
Kendisine Lucescu'nun manevi oğlu demek mümkün. Çünkü Galatasaray'da oynadığı dönemde Lucescu ısrarla kendisinden vazgeçmiyordu ve Galatasaray'da kaldığı iki sezon boyunca Bülent Akın en önemli gözdelerinden birisi oldu. Ama şimdilerin Selçuk Şahin, Deniz Barış gibi futbolcuların tadında bir isimdi. Yani taraftar bu futbolcuyu hiçbir zaman benimseyemedi ve sürekli tepki çekti. Bana kalırsa da çok önemli bir futbolcu olamadı ve o yıllar Lucescu'nun bu adamdan neden vazgeçemediğini kendime soruyordum. Rivayet der ki; 2000-2001 sezonunu başlangıcında Galatasaray yönetime Hagi'ye Türkiye içerisinden kimi transfer edelim diye sorar ve Hagi de Denizlispor'dan Bülent Akın'ı işaret eder. Bunun üzerine Galatasaray, 8 milyon dolar gibi bir rakama bu futbolcuyu takıma kazandırır. Aynı sezon içerisinde gol kralı olan Serkan Aykut'a da buna benzer bir ücret ödenir ve Uefa Kupası'ndan gelen paraların nerelere gittiği ortaya çıkar. Lucescu da malum Türkiye'ye yeni gelmiştir ve buraları pek bilmez. Rijkaard'ın Mustafa Sarp'a sarıldığı gibi sarılır ve Bülent Akın bir anda en gözde futbolculardan birisi halini alır.
İki sezon boyunca Galatasaray forması giyen Bülent Akın, takıma nasıl bir katkı verdi merak konusudur. Çok fazla ekstra özellikleri olmayan bir futbolcu olmasına rağmen takımda sürekli forma şansı buldu ama Fenerbahçe ve Rangers'a attığı goller dışında aklımda kalan bir özelliği olmadı. Bir de maç içerisinde Lucescu, zaman zaman bu futbolcuyu stopere çekiyordu. Yani bir bakıma Lucescu'nun jokeri gibiydi diyebiliriz. Kendisi aslında defansif orta saha olarak görev yapıyordu ama Barış Özbek ne kadar iyi yönlü bir futbolcuysa Bülent Akın da aynen öyleydi. Bazen Barış Özbek gibi olmadık işlere kalkar, ilginç çalımlar falan denerdi.

Lucescu'nun Galatasaray'dan ayrılmasından sonra herkes Bülent Akın'ın geleceğini merak etmeye başladı. Çünkü ona güvenen teknik adam gitmişti ve Radu Niculescu'ya bile yatay geçişle Beşiktaş'a geçirmek isteyen Lucescu, Bülent Akın için bir girişimde bulunmadı. Çünkü sezon sonunda bu futbolcunun sözleşmesi bitiyordu. Fatih Terim göreve gelince kendimi kanıtlayıp, Lucescu'nun prensi olmadığını göstereceğim demesine rağmen hazırlık kampının bir haftasını tamamlamadan resmen Bolton'a kaçtı. Sezon içerisinde kendisiyle ön sözleşme yapılmıştı ama resmi sözleşme imzalanmadığı için bedelsiz olarak ayrılmış oldu. Galatasaray'a ise bu futbolcudan kalan 8 milyon dolarlık dev bonservis bedeli oldu. Bolton'da da aradığını bulamayınca Türkiye'ye döndü. Gençlerbirliği, Malatyaspor gibi takımlarda forma giydi. Sonrasında düşüşünü devam ettirerek Türk Telekomspor, İstanbulspor'da falan oynadı. Sonrasında da Hollanda İkinci Ligi'ne gittiği söyleniyordu. Şimdi ne yapar, ne eder, hatta hayatta mı onu bile bilmiyorum. Sanırım Galatasaray'da kazandığı Süper Kupa madalyasına bakıp, Barcelona'lara karşı forma giydiği günleri düşünüyordur.
Hagi bi maçta muhteşem performans sergilemiş bir oyuncuyu takıma önererek galatasaray'a tek kötülüğünü yapmıştır. keza bülent akın'dan gram fayda alamadık. gerçi çocuğun günahı yok zaten parlak bir futbolcu değilmiş.
YanıtlaSil