Her Dünya Kupası'nın hikayeleri vardır, bazı özel durumlarla anılırlar. Meksika dalgalanmasından, Tanrı'nın eline, Baggio'nun kaçırdığı penaltıdan, Zidane'nın kafasına kadar uzanır gider. 2010 Dünya Kupası ise mesajını daha turnuva başlamadan vermişti. Henry'nin eliyle taşıdığı Fransa, Dünya Kupası'na katılmış ve futbolun biraz da olsa adaleti olduğu duygusu bizlere inandırılmıştı. Turnuva boyunca ise önce Vuvuzeladan girdik ama sonrasında akıllarda kalacak birçok hikaye ile karşılaştık. Böyle hikayesi bol olan bir turnuva olunca da akıllarda en çok kalan durumu anket olarak bloga açmıştım.
Vuvuzela yüzde 48 ile ilk sırada yer almış. Turnuva boyunca çok şikayet ettik falan ama şikayet etmeye de devam edeceğiz gibi. Geçenlerde Güney Kore'de Monaco'nun hazırlık maçları vardı. Bizim Pino nasıldır falan diye bakayım dedim, ortamın Güney Afrika'dan farkı yoktu. Sanırım bu sesi bir süre daha dinlemeye devam edeceğiz. Vuvuzela'nın anlamı derin ama bunu icat eden insan da derin anlamlara dalmış olmalı. İkinci sırada ise yüzde 34 ile Ahtapot Paul var. Turnuva boyunca hangi maça tahmin yaptıysa hepsini bildi, bir bakıma maçlar öncesinde yapılan bütün analizleri falan hikaye konumuna getirdi. En son büyük bahis şirketleri, İspanya hükümeti falan bu ahtapotu almak istiyorlardı ama Ahtapot Paul emekliye ayrıldı. Yakın zamanda da Dünya'yı terk-i diyar eyliyecek zaten. Üçüncü sırada ise yüzde 23 ile Ömer Üründür var. Ali Ece'nin tabiri ile Üründürzella. Ömer Üründür'ün yorumları yıllardır eleştiriliyor ama bu turnuvada artık bu durum tavan seviyeye ulaştı. Gerçekten de TRT'nin onca spor adamı arasından neden hala Ömer Üründür ısrarı devam ediyor bilmiyorum. Hakkında söylenenler doğru sanırım.
Dördüncü sırada ise yüzde 21 ile Larissa Riquelme yer aldı. O da bu turnuvada ününü iyi yaydı. Dünya Kupası büyük yıldızlar yaratır ve sonrasında büyük transferlere sahne olur ama futbolcu olmamasına rağmen Larissa Riquelme'nin de çıkış yakaladığını söylemek mümkün. Paraguay'ın peşinden oradan, oraya süründü, şampiyon olursak soyunacağım dedi, çeyrek finalde elenmelerine rağmen soyundu. Beşinci sırada yüzde 11 oy oranıyla Gana'nın hazin sonu var. Gerçekten de çok dramatik bir durum. Dünya Kupası tarihinde yarı finale kalan ilk Afrika takımı olmaya bir penaltı kala bunu başaramadılar. Suarez'in eliyle çıkardığı top sonrasında, kaçan penaltı sonrasında maç penaltılara gitti ve Uruguay yarı finale çıktı. Uruguay da yarı finali hak ediyordu ama böyle bir son olmamalıydı.
Altıncı sırada ise yüzde 9 oy oranıyla hakem hataları var. Bu turnuvaya hakem hataları da damga vurdu. Tevez'in bir metre ofsaytının gözden kaçması, İngiltere'nin çizginin bir metre içinden çıkan topuna gol verilmemesi ve diğerleri. Hakemler çok kötü bir turnuva geçirdiler. Yedinci sırada ise yüzde 8'er oy oranlarıyla Maradona ve Jabulani yer aldı. Maradona teknik adam olduğunda da turnuvanın çok önemli bir yıldızı olabiliyor. Futbol ve Maradona isimlerini yan yana getirmek yeter. Belki başarısız oldu, teknik adam olarakta yetersiz kaldı ama Arjantin için çok büyük bir simge. Jabulani ise turnuva öncesinde yapılan hazırlık maçlarında eleştirilmeye başlamıştı ve etkisini maçlarda da gösterdi. Bir anda yön değiştirmesi, hızlanması kalecilerin canını çok yaktı.
Diğer anketimizde ise turnuvanın en iyi futbolcusunu sorduk. Forlan yüzde 55 oy alarak, büyük üstünlük kurdu ve birinci geldi. Forlan bu turnuva öncesinde sadece büyük bir gol sanatçısıydı ama bu turnuva Forlan ismini efsaneler arasına yazdırdı. Bu turnuvada forvet olarak oynamadı, takımının ihtiyaç duyduğu mevkide elinden geleni yaptı ve gelen başarıda bir numaralı silahtı diyebilirim. İkinciliği ise yüzde 13'er oy oranlarıyla David Villa ve Iniesta paylaştı. Tabii David Villa bir oy fazlasıyla önde. Torres'in çok formsuz olduğu bir İspanya'nın büyün yükünü David Villa geçti ve önümüzdeki sezon için Barcelona'da forma giyecek olması, şimdiden bizi kara kara düşündürüyor. Iniesta için de söyleyecek fazla birşey yok. Attığı golle getirdiği şampiyonluk zaten bütün cevabı veriyor. Dördüncü yüzde 11 ile Sneijder'e. Mourinho'nun kendine getirdiği bu müthiş yetenek, finale yürüyen Hollanda'nın eli ayağı oldu. Bütün sezonun getirdiği moralle, bu turnuvada da çok can yaktı. Beşinci sırada da Mesut Özil var. Mesut için çok yazdık, sadece diyebileceğim bu adamla gurur duyalım olur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yorumu yayınlamana gerek yok.sadece merakımdan Üründür demenin özel bir sebebi mi var?Seni takip ediyorum epey süredir.sürekli bu şekilde yazıyorsun da merak ettim:)
YanıtlaSilVilla'nın Barça'da olması siz mourinho severleri nasıl kara kara düşündürüyorsa bizleri de bir o kadar heyecanlandırıyor. Villa Madrid'i sever El Classico' da es geçmez!
YanıtlaSil