
Karabükspor maçındaki tabloyu gördük. Oynanan ruhsuz bir futboldan öte, Rijkaard'ın gözlerinde oluşan isyan herşeyin göstergesi. Babası ölmüş, yüreği yanan ama buna rağmen takımı yalnız bırakmayan bir teknik adama gösterilebilecek en büyük saygısızlığı bazı futbolcular maç önünde yaptıkları şakalaşmalarla gösterdiler. Yukarıda dediğim gibi kimsenin kimseyi salladığı yok, herkes kendi havasında takılıyor. Ama o maç önünde şakalaşan, kendi havasında takılan bir futbolcu ise maçın son 10 dakikasında oyuna girip deliler gibi koşuyor, tek kişilik baraja topu nişanlıyor ve bunun gibi birçok örnek sayabiliriz. En son bu ruhu 2003/2004 sezonunda kaybettiğimizi hatırlıyorum ve toparlanmamız çok uzun bir süre almıştı. Şu tabloda en doğru karar Rijkaard'ın herşeyi bırakıp gitmesi. İnanın futbolcular Rijkaard'ı anlamamaktan öte, saygı bile duymuyorlar. Rijkaard'ın takımın başına geçeceğini öğrendiğimizde tasarladığımız devrim harekatlarının hepsi birer birer suya düşüyor, futbolcular kendi içlerinde devrim yapıyor. O da Lale Devri'ne geçiş yapan Osmanlılarla bire bir. Şu saatten sonra kim gelirse gelsin takımı toparlayamaz ve bu yönetim zihniyetiyle de başarı görmek çok güç ama futbolcuların hazırola geçeceği, mum gibi olacağı bir ortam yaratmak en doğrusu. Ne yazık, futbolcuya dayalı bir düzen yaşıyoruz ve burada devrim yapmak inanın çok zor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder