
Futbolcunun savaşçı olanını, agresif olanını, terinin son damlasına kadar helal olsun dedirten futbolcuları çok severim. Çünkü onlar bir bakıma futbolun bir mayıs işçileridir ve takımlarının da dinamoları durumundadır. Ayrıca bu tarz futbolcuların genelinde de liderlik vasfı olduça yüksektir. Bütün bunların yanında bir de Avustralya kanı taşıyorlarsa tamam demektir. Harry Kewell, bu isimlerden birisi. Diğeri ise Lucas Neill. Tamam, Galatasaray forması giyen fazlaca Avustralyalı futbolcu bilmiyorum ama Kewell ve Neill'e de baktıkça kafamda bu kanı oluşuyor.
Galatasaray'ın geçtiğimiz sezonda da zor duruma düştüğü zamanlar oldu. Özellikle de ligin ikinci devresinin bir bölümünden sonra iplerin tamamen koptuğunu söyleyebiliriz. Taraftarların maç içerisinde futbolcuları yuhlamasından tutun, bazı isimlerin adının çıkmasına kadar. Takımın kaptanı Arda Turan dahi bunlardan nasiplendi ve büyük tepki aldı. Lucas Neill ise o zor zamanlarda ayakta kalabilen yegane isimlerden birisiydi. Takımda yeni oluşu, ilk defa Britanya yarım adasının dışına çıkması falan bir yana 40 yıllık Galatasaraylı gibi mücadelesini ortaya koydu. Takım başaramadı ve çok fazla eksiği vardı, ayrı konu. Ama Lucas Neill başaranlardan biri oldu ve 3-4 aylık kısa bir dönem içerisinde bile kafalarda oluşan efsaneler arasında yerini almayı başardı. Baros gibi, Kewell gibi...

Zor durumlarda gözler lider oyuncuları arar. Takımı derleyip toparlayacak, savaş meydanına çıktığında Braveheart misali baltasını ileri savuracak. Bülent Korkmaz böyle bir isimdi. Onu da efsane yapan en büyük niteliğiydi zaten bu. Belki Avrupa çapında bir stoper olmadı ama Galatasaray'ın da onun gibisini görmediğini düşünüyorum. İşte Lucas Neill'de aynı tarz, onun farkı futbolunun kalite olması. Geriden iyi pas çıkarabilmesi, sağ veya sol bek oynayabilmesi, hatta orta saha bile oynamışlığı. Akıllarda da Popescu gibi bir isim varken ve bizler takıma her transfer olan stoperde Popescu'yu ararken, Neill bizlere ilaç gibi gelmişti. Ayrıca bazı futbolcuların yaşı da olmamalı, Kewell 32 yaşına gelmesine rağmen takımda kalsın bu yüzden diyoruz. Neill de 32 yaşında ve o da takımda kalmalı. Daha 2-3 sezon daha maksimumunu oynayacağını düşünüyorum ve şu aşamada Galatasaray'ın olmazsa olmazıdır. Özellikle de tarihin belki de en kötü dönemini geçiriyorken.
Neill'den dolaylı da Avustralya futboluna geçiş yapalım aslında. Mesela Avustralya Ligi'nin Dünya sahnesinde önemi nedir? Ne kadar izlenir, ne kadar bilinir?
Ben pek bilmem ve Dünya sahnesinde de lig anlamında büyük bir değerleri yok. Çünkü bu kıtada futboldan öte başka sporlar başı çeker ama ligleriyle orantısız biçimde iyi bir Milli Takımları var. Çünkü Milli futbolcularının geneli Britanya adasında futbol altyapılarını almışlardır ya da çok genç yaşlarda bu lige geçiş yaparlar. Bu yüzden de oldukça kaliteli futbolculara sahiptirler ama bu futbolcular Avustralya Ligi'nin gelişmesi adına bir hamle yapmaz, bu durumla fazla ilgilenmez. ABD'nin yaptığı tarzda, yaşlanmaya yüz tutmuş önemli isimlere büyük paralara vererek ligin popülaritesini arttırma yoluna da gitmediklerinden, Avustralya Ligi'ni fazla konuşmayız. Ama Lucas Neill bu duruma da el atmanın peşinde.
"Artık ülkeme dönmek ve A League'de forma giymek istiyorum. Her zaman Avustralya futboluna destek vereceğim ve futbolu da kendi ülkemde bırakmayı düşünüyorum."

Neill, Mart ayında 33 yaşına girecek ve kariyeri itibariyle de artık Avrupa'daki misyonunu tamamladığını düşünebilir. Ayrıca para kazanmaya da ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum, zaten kazanacağını kazanmıştır. Mesela Kewell, Galatasaray'ı çok sevdiği için takımda kaldı ve istenirse yine devam edecektir. Neill'in de Galatasaray'ı benimsediğini düşünüyorum, takım kötü gidiyor diye ayrılmak istediğini ise düşünmüyorum. Kendi ligimde oynamak istiyorum, o ligin gelişmesi için katkı sağlamak amacım var diyen isime ise saygı duyarım. Özellikle de bu Neill ise. Ama
yaralar beni bu ayrılık, hala Galatasaray'ın ona ihtiyacı var. Hem önümüzdeki zorlu süreçte, hemde yeni yapılanmaya gidilecek gelecek sezonda. Şunu da söylemek isterim, sezon sonu bitecek olan sözleşmesini uzatmak adına hala hamle yapmadığını görüyoruz ve bu sözleşme de uzatılmadıkça Neill'in Kewell misali sene sonu görüşülecek bir sözleşmeyi kabul edeceğini asla düşünmüyorum. Artık hamle zamanı...
hocam ellerine sağlık beşiktaşlı olan ben bile seninle aynı şeyleri düşünüyorum kewell ve neil takımdan gitmemeli hatta tr'den ayrılmamalı biz seviyoruz onları ve futbol ruhlarını
YanıtlaSilneill da kewell da gider sezon sonu ;) polatta 3 ayda kovabileceği yıldız almaya devam eder ;) tabi o zamana kadar bi şeyleri değiştiremezse...
YanıtlaSilbencede bırakılmamalı genc oyunculara nasıl defans yapılacagını servete de nasıl adam olunacagını ogrenır bızım problemımız kalıtelı yabancıları kalıtelı turk oyuncularla destekleyememek oldu kewel ıle serdar ozkan aynı formayı gıyıyo gerısını sız dusunun artık
YanıtlaSilBu adamlar başarı isteyen adamlar , başarı için mücadele eden adamlar ama özellikle Kewell buraya geldiğindn beri Galatasaray'da bir düşüş var ve bu düzeleceğine daha kötü olmaya devam etti.Çok isterdim elinde bir kupa ile görebilmek onu.Sanırım hiç lig kupası kazanamadı(?) Neill da geldiği zaman çok iyiydi oyununda düşüş olsa da bende senin gibi karakterine hayranım ikisininde o yüzden takıma lazımlar ama bizim gibi düşünmeyen bir yığın da taraftar + yönetim var.Zaten yönetim zihniyeti böyle olmasaydı en başta bu takımda emeği çok geçmiş bir takım futbolcuların gidişi kötü olmazdı.Sene sonu gidici gibiler ve en çok bu adamlara üzüleceğim.(Düşünün Kewell bu sene ıkına ıkına getirdiler.Serdarları Gökhanları getirirken ıkınmadıkları kadar ..) Bir yandan onların bu futbolu haketmediklerini düşünüyorum gitsin diyorum ne düşünüyordur şimdi aklında Kewell? Bir yandan hep kalsın diyorum ama bunu diyenin sadece biz olduğumuzu bilerek ..
YanıtlaSilGalatasaray'dan gidecek birileri varsa bu isimler Kewell ve Neill olmamalı, İşini yani futbol oynmayı takımı için savaşmayı şartlar ne olursa olsun bırakmayan iki adam... Gitmelerini Galatasaraylılar kadar futbol seven herkesi üzecektir...
YanıtlaSil