28 Eylül 2010 Salı

Dünya Halter Şampiyonası'nın Ardından

Samsun seyahati falan derken Dünya Halter Şampiyonası'na fazla değinemedim ama sıkı bir şekilde takip ettiğimi söylemem lazım. Halter benim en sevdiğim sporlardan birisi ama daha önemlisi Olimpiyatlarda Türkiye'nin belki de bir numaralı madalya ambarı. Naim Süleymanoğlu'nun ardından önemli bir çıkış yakaladık ve Halil Mutlu'nun da katılımıyla halter konusunda bir ekol konumuna geldik. Bir de buna bayan halterde başarılar eklenince söz sahibi konumdaydık ama özellikle bayanlarda yaşanan taciz skandalları, erkeklerde doping olayı falan derken düşüşe geçtik diyebilirim. Şimdilerde ise yeniden toparlanmaya çalışıyoruz ve ilk izlenimler iyi.

Yalnız gözlemim şu yönde, bayanlarda büyük bir çıkış yakalamamıza rağmen erkeklerde yaşanan büyük düşüş devam ediyor. Madalya sayısı bakımından erkeklerde beklenen düzeye gelemedik, ayrıca Taner Sağır gibi Olimpiyat Şampiyonu bir halterciden de faydalanamıyoruz. Sakatlığı falan atlattı dendi ama kendisini bu şampiyonada göremedik. Bir diğer konu da yarışmalarda kilo arttıkça bizim madalya umudu taşıyan sporcu sayımız azalıyor, hatta bazı kategorilerde sporcu çıkartamıyoruz. Yani bayanlarda 63 kilo, erkeklerde ise 77 kilonun üstündeki kategorilerde madalya umudu taşıyan sporcumuz yok. Gerçi eskiden de durum böyleydi, hafif kilolarda oldukça iyiydik ama mutlaka bu olaya el atmak lazım. Halterin bu kadar çok sevildiği bir ülkede ve fizik olarak oldukça uygun gençlerin olduğu bir ülkede bütün kategorilerde söz sahibi olmak gerekiyor. Şunu da eklemek lazım, Çin bir süredir halter konusunda tek başına söz sahibi olmaya başlamıştı ama egemenliğini artık iyiden iyiye hissettiriyor.

Bu şampiyonada yıldızımız tartışmasız Nurcan Taylan oldu. 2004 Olimpiyatları'nda ilk olarak kendisini tanıdık ve fırtına gibi esmişti. Sonrasında ise bir düşüş yaşadı, sakatlıklar falan derken kendisini yeni toparlamaya başladı ve potansiyelini de bu şampiyonada gösterdi. Aldığı üç altın madalyanın yanında, kırdığı rekorlarla da 2012 öncesinde gövde gösterisi yapmış oldu. 2008 Olimpiyatları'nda da gümüş madalyalı sporcumuz Sibel Özkan ise bu şampiyonada iki gümüş ve bir bronz madalya kazandı. İşin güzel noktası ise 48 kiloda yarışan bu iki sporcumuzun beraber kürsüye çıkmaları oldu. En son 2004 Olimpiyatları'nda Halil Mutlu ve Sedat Artuç bunu başarmıştı. Aylin Daşdalen ise 53 kiloda iki gümüş, bir bronz madalya kazandı. Kendisi de büyük potansiyel barındıran ve beklentilerin yıllardır büyük olduğu bir halterci ama kendisini yeni yeni bulmaya başladı diyebilirim. 63 kiloda ise Sibel Şimşek, iki gümüş madalya aldı ve bayanlarda takım halinde üçüncü sırada yer aldık.

Erkeklerde ise 62 kiloda Erol Bilgin, bir gümüş, bir bronz madalya ile yarışmayı tamamladı. 69 kiloda Mete Binay ise koparmada kazandığı altın ve toplamda kazandığı bronz ile iki madalya kazandı ama benim beklentilerimin uzağındaydı. Koparmada bu kadar iyi olan bir haltercinin, silkmede bu kadar zayıf olması inanılmaz. Olimpiyatlarda sadece toplamda madalya verildiğini düşünürsek, silkmesini geliştirmek zorunda. Rakibi olan Çinli, silkme ve toplamda Dünya rekorunu kırdı. Mete Binay'ın ise koparmada bu halterciyi geçmesi güzel ama silkmede 9. olması da tartışılması gereken bir konu. Erkeklerde genel olarak ise derece yapamadık, bunda madalya beklentisi olan haltercilerin şampiyonada olmamasının da faktörü büyük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir