
İstanbul BŞB'nin büyük takımlara ters geldiği doğru ama Galatasaray'ın da İstanbul BŞB'ye ters geldiğini söylemek lazım. Hatta Galatasaray'ın İstanbul BŞB karşısında bariz üstünlüğünden yola çıkarak, İstanbul BŞB'nin de Fenerbahçe ve Beşiktaş karşısındaki durumu konuşulunca konu nedense Abdullah Avcı'nın Galatasaraylı oluşuna bağlanır ve bunun üzerine yorumlar görebilirsiniz. Geçtiğimiz sezon Ali Sami Yen'de oynanan ve 1-1 biten maçta da Abdullah Avcı kazanılan puandan ziyade Galatasaray'dan puan aldığına çok sevinmiştir, nedeni de getirilen bu eleştiriler. Abdullah Avcı ise Galatasaray'ın en kritik zamanında kendisine gelen teknik adamlık görevini etik olmadığı için kabul etmeyerek zaten kendisini kanıtlamıştı.
İstanbul BŞB, her sezon üzerine biraz daha koyarak yoluna devam eden bir takım. Felsefeleri pozitif futbol üzerine kurulu ve bunu genç futbolcularla yapmaya çalışıyorlar. Ayrıca kimle oynarlarsa oynasın asla futbollarından taviz vermiyorlar, işte bu özellikleri de büyük takımlara karşı çoğu zaman ters geliyor. Şu anda ligde 3 galibiyet 2 mağlubiyetle 5. sırada bulunuyorlar ve şu ana kadar gösterdikleri performansla istikrarlarını koruduklarını kanıtladılar.
Galatasaray'a geçersek ise Arda Turan, Sabri Sarıoğlu, Hakan Balta ve Çağlar Birinci'nin sakatlıkları devam ediyor. Sabri, Hakan Balta ve Arda'nın da bu maçta oynamayacak olmaları Galatasaray'ı yine farklı arayışlara itebilir. Sabri'nin yokluğunda Ali Turan'dan sağ bek olarak verim alınamadı ve geçtiğimiz maç Serkan Kurtuluş burada denendi ama onun da beklenen düzeyde olmadığını gördük. Rijkaard bu maçta yine Serkan Kurtuluş'u deneyecektir ama Neill'i sağ beke çekse ve Gökhan Zan & Servet Çetin ikilisini oynatsa savunma konusunda daha düzgün bir duruma geçebiliriz. Ne kadar sisteme uymuyor desekte Gökhan Zan & Servet ikilisi ligimiz açısından iyi bir ikili. Üstelik sol taraftan Insua ile hücum katkısı aldığımız gerçeğinden yola çıkarak, aynı katkıyı sağ taraftan da almamız gerekiyor. Bucaspor karşısında Pino'nun maçın genelinde etkisiz oyununun bir sebebi çok yalnız kalmasıydı. Neill ise bildiğiniz gibi kariyerinin büyük bölümünü sağ bek olarak geçirmiş bir futbolcu. Neill'in bu maçlıkta olsa sağ beke geçmesi, kanatları daha iyi kullanan Galatasaray'ı beraberinde getirir.

Bir diğer soru işareti de orta saha ikilisinin kimlerden oluşacağı. Yani Rijkaard'ın Arda'nın yokluğunda o bölgede Kewell veya Pino'ya şans vereceğini düşünerek, Cana'yı oynatıp oynatmayacağı sorusudur. Benim bu konuda düşüncem sabit, gerekiyorse Kewell otursun Aydın Yılmaz oynasın ama Cana mutlaka saha içerisinde yer alsın. Bucaspor maçının son 10 dakikasında oyuna girdiğinde takıma getirdiği agresiflik ve tek topları ile kanatları hızlı hücuma taşımasını çok beğendim. Bizim de eksikliğimiz tam olarak bu, orta sahada olumlu pas kullanan bir futbolcu yok. Ayhan Akman bu konuda etkili olmaya çalışıyor ama ileri her çıktığında ya da seri pas trafiğinde yetersiz kaldığını gördük {attığı gole rağmen}. Mustafa Sarp'ın ise mücadeleci görüntüsü altında büyük bir mücadeleden yoksun hal var. Bu yüzden Cana'nın oynaması işin savunma tarafında olduğu kadar hücum kısmında da daha derli toplu bir takım yaratır. Üstelik son iki maçın Galatasaray adına en çok koşan futbolcusu olan Misimovic'i de rahatlatır. Onun rahatlaması da organize bir Galatasaray'ı beraberinde getirir ve hücumda kısır döngüyü biraz olsun aşmaya başlayabiliriz. Benim bu maçtan beklentim öncelikle güzel futbol olacak, sonrasında ise hücumda ne kadar organize olabildiğimiz maçın kaderini belirleyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder