7 Eylül 2010 Salı

İki Yabancı / Türkiye 3-2 Belçika

İlk yarıda oynadığımız futbol ile ikinci yarıda oynadığımız futbol birbirine oldukça yabancı kaldı. İlk yarıda kontrollü oynamaya çalışan, 1-0 olsun bizim olsun felsefesinde bir yapı, ikinci yarıda ise iş sıkışınca hücumu hatırlayan ve mücadele gücünü arttıran bir yapı. Yani iki farklı karakter izledik ama bu dönemde 2'de 2 yaparak Belçika gibi bir rakibe altı puan fark yapmakta önemliydi. Aslında Almanya ve Türkiye deplasmanında sıfır çekilmesi pek sürpriz olmaz ama ardı ardına gelmesi psikolojik bir eşiği beraberinde getirir. Ekim ayında da oynayacak maçlarda alınacak bir beraberlik Belçika'yı devre dışı bile bırakabilir. Hatırlayın geçtiğimiz Dünya Kupası elemelerinde İspanya ile oynanan maçlardan sıfır puan çekmiştik, aslında çok sürpriz sayılmazdı ama ardı ardına gelmesi ve kritik bir evrede oluşu Türkiye'nin belini büken unsur olmuştu. İşte bu açıdan da bakınca galibiyetin önemi bir kat daha artıyor. Üstelik Türkiye'nin bu tip eleme maçlarında üst üste iki maç kazanması pek görülmezdi, yani her açıdan çok mühim bir galibiyet oldu.

Arda Turan Faktörü

Bu futbolcu kendini futbola odakladığında gerçekten çok önemli bir isim. Özellikle de havasından mı bilmiyorum ama Milli Takım'da çok daha farklı. Onun hücumda olması, size her an bir umut veriyor ve Arda ilerde mutlaka birşeyler yapabilir diyorsunuz. İlk yarıda kontrollü oynamaya çalışan ve hücumda verimlilik olarak çok uzaklarda olan Türkiye'de bireysel yetenekleriyle takımı ayakta tutmayı başardı ama çok yalnız kaldı. Geriden gelen İsmail Köybaşı ile iyi bir uyum yakalamasına rağmen beklediği desteği sistem gereği göremedi. Tuncay ileride tek başına kaldı ve sağ kanattan da beklenen akınlar gelmeyince Arda olabildiği kadar takımı ayakta tuttu. İkinci yarıda ise Semih'in oyuna girmesi ve taşların yerine oturması Arda'yı da rahatlatarak daha da serbest futbolcu gibi oynamasını sağladı ve hücum organizasyonları düzene girdi. Tabii Arda serbest futbolcu gibi oynayabildiyse, İsmail Köybaşı'nın da hakkını verelim çünkü sol tarafı tek başına parselledi. Heyecanlıydı, bazen kontrolsüzdü ayrı konu ama büyük potansiyel olduğunu belirtelim. Umarım Beşiktaş'ta bu futbolcunun üzerine düşer. Ayrıca Arda'nın attığı golde şans payı da büyük ama şansı kovalamak çok önemli.

Yerine Oturan Taşlar

Kazakistan maçının aksine daha kontrollü bir Milli Takım izledik. Bu açıdan Belçika'nın ekmeğine yağ sürdüğümüzü düşünüyorum. İlk yarıda top bizim ayağımızdaydı, tempoyu da belirleyen bizdik ama pozisyon yaratamamak ve duran top hastalığı derken 1-0 geriye düştük. Selçuk İnan, Emre Belözoğlu, Aurelio ile beraber oyuna hakim olduk ama işler beklediğimiz gibi gitmedi. İkinci yarıda ise Selçuk İnan & Semih değişikliği Tuncay'ı ikinci forvet pozisyonuna, Hamit Altıntop'u daha da sağ çizgiye yöneltti ve Arda da bu sayede yardım almaya başladı. Van Buyten ve Kompany'nin de sarı kartlı oynamaları derken daha agresif bir Türkiye izledik ve rakip savunma üzerinde inanılmaz bir baskı oluştu. Bunun sonucunda da Kompany'nin yediği kırmızı kartla beraber iyice rahatladık. Ama duran toplar büyük hastalık, çok hatalı işler yapıyoruz. Asla hata beklemediğimiz Onur Recep Kıvrak'ın bile duran topta hatalı çıkışı ortada. Takım halinde bu konuda iyi organize olamıyoruz, umarım önümüzdeki dönemde bu hastalık giderilir. Böylesine rahat geçmesini beklediğimiz anlarda bile sıkıntı yaşamak bizim karakterimiz oldu. Son olarak yerine oturan taşlar dedik ama Tuncay & Selçuk Şahin değişikliği de bir o kadar kötüydü çünkü rakibi üzerimize çektik, savunmaya gömüldük ve sakat sakat oyuna giren Hazard az daha bizlere kötü anlar yaşatacaktı.

Yukarıda dediğim gibi bu galibiyet çok önemliydi ve Belçika karşısında kritik eşiği yakalamış olduk. Şimdi Almanya'yı gözümüze daha rahat kestirebiliriz, çünkü alttan bizi zorlayabilecek bir takım çıkacağını bu saatten sonra sanmıyorum. Ayrıca Ekim ayına doğru daha hazır, form tutmuş bir takıma kavuşabiliriz. Hiddink'in de Türkiye'yi iyice kavraması, o çok eleştirilen kadro tercihleri konusunda da bu dozu biraz daha aşağıya çekecektir. Sonuçta oynanan iki maçta da süper bir futbol olmasa da iyi giden birçok özellik var. Geçtiğimiz senelerin aksine insanların yüzlerinin güldüğünü ve umutlu olduğunu görüyorum.

TÜRKİYE: 3 - BELÇİKA: 2
Stat
: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler
: Damir Skomina, Marko Stancin, Primoz Arhar (Slovenya)
Türkiye
: Onur, Sabri (Dk. 73 Gökhan Gönül), Servet, Ömer, İsmail, Hamit, Aurelio, Selçuk İnan (Dk. 46 Semih), Emre, Arda, Tuncay (Dk. 82 Selçuk Şahin )
Belçika
: Bailly, Alderweireld, Van Buyten, Kompany, Vermaelen x, Guillaume Gillet (Dk. 82 Hazard), Simons, Fellaini, Vertonghen, Dembele (Dk. 64 Mirallas), Lukaku (Dk. 76 Witsel)
Goller
: Dk. 28 ve Dk. 68 Van Buyten (Belçika), Dk. 48 Hamit, Dk. 66 Semih, Dk. 78 Arda (Türkiye)
Kırmızı kart
: Dk. 64 Kompany (Belçika)
Sarı kartlar
: Dk. 32 Emre, Dk. 90 1 Selçuk Şahin (Türkiye), Dk. 40 Kompany, Dk. 45 1 Van Buyten, Dk. 90 3 Alderweireld (Belçika)

3 yorum:

  1. galibiyet önemli ve oyun sistemimizin korkak olmaması gerektiğini hiddink görmüştür artık inşallah.

    konudan bağımsız olarak rıdvan rezilliği hakkında bir yazı bekliyorum. inanın biri o adam gibi sağa ver sola çek diye maç izlese adamı kovarım o kadar net söylüyorum. bu amigoyu yorumcu sanıp milyon verenler bizi bu adama mahkum edenler utansın

    YanıtlaSil
  2. aynen katılıyorum hocam.

    Bir de ayağa kalkmayan cimbomlu olsun tezahuratlarına değinmek lazım. Kişisel tatminlerini milli maçlarda giderenlerin aklından şüphe duyuyorum...

    YanıtlaSil
  3. aynen katılıyorum hocam.

    Bir de ayağa kalkmayan cimbomlu olsun tezahuratlarına değinmek lazım. Kişisel tatminlerini milli maçlarda giderenlerin aklından şüphe duyuyorum...

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir