Hakettiğini Bulamayan 11

Bu yazı aslında uzun zamandır kafamda vardı. Sürekli bugün, yarın derken erteledim durdum ama kadroyu kafamda oluşturduktan sonra yazmak istedim. Eskiden NBA forumlarında takılırken orada hak ettiği değeri alamayan, hak ettiği değerden fazlasını alan oyuncuları yazar, tartışırdık. Şimdi ben de hak ettiği değeri alamayan futbolculardan, kendi düşündüğüm kıstaslar içerisinde bir 11 çıkartıp, bunu sizinle tartışmak istedim. Sizler de bu kadro üzerine yorum yapar veya kendi kadronuzu yazarsanız çok mutlu olurum, güzel bir beyin fırtınası yaşarız. Pek araştırmadım ama belki de diğer bloglardan da böyle kadrolar mutlaka çıkarılmıştır. Bu halkaya ben de hemen dahil olmalıyım. Neyse laf uzuyor kadroya geçelim;

Victor Valdes: Bunu daha önceden de yazmıştım. Belki bir Buffon, Cech, Julio Cesar, Casillas olmayabilir ama çok kaliteli bir kaleci. Barcelona da oynaması onun avantajı olabilir, belki de Barcelona da olmasa nerelerde olurdu bilinmez ama bugün Barcelona gibi bir takımda oynuyorsa, bu kaleci müthiş bir kalecidir. Birçok maçta Barcelona'yı kurtardığına şahit oldum. Rijkaard'ın Barcelona'ya bıraktığı en güzel miraslardan birisi olduğunu düşünüyorum. Öyle bir tekniği var ki; 50 metreye rahatlıkla pas atabiliyor. Bizler ise bugün Galatasaray orta sahasının 20 metreye pas atmaktan aciz olduğunu konuşuyoruz. Ama bu kaleci hak ettiği değerin altında bir değere sahip. Akıllarda nedense kötü bir kaleci izlenimi bıraktı ama bu çok yanlış.

Javier Zanetti: Bana sorarsanız Dünya futbol tarihinin en çok hakkı yenen iki, üç futbolcusundan birisi. 15 yıldır İnter formasını giyiyor ve yıllardır bu takımın kaptanı durumunda. Inter ise bu yıllar içerisinde birçok futbolcu, teknik adam değiştirmesine rağmen asla Zanetti'den vazgeçemedi. Şu an 36 yaşında olmasına rağmen hala üst düzeyde futbol oynuyor, Inter'in başarılarında ise en büyük pay sahiplerinden birisi. Kendisini sadece bu sezon sol bek performansına bakarak bile efsane yaparım. Çünkü sağ kanat futbolcusunun bu yaşlarda, hem de en zorlu maçlarda sol bek olarak gösterdiği performansın önünde eğilirim. Mourinho da zaten kendisinden vazgeçemiyor, her şartta bu futbolcunun 11'deki yeri garanti.

Carlos Marchena: Pique geldi mertlik bozuldu dedikleri bu olsa gerek. Puyol'un Pique'den öncesine kadar Milli Takım da stoper partneri olan Marchena, Pique'den sonra yedeğe çekildi. Ayrıca kendisi yıllardır önemli başarılar yakalamasına, kupalar kazanmasına, Valencia formasıyla bayrak futbolcu olacak kıvama gelmesinin yanında, yıllardır kaptanlığını yapmasına rağmen hiçbir zaman elit stoperler arasında adını duymadım. Oysaki şu an olduğundan daha fazlasını hakediyor. Tabii Pique'den daha iyi, Milli Takım'da o oynasın demiyorum ama en azından hakkı verilseydi iyi olurdu.

Philippe Mexes: Yılların yediği bir stoper daha. Cm 03/04 oynarken, hangi takımda olursam olayım ilk yaptığım iş Mexes'i transfer etmek oluyor. Gerçi bazı yıldızlar bugünlerde sönüp gitti ama Mexes, Evra gibi yıldızlar bugünlerde çok önemli işler yapıyorlar. Auxerre'de gösterdiği performansın ötesinde yıllardır Roma formasını giyiyor ve malesef o da hak ettiği değeri almış değil. Özellikle bu sezon Roma'nın şampiyonluk yürüyüşünde büyük bir payı var ama Rainieri bile bazen Juan & Burdisso ikilisini oynatıp can sıkıyor. Mexes bana göre bugünlerin en elit stoperlerinden birisi durumunda ama hak ettiği değerin oldukça uzaklarında.

Philipp Lahm: Bu futbolcu bence Dünya futbolunun Ekrem Dağ'ı gibi. Kanat olsunda hangi kanat, hangi mevki olduğu önemli değil. Lahm her yerde oynar. Hatta bana sorarsanız Dünya'nın en iyi beki kim diye Lahm'ı gösteririm. Çünkü herhangi bir bölgeye bağlı bir futbolcu değil, sol veya sağ farketmeden her yerde oynuyor. Bana göre de bekliğin tanımı kanat ayırt etmeden oynayabilmektir. Ama Lahm'ın da hak ettiği değeri alamadığını düşünüyorum. En iyi bekleri saysak Maicon, Dani Alves, Ramos veya Evra falan deriz ama Lahm çok arkadalarda kalır. Buna rağmen bu futbolculara göre repertuarı daha geniş bir futbolcu.

Andrea Pirlo: Belki de Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en iyi orta saha futbolcularından birisi ama Gerrard, Lampard, Xavi, Iniesta hatta kral olduğu dönemlerde Vieira kadar konuşulduğunu görmedim. Yıllardır Milan'da oynuyor, görebileceği bütün başarıları yakaladı ama tek eksiği saydığım orta saha futbolcuları kadar saygı görebilmek.

Esteban Cambiasso: Zamanında Real Madrid tarafından değeri bilinmeyen ve bugünlerde Inter formasıyla inanılmaz işler yapan bir futbolcu. Bana sorsanız Dünya'nın sayılı ön liberolarından birisi ama hak ettiği saygıyı alamayan futbolcuların başında geliyor. Bugün Inter orta sahasını derleyip, toparlıyor, takımı Şampiyonlar Ligi yarı finali oynuyor ama Maradona bile bu futbolcuya sırt çevirmiş durumda. Gerçi bu saatten sonra da fazla değer alabileceğini sanmıyorum. Defansif orta sahaların biraz da kaderi bu. Galatasaray'ın 2000 kadrosunda da en önemli beş futbolcuyu saysak Suat Kaya demeyiz ama Galatasaray, Suat Kaya'nın ardından uzun yıllar hatta şimdilerde bile o kalitede bir ön libero bulmuş değil.

Bastian Schweinsteiger: Bugünlerde Bayern Münih'i çok konuşuyoruz ve Schweinsteiger de bu takımın en önemli isimlerinden birisi. Hatta Almanya'nın da vazgeçilmez bir futbolcusu. Ama Lahm misali hak ettiği değeri aldığını düşünmüyorum. Mesela bugün Bayern Münih'den ilk sayacağımız isimler Robben ve Ribery olacaktır. Robben'e asla lafım yok ama Schweinsteiger'in bu sezon gösterdiği performans Ribery'nin çok önünde ama transfer olmaya kalksa Ribery'nin bonservisinin yarısını bu adama ödemezler. Görev adamlarının malesef kaderi bu. Geri planda kalabiliyorlar.

Carlos Tevez: Bu futbolcu Manchester United formasıyla hak ettiği değeri göremediği için Manchester City'e gitti. Belki para için bunu yaptı ama parasının hakkını sonuna kadar veriyor. Çok fazla antipatik görünen futbolcuların başında olmasına rağmen Tevez'in hakkının yendiğini düşünüyorum. Bugün Premier Lig'de 22 gole ulaştı ve inanılmazları oynuyor. Manchester United'in ise Tevez'in yerine oynattığı Berbatov'un ise durumu ortada. Tevez asla bir Robinho değildir ve özellikle Mancini'nın takımın başına gelmesinden sonra bugünlerin en kral isimlerinden birisi.

David Villa: Aslında Messi mi daha popüler Xavi mi kıyaslamasını yaptığımızda Xavi'yi de bu kadroya eklemek mümkündü. Ama Xavi bence Xavi'dir. Hak ettiği değeri mutlaka alıyor. David Villa ise belki Valencia'da mı oynadığından bilinmez ama hala Torres, Ibrahimoviç hatta Drogba ile adı bir arada geçmeyen bir isim. 28 yaşına gelmesine rağmen ondan beklenen büyük transferi yapamadığı için bu listeye kendisini ekledim. İspanya Milli Takımı'nda Torres'den fazla gol atmasına rağmen popülaritesini Torres'le karşılaştırırsak Villa neden burada daha çok anlaşılır.

Gonzalo Higuain: Erkek kardeşi Federico Higuain'e Türkiye'de gerektiğinden fazla değer verdik ve gönderdik ama Gonzalo Higuain henüz 22 yaşında olmasına ve 3-4 sezon sonra elit santraforlar konseyine kendisini dahil edeceğimize rağmen hak ettiği değerin altında olduğunu düşünüyorum. Raul ve Benzema gibi futbolcuların önünde olarak Real Madrid açısından değerini fazlasıyla alıyor ama günümüzün en elit santraforları kim desem veya Maradona'nın Tevez, Messi ve Agüero üçlüsünün altında olduğunu görünce değerini henüz alamadığını söyleyebilirim.

Didier Deschamps {Teknik Direktör}: Bu kadroyu kurduktan sonra iyi bir teknik direktör bulmak lazım. Ama hak ettiği değeri alamayan teknik adamlardan birisini lazım olduğu için Deschamps bence doğru tercihtir. Monaco'yu Şampiyonlar Ligi'nde finale taşıması, Juventus'u ikinci ligde eksi puan handikapına rağmen birinci lige çıkarması falan zaten müthiş işler. Ayrıca Marsilya'da da önemli işler yaptığını düşünüyorum. Gerçi henüz 41 yaşında ve mutlaka değerini alacak ama Deschamps da bana göre değerini tam anlamıyla alamıyor.