Ülkem insanının gazeteyi alır almaz ilk açtığı sayfadır son sayfalar, ilk okuduğu haberlerdir büyük resimler altındaki minicik haberler. Ülkenin siyasi, ekonomi gündeminden bile önce gelir spor, futbol. Hal böyle olunca da kültür, ekonomi basını olmayan yerde doğal olarak bir zorunluluk olarak kendine çok kolay yer açtı Spor Medyası. Medya Patronlarının iştahını açan, reklam gelirlerini artıran, okuyucu sayısını artıran ,karlılıklarını etkileyen sektorde geçmişten günümüze gelinceye kadar takımlar gibi onlarda sistemlerini, taktiklerini, kurallarını değiştirdi.İlk başta tarafsızlık ilkesini bertaraf etmekle işe başladı. Eskiden hangi takıma gönül verdiğini bilmediğimiz tarafsız gazetecilerin yerini ilk önce kendi takımlarının kaşkolleriyle statlarda yer alan gazetecilere sonra da takımlarında efsaneleşen futbolcular başköşeye geçti. Kendi takımları yendiğinde büyük bir zafer edasıyla överken, diğer takımlar yendikleri halde yerilen sözlere tanık oldu taraftarlar. Oynanan oyundan daha çok saha dışı oyunu yorumlamak daha kolay hale gelip gözler ve kulaklar antrenman sahalarına, kulüp binasına çevrildi.. Avrupa’da alınan galibiyetler sonrası kendi zamanları aklına gelip yenilen takımlarda iş yok denilip kendince intikam yeri oldu mikrofonlar, köşeler. Kendi zamanlarla oynanan futbolla şimdiler kıyaslandı, araştırılıp edilmeden günümüz oyuncular hakkında konuşmak ayıp kaçmadı. Hayatında hiçbir sistemin parçası olmayanlar sistemi olanlara ahkâm kesip akıl vermeye kalktı.
Taraftarlar ise ne kadar kızıp protesto etse de kendilerini kavganın içinde buldular. Sevmiyoruz deseler de izlemeye, okumaya devam edip arkadaş muhabbetlerinde "beğenmedikleri" adamları konuşur ,onların dediklerini alintı yapmaktan geri durmadılar.Karşılarında kimi kandırıyorsunuz izliyorsunuz işte diyen medya patronlarının sömürüsü olmaya hedef olan taraftar ikiyüzlülük yaptığının farkına varamadı. Aktör oldukları oyunda figuran olmayı kabul etti. Takimlarını prostesto ederken gür çıkan sesler, medya karşısında kısık sesle söylemeyi tercih etti. Şikayet etmeden agladı, dert yakındı...
Yazı: Arzu Keskin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder