Galatasaray'ın Santrafor Gündemi

Takımın en önemli eksiği box to box denilen yani hücum ve savunma dengesini kurması beklenen futbolcu transferinin gerçekleşmemesi olarak görülüyor. Zaten maç içerisinde de bu eksiklik bariz şekilde ortada. Galatasaray oyunu çok geniş alanda oynuyor ve sanki sahada iki tane takım var gibi. Hücum oynayanlar ve savunmada oynayanlar. Bu iki hat arasında da bir bağ olmadığı gibi mesafe de oldukça geniş. Haliyle de organize bir takım, kaliteli futbol ve bizleri geleceğe umutla bakmaya yöneltecek herhangi bir durum oluşmuyor ama şimdi yazacağım konu orta saha mevzusu değil. Orta saha için artık yazılması gereken herşey yazıldı, haftalardır Cana oynasın diyoruz, neden transfer yapılmadığını sorguluyoruz ve Ayhan Akman & Mustafa Sarp ikilisine çareler arıyoruz. Anlaşılan bu durum böyle devam edecek, şimdilik tek sevineceğimiz nokta geçtiğimiz sezona oranla skoru tutmasını bilen, mücadele gücünü arttırmış ve gol yemeyen bir Galatasaray'dır.

Gol yememek, savunmanın oturmuş olmasını görmek güzel ama geçtiğimiz sezondan çıkarılmayan diğer bir ders santrafor alternatifinin yaratılmamış olması. Şu an Baros'un herhangi bir alternatifi yok ve Baros kötü durumda olduğunda bile her maçı 90 dakika oynamak zorunda. Mesela Bucaspor maçında çok etkisi bir Baros izledik. Kendisine top gelmediği için de fazla yapabileceği birşey yoktu ama Mehmet Batdal olsaydı en azından böyle bir değişikliğe gidilip, maçın sonlarında uzun top hakimiyeti ele geçirilirdi. Ya da başka bir maçta çift santrafora falan dönülür, yani elinde kombine edecek bir kadro vardır. Ama Mehmet Batdal sakat ve Baros da sakatlanmasın diye dualar ediyoruz. Geçtiğimiz sezonda da bu sıkıntıyı fazlasıyla yaşadık ve bu santrafor sorunu bizi şampiyonluktan etmiş oldu. Normal şartlarda sadece lig maratonunda olduğumuzu düşünürsek, iki santrafor + yarım santraforlar {Kewell gibi} ile de yola devam edilir ama bu sakatlık belası devam ettikçe Galatasaray her mevkiye çeşitli alternatifler yaratmak zorunda. En azından bu sezona üç santraforla girmek gerekiyordu, hatta bu konuda çalışmalarda yapıldı diye biliyorum ama Misimovic, Insua derken santrafor için nefesimiz yetmedi. En son Fatih Tekke ile görüşmeler yapıldı ama sonucun olumsuz olduğunu Adnan Polat zaten söyledi.

Adnan Polat, ligin devre arasında genç bir yabancı santraforu takıma katmak istediklerini söylemişti. Kurulacak scout ağının da keşfettiği potansiyel vaad eden bir genç futbolcu alabiliriz ama İspanya basını Altidore ile, ülkemiz basını ise Emenike ile ilgilendiğimizi belirtmiş. Baros'la iki yıllık sözleşme yenilendiğini, yabancı kontenjanını falan aklımıza getirdiğimizde kaliteli bir santrafor getirmek zaten gereksiz olacaktır. Gelen futbolcu alternatif olmayı kabul edecek, hatta çoğu zamanda da tribünde oturacak. Bir anda Mehmet Batdal'ı da silmek olmaz. Bu yüzden Altidore'nin transferinin artık zor olacağını düşünüyorum, ayrıca maddi anlamda da bizi oldukça zorlar. Kendisini bu transfer döneminde de istedik ama kiralık olarak bile maddi anlamda büyük bir külfeti vardı.

Emenike ise ülkemiz için kendini kanıtlamış, iyi işler yapabilecek bir isim. Transfer olmasını isterim ama tam sıçrama yapmayı aradığı bir ortamda da Galatasaray'a transfer olması kendi kariyeri açısından olumlu olmaz, henüz çok erken. Zaten bu tempoda devam ettiği sürece 2-3 yıl içerisinde önemli bir sıçrama yapacak ama şimdi bir anda Baros'un yedeği olsa bizim açımızdan müthiş ama kendisi açısından zararlı olur. Gerçi Karabükspor'un maddi anlamda da desteğe ihtiyacı var, şu durumda herhangi bir futbolcusuna gelecek teklifi mutlaka kabul ederler. Bu yüzden transfer imkansız değil ama futbolcu açısından düşündürücü. Benim düşüncem en başından belliydi, Makukula'yı bir senelik kiralayacaktın. Kendisini bu saatten sonra kanıtlama ihtiyacına düşecek bir isim değildi, yedek kalmayı da kabullenirdi ve şans verdiğinde de maksimum fayda alma garantin vardı. Galatasaray bu treni kaçırdı ve tren Manisa'ya kadar gitti. Trabzonspor maçında da gördüğümüz Makukula'nın ülkemiz şartlarında önemli bir değer olduğuydu.