diyebilirim. Servet Çetin'i bir anda derledi, toparladı ve iyi bir savunma hattının oluşmasında öncü güç oldu. Ayrıca bu topu oyuna iyi sürme olayında da zaten söylenecek söz yok. Neill bu konuda sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın çok önemli futbolcularından birisi durumunda. Galatasaray'ın Popescu'dan bu yana böyle bir sorunu vardı. Frank De Boer'leri falan da gördü bu gözler ama hiçbiri Neill tadı vermedi. Neill gerekirse orta sahaya kadar geliyor ama o topu en doğru şekilde kullanıyor. Normalda ülkemizde savunmanın risk almayıp direk taca atacağı topları yine olumlu kullanıyor. En sevdiğim yönü ise savunmada soğukkanlılığı ile beraber çok rahat adam geçiyor. Ayrıca stoper dışında sağ bek oynaması da cabası.
Bu gözler birde Neill'in yanında düzenli olarak Emre Güngör'ü izlemek istiyor. Çünkü Neill ve Emre Güngör'ün gösterdikleri uyumun takıma daha olumlu yansıdığını düşünüyorum. Servet ne kadar kaliteli futbolcu olursa olsun bazen çok zor durumlara düşüyor, ağır olması sebebiyle hamle ihtimali azalıyor. Emre Güngör ise futbol tarzıyla daha komple bir stoper. Hem işin savunma yanında zaten iyi ve top kullanma konusunda Servet'e, Gökhan Zan'a göre çok daha iyi. Neill'in dediği gibi öğrenmeye de açık bir futbolcu. Ama Emre Güngör'ün kötü yanı sıklıkla yaşadığı sakatlıklar. Gerçi onu da bu sezon atlatmaya başladı ve ilerleyen zamanlarda daha iyi olacağını düşünüyorum.
18 Mart 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
lucas öyle bir futbolcu ki defans da oldugu kadar ofans a da büyük katkı sağlayacağa benziyor ankaragücü macını hatırlayalım ilk golde ve üçüncü golde keıta ya paslarıda veren o heleki 3 üncü goldeki keıta ya attığı pası görünce içimin yağları eridi iştebu adam o adam dedin kendıme sigortamız ve şuan galatasarayda olduğu için çok mutluyum umarım uzun yıllar takıma faydalı hizmetlerde bulunur ve onu bol bol alkışlarız...
YanıtlaSil