Biten Sezonun Ardından; Galatasaray

Adnan Polat'ın göreve geldiği günden bu yana ''vizyon'' kelimesi hayatımızda önemli bir yer tutmaya başladı. Öncelikle Kewell ve Baros gibi futbolcularla yönünü belirlemeye çalışan bu halka, takımın başına Rijkaard'ı da getirerek vizyon kelimesinin ardından yürümeye devam etti. Ama vizyon dediğimiz olay hemen kendini gösteremiyor. Sabır denilen olguyu da beraberinde getirmek gerekiyor. Yani böylesine bir teknik adamı kulübün başına getirdiğimizde ''hadi bizi hemen şampiyon yap'' beklentisi içerisine giremeyiz. Çünkü Rijkaard bu tarzda bir teknik adam değil. Hadi Mourinho'yu falan getirsek neyse diyeceğim.

Türkiye'nin şartları belli. Burada taraftardan da, medyadan da hayatında görmediğin tepkileri alabilirsin. Aslında taraftar anlamında Galatasaray'ın sabır sınavını geçtiğini düşünüyorum. Çünkü bu sezon en kötü dönemimizde bile eleştirilmeyen tek adam Rijkaard'dı. Ama Rijkaard yerine de başka bir teknik adam olsaydı şimdiye kadar kendisini asmıştık. Bu yüzden yönetimin getirdiği vizyonu {en azından teknik adam konusunda} ayakta alkışlıyorum. Bugün forumlara baktığımda, Galatasaraylı arkadaşlarla konuştuğumda herkes Rijkaard'la sonuna kadar devam ediyor. Buna rağmen medya konusunda yeterli vizyona sahip olmadığımız için akıl almaz eleştirileri izliyoruz. Del Bosque'yi de bir anda yiyen medya, şimdilerde Rijkaard'a saldırıyor ama Galatasaray yönetiminin dik duruşu da medyaya pek papuç bırakacak cinsten değil. Tabii Rijkaard da hatalar yaptı, yanlış kararlar verdi. Bunları da eklemek gerekiyor. Galatasaray bu sezon şampiyon olabilirdi ama olmadı. En azından Şampiyonlar Ligi hedefi vardı ama bu da gerçekleşmedi. Şimdi bu hedefler neden gerçekleşmedi, Rijkaard'ın doğruları veya hataları ve yaşadığımız şanssızlıklar nelerdi bunları konuşmamız gerekiyor.

Öncelikle yazmak gerekiyor ki; Gökhan Zan, Servet Çetin Marsilya'ya gidecek diye alınan bir futbolcu olmuştu. Ama Servet'in transferinin son anda gerçekleşmemesi üzerine, bir başka yabancı lüks olabilir diye düşünülerek bu ikiliyle yola çıkılmıştır. 6'da 6 gittiğimiz döneme de bakarak, bu ikilinin iyi görüntüsü bizleri yanılttı diyebilirim. Çünkü sezona erken başladık, doğal olarak erken form tuttuk ve sezon başkangıcında diğer takımlara oranda bir adım öndeydik. Ama sezonun geri kalanında düşüş gerçekleşince, bazı futbolcuların sistemle alakasının olmadığı sonucundan yola çıkarsak çoğu dengemiz yerle bir oldu. Servet Çetin ve Gökhan Zan'ın pas futbolundan uzaklığı ve arkalarında güven vermeyen bir kaleci de olduğundan bu sezon çok fazla basit hata neticesinde olmadık goller yedik. Sonrasında Neill geldi ve farkını yarattı ama yanına uygun partneri bir türlü bulamadığımızdan ve orta saha dengesinin olmadığından işin savunma bölümü büyük bir handikaptı.

Orta saha ise Galatasaray'ın zayıf karnıydı. Sezon başında Arda & Mustafa Sarp ve Ayhan'lı düzen iyi gitmesine rağmen, Elano'nun transferi ve uygun üçlüyü bulma çalışmaları Galatasaray'a çok zaman kaybettirdi. Elano malesef yanında oynayan futbolcular kendisine uyduğunda oynayabilen bir isim. Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Barış Özbek ya da Ayhan Akman'la uyumundan söz etmek mümkün değil. Bu yüzden fark yaratan bir futbolcu olmadığını düşünüyorum. Şu an kadroya baktığımızda Elano dışında sisteme ayak uydurabilecek bir futbolcumuz yok. Bu yüzden yeni sezonda geniş bir orta saha revizyonu bizleri bekliyor diyebilirim.

Santraforsuzluğun da en büyük sorunlardan birisi olduğunu söyleyebilirim. 6'da 6'yı düşündüğümüzde, önde kaliteli bir Baros ve arkasında Nonda'nın varlığı Galatasaray'ı taşıyan unsurdu. Ama atladığımız nokta üç kulvarda iddialı bir şekilde giden takımın sadece iki santraforla sezona başlaması oldu. Nitekim Baros'un sakatlığından sonra bozulan Galatasaray dengesinin bir daha kurulamadığını gördük. Nonda'nın ilk 11 oynadığı dönemde hücum verimsizliği oluştu, Kewell santrafora geçtiğinde açık biraz kapatılır gibi oldu ama onun da sakatlığı derken, Galatasaray'ı şampiyonluktan edecek olan devre arası transfer dengesizliği dönemi gerçekleşti.

Jo ve Giovani Dos Santos, aslında kağıt üzerinde çok kaliteli futbolcular. Özellikle Gio'nun takımda kalması durumunda eski potansiyeline tekrar ulaşacağını düşünüyorum. Ama doğru dürüst hazırlık dönemi geçirmemiş bu futbolcuları kurtarıcı niyetine takıma almak, ne olursa olsun Nonda'dan vazgeçmek çok büyük bir hata oldu. Özellikle bu transferleri ben önceliğin Şampiyonlar Ligi olmasına bağladım. Çünkü Avrupa Ligi'nde santraforsuz olacağımızdan böyle bir kanı oluşmuştu. Jo'nun da 2-3 haftalık sakatlık dönemi, alemler derken etkisiz olduğunu gördük. Gio ise elinden geleni yaptı, çabaladı ama malesef eksikleri büyük. Bu yüzden devre arası transferleri ilaç olmadığı gibi, hedeften uzaklaşılmasına sebep olundu.

Bir de sakatlıklar. Geçtiğimiz sezonlarda da en büyük handikapımız olan bu illet, yeni biten sezonda da en büyük sorunumuzdu. Neeskens'in de dediği gibi ''Hakan Balta bile sakatlandıysa, durumumuzu düşünün'' olayı zaten hali açıklıyor. Baros ve Kewell'ın sakatlıklarında takım sanki ruhunu kaybetmiş gibiydi. Belki Neill'de bu açığı biraz kapatır gibi olduk ama bu iki futbolcunun varlığı durumunda olabilecekler çok farklıydı.

Son olarak ise Rijkaard'ın Türkiye'ye çok yabancı olması, buraya alışma süresi falan bizi başarıdan uzaklaştıran etmenlerden biriydi. Ama artık Rijkaard'ın Türkiye'yi iyi tanıdğını, kadroyu ve Galatasaray'ın yapısını ezberlediğini düşünüyorum. Zaten yeni sezon transfer harekatına baktığımızda geniş çaplı bir rotasyon var ve sisteme uygun, repertuarı geniş futbolcularla bu sakatlık, formsuzluk dönemlerinde de ayakta kalmaya çalışacağız. Ali Turan, Musa Çağıran, Mehmet Batdal ve Serdar Özkan resmen açıklanan transferler oldu. Özellikle yerli konusunda da daha fazla transfer gerçekleşecektir. Artık transferde tek insiyatifi Rijkaard almalıdır ve onun istediği futbolcuları takıma kazandırmak zorundayız. Bu arada Rijkaard'la yola devam ederek en iyisini yapıyoruz ve bu adamın gelecek sezon bitecek sözleşmesini şimdiden, daha uzun vadede uzatmak zorundayız. Eğer sabır ve vizyon diyorsak, transferlerden önce atacağımız ilk adım bu olmalıdır.