Günümüzün iyi ön liberolarına baktığımda hepsi uzun boylu, kalıplı, fiziği güçlü görünen futbolcular. Tabii geçirilen başkalaşım da cabası. Eskiden topa bassın, oyunun sadece defansif yönünde hakim olsun düşüncesi vardı. Ama günümüz futbolu o kadar değiştiki, ön liberolardan hücum yapması, teknik olması hatta santraforlardan bile defans yapması bekleniyor. Suat Kaya da 1990'lı yıllardan 2000'lerin başına kadar aslında bugünlerin ön libero anlayışını uyguluyor gibiydi. Hem de 1.67'lerde gezinen boyuyla, uzaktan baktığımızda güçsüz gibi görünen fiziğiyle. Ama o küçük boyun içinde öylesine bir yürek, öylesine büyük bir güç, inanılmaz bir fiziksel mücadele vardı ki 36 yaşına kadar futbol oynamayı başardı. Hem de belki de futbolun en çok mücadele, efor isteyen bölgesi olan ön libero olarak. Kaleci olsan iyi, 40'lı yaşlara kadar oyna. Hatta günümüzde önemli stoperler bile 40'lı yaşlara kadar oynayabiliyorlar. Ya da santraforlar. Hakan Şükür'ün Galatasaray'da kaç yaşına kadar oynadığını hatırlayın. Ama bu ön liberolar futbolun gerçek işçileri, emek sahipleri olduğundan 33'lere geldiklerinde dökülmeye başlarlar. Belki bir Arap ülkesi yapıp, iyi para kazanmayı tercih ederler ama üst düzey bir takımda, bu yaşlara kadar en iyi mücadeleyi vermek büyük saygı duyulası bir iştir.1992 ile 2003 yılları arasında Galatasaray'da oynadığı dönemi ise ayrı olacak incelemek gerekiyor. Çünkü kendisinden beklenen patlamaları hep geç yaşlarda yapan Suat Kaya'nın altın yılları bu zamanlarda başlamıştır. Gerek Kalli ile gerekse Fatih Terim döneminde önemli işlere imza attı. Özellikle Fatih Terim'in takımın başına geçmesinin ardından efsanevi dört seneler döneminde takımın değişmez orta sahası olmuştur ve en ağır işçisi konumuna gelmiştir. Bizler Hagi'yi, Hakan Şükür'ü, Taffarel'i, Popescu'yu falan takımın en önemli isimlerinden gösteririz, duvarlarına posterlerini asarız ama kaç kişinin duvarında Suat Kaya resmi vardır merak ediyorum. Aslında hakkı da tam olarak verildi mi bilemiyorum. Çünkü Milli Takım'a da çok geç seçilmiştir ve sadece 15 kere Milli olmayı başarmıştır. Dört senelere dönersek o yıllar müthiş orta sahadan söz eder dururuz. Galatasaray'ın Uefa yolundaki en önemli etkenlerden biri Okan & Suat & Emre üçlüsüdür. Bu kısa boylu adamların takıma getirdiği ruh, dinamizm sayesinde Türkiye tarihinin en iyi orta saha kurgusunun sağlandığını söyleyebilirim. Tabii bu orta sahanın gösterişsiz futbolu olmasına rağmen beyninin Suat Kaya olduğunu söylemek gerekiyor. Belki onlar gibi Inter'e falan gitmedi ama şu futbolunu genç yaşlarda gösterebilse veya Fatih Terim'le daha erken yaşlarda tanışsa kim bilir nerelerde olacaktı.
Dediğim gibi, 1 Mayıs'ı aslında kutlamayı hak eden futbolcuların başında Suat Kaya geliyor. O küçük boyuyla ama büyük yüreğiyle Galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır. Hatta o kadar önemli bir futbolcuydu ki, o gittikten sonra doğru dürüst bir ön liberomuz olmadı. Saidou'larla bu takım şampiyonluk gördü, Conceicao gibi futbolculardan faydalanamadı, Inamoto'lara kadar düştü ama sağlam bir ön liberomuz olmadı. Bugün çok sevdiğim Mehmet Topal'ın bile büyük potansiyeli olmasına rağmen Suat Kaya rolünün çok gerisinde olduğunu görüyorum. Yani böylesine büyük bir çukur açtı onun gidişi. Bazı efsaneler futbolu bırakırlar ama onların yerine gelenler için büyük bir handikap bırakırlar. Çünkü yeni gelenlerde sürekli eskiyi ararız ama başaramayız. Suat Kaya da böyle bir isimdi. Bu yüzden Suat Kaya'nın 1 Mayıs işçi bayramını kutluyorum.
bu gece rüyamda görmüştüm yav:D
YanıtlaSil