Elano'nun Alman asıllı olması aslında onu diğer Brezilyalılardan biraz ayırıyor. Elano'yu da hücumcu bir futbolcu olarak sayacak olursak, Brezilyalı diğer hücum futbolcuları gibi gösteriş futbolundan biraz daha uzak ve takım oyununa çok daha yatkın bir isim olduğunu görüyoruz. Santos forması altında da bu özelliklerini bizlere fazlasıyla gösterdi, takımının kazandığı başarılarda payı büyüktü ama takım arkadaşları Robinho ve Diego gibi bireysel futboldan uzak yapısının oluşu onlar misali Avrupa'ya geçişini de engellemişti. Robinho Real Madrid'e, Diego da Porto'ya gitti derken Elano ancak 2005 yılında Avrupa'ya transferini Shakhtar Donetsk'e giderek gerçekleştirdi. Elano'yu da transfer eden teknik adamın Lucescu olduğunu söylemek lazım. Lucescu bildiğiniz gibi kısıtlı bütçe ile en mükemmel sofraları size kurar ama eline imkan geçtikçe de bu tip önemli hamleler yaptığını da görürüz. Elano da bunlardan birisiydi, beklentiler de oldukça büyüktü ama Shakhtar Donetsk formasıyla müthiş işler yaptığını söyleyemem. Buna rağmen Brezilya Milli Takımı'ndaki üstün futbolu sayesinde de piyasasını hiç kaybetmedi ve 2007 yılında Manchester City'e transfer oldu.
Manchester City'de de aynı şekilde beklentilerin uzağında bir futbolu vardı ama Brezilya Milli Takımı'ndaki yerini koruması sayesinde de piyasasını hep üst düzeyde tuttu. Aslında Dunga'ya çok şey borçlu desek, yalan söylemiş olmayız. O Elano'ya şans verdikçe, Elano çok önemli transferlere imza attı ve her zaman büyük paralar kazandı. Ama Manchester City'de gözden düşmesi de uzun sürmedi ve Dünya Kupası'ndaki yerini korumak adına oynayabileceği bir takıma gitmek istediğini açıkladı. Devamında da Galatasaray'a transfer oldu. 8 milyon avro bonservis ve yıllık da 3.5 milyon avro'luk büyük bir maddiyat yüklü bir transferdi. Ayrıca yılların getirdiği 10 numara özlemi falan da derken büyük beklentiler oluştu, sezon başı yapılan Rijkaard hamlesiyle de beraber Galatasaray'ın vizyonunu konuşur olmuştuk. Oysa Elano'nun Galatasaray forması altında geçireceği günlerde çok pozitif olmayacaktı.
Elano çok yönlü bir futbolcu. Onu hücumun ve orta sahanın her mevkisinde kullanmak mümkün. Bana göre en verimli olduğu yer forvet arkası oynaması yani serbest bir role soyunması ama Galatasaray'ın böyle bir yapısı yoktu. 4-3-3 sisteminde oyun kurucuya ihtiyaç duymadan, takım oyununu hedef alırsınız. Stoperleriniz bile hücuma başlangıçta büyük katkı sağlamalıdır, bu yüzden de Elano'yu Rijkaard daha çok orta sahada kullandı ama istediği verimi alamadı. Bununla da beraber aldığı yıllık ücrete oranlı mücadelesi eleştirilmeye başlayınca sezon sonunda takımdan ilk kim gider anketi yapılsaydı Elano ilk sırada yerini alırdı. Dünya Kupası onun için büyük bir şans oldu, 2. maçta sakatlanıp turnuvayı kapatmasına rağmen iki maçta gösterdiği performans sayesinde piyasası yeniden oluştu ama bunu Galatasaray kullanamadı. Transfer dönemi de geçtiğinden Elano'yu kazanma yoluna gittik ama Rijkaard takımdan ayrılana kadar Elano'dan yine verim alınamadı. Hagi'nin ise en güvendiği futbolculardan birisi oldu, takım kötü gitmesine rağmen Elano'nun özellikle de mücadelesi inanılmaz arttı ama kafaya gitmeyi koymuş bir adamı fazla tutanamazsınız. Burada Elano'nun gidişinden ziyade, yönetimin Elano'nun piyasasını hiç edip onu 2.9 milyon avro gibi bir rakama takımdan göndermesini eleştiririm. Ayrıca da yıllık ücretini falan koyup, çeşitli matematik olaylarına girmesini.
Daha önce de dediğim gibi, Elano bu saatten sonra bir Avrupa seyahati daha yapmaz. Adriano ve Robinho gibi Avrupa yollarına tekrar düşmez. Ama Santos'da krallığını ilan eder, harika işler yapar ve Milli Takım'daki yerini tekrar kazanır. Biz ise 10 numara mezarlığımıza bir cenazeyi daha kaldırmış oluruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
DAha geçen gün bizim adamımızdı. Şimdi ise O da geldi geçti de ismi geçiyor ah ahh..
YanıtlaSilBi türlü istenilen oyunu oynamadı Elano, hep bi soğuk tavrı vardı. Örneği Kewell taraftara kendini çok sevdirdi ama eLano hep soğuktu.. yolu açık oLsun.
http://ultraslanhaber.blogspot.com/2010/11/elano-blumer-santos-fcye-transfer-oldu.html