1 Kasım 2010 Pazartesi

Haykırmak İstiyorum Konuşamıyorum

Saatler 16.30 gösteriyor.

Yer Ali Sami Yen

Sarı Kırmızılılar yeniden 10’a kavuşacakları için heyecanlı bir bekleyiş içindeydi sanki ama her sarı kırmızı yürek garip bir endişe, telaş ve korku salıyordu etrafa. Belki bu korku yüzünden tezahüratlar cılızdı, ağızdan çıkan her kelime ile beraber soru işaretleri de yükseliyordu havaya.Tamam, geçen hafta mücadeleci, baskın bir takım vardı sahada ama ya bu bir seferlik derbi için ise diye de içi içini yiyordu. Dakikalar geçtikçe kana karışan alkol miktarıyla beraber olsa gerek biraz rahatlayıp gür cıktı sesler ama soru işaretleri de büyüdü.

Stada adım atıldığında, yeşil sahayı ilk kez gördüğünde sanki ilk kez mabede gelmiş çocuk edasıyla geniş gülümsülere yer verdi yüzler. Ciğerleri mabet havasıyla dolan taraftar 10’nu karşılamaya hazırdı artık. Yeni bir beyaz sayfası vardı bu taraftarın üstüne sarı kırmızı destanlar yazacak. Geçmişi geride bırakan geleceğe 10 ‘unla güvenle bakan ama zamana ihtiyacı olan.

Isınmaya çıkan alemin kralları tribünlerle kucaklaştığında her zamanki gibi coşku vardı ama tribüne maç izlemeye gidenleri görünce içindeki korku yeniden oturdu yüreklere, yansıdı gözlere. Kaptan olsaydı, Büyücü olsaydı, King olsaydı sahada, kim bizi durdururdu ki bu alemde diye sordular kendilerine.

Yeni açık önünde ısınma hareketlerine başlayan futbolcular şut çalışırken Tugay geçti sol tarafa o orta yaptıkça ceza sahası içinde maskesine rağmen kafa vurmaya çalışan Servet yılmadan o ortaları gol yapmaya çalışıyordu. O an sadece Tugay –Servet çalışıyor diyen taraftar dakikalar 31’i gösterdiğinde anlayacaktı aslında golün provasınını maç başlamadan önce defalarca izlediğini. İşte o an gelmişti, tünelin ucundan 10 gözükmüştü, yine yüzünde yürekleri ısıtan gülümsemesi, mahcup, utangaç ama mutlulukla bakan gözleriyle. Şimdi dünya durmalı sarı kırmızıyla 10’un buluşmasına tanıklık etmeliydi. O tribünleri gördükçe ellerini kaldırdı karşılık verdi mabede yıllarca marş olan” I love you Hagi” tezahüratına.

Saatler 19.00 derken geçen hafta Asya yakasını sallayan üçlü şimdide Avrupa yakasının semasında yükseliyordu. Takım oynadıkça mücadele ettikçe herkes yenilsek bile böyle yenilelim diyen sarı kırmızı yürekler her atakta takıma destek olmaya çalıştı. Ama korku bir defa oturmuştu yüreğe takım coşmadıkça tribünler coşmayacaktı, erken konuşmayacaktı. Son gülen olmak için susmayı tercih etmeyi, sahada olup biteni takip etmeyi tercih etti.Bağırın diyen kişiler de harekete geçiremedi sarı kırmızılıları. Tezahürat etmek görev değil yürek işiydi ne de olsa. Yeni Açık alışılmışın aksine stadı harekete geçirmeyi çalıştı, bütün tribün çoskularını, enerjilerini geçirmeye çalıştı ama uzun soluklu olmadı ne kapalı ne de eski açık onlara eşlik edecek gibi değildi. Yeni Açıktakilerde baktı olacak gibi değil iş başa düştü deyip aldı sazı eline…

90 dakika sonra 10’a tekrar kavuşmanın heyecanıyla ile inlerken takım soyunma odasına doğru yola koyulmuştu. Ama 10 ve Tugay set kurup tek tek geri gönderdiler futbolcuları tribünlere onlar bizleri bizler onları alkışlarken Sabri’nin üçlüsüyle ışıklar kapandı. Tribünler bir dahaki maça mabet de olmak için söz verirken birbirlerine, 3 hafta sonra karşılaşılacak BJK maçı için hazırlıklarını çoktan yapmış, mabedi yeni tezahüratla inletiyordu.

Yazı: Arzu Keskin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir