18 Ocak 2011 Salı

Atletizm & Kulüpler Çelişkisi

Atletizmde kulüp mantığını tartışmaya açmak lazım. Çünkü iyi sporcularını etinden, sütünden mantığıyla kullandıklarını görebiliyoruz. Atletizimde ülke başarıları çok daha ön planda, bu açıdan baktığımızda kulüp takımlarının pek bir önemi olmuyor görünebilir. Mesela Elvan'ın, Bekele'nin, Nevin'in zamanında Süreyya'nın kulüp başarılarını bilmeyiz ama kulüplerde çok gerekli. Zaten bu konuda sıkıntılar büyük, önemli atletlerimiz yok ve olanların da ayakta kalabilmesi adına kulüp desteği, sponsor desteği, federasyon desteği şart. Ama arkanıza kulübü de aldığınızda kulüplerin yönlendirmesine razı olmanız gerekiyor.

Mesela geçtiğimiz günlerde Türkiye Kulüplerarası Kros Ligi Eleme Yarışları yapıldı. 6 bin metre büyük bayanlar kategorisi ferdi sıralamada İstanbul Üsküdar Belediye Spor'dan Alemitu Bekele Degfa birinci, aynı kulüpten Aslı Çakır Alptekin ikinci, Meryem Erdoğan üçüncü oldu.

Bu üç sporcu da göz önünde olan sporcular ve daha önemlisi asıl branşları kros yarışları değil. Spor hocası değilim, bu tip kros, yol yarışlarının sporcuya getirisi nedir bilmiyorum ama Bekele geçtiğimiz yılın 5000 metrede altın madalyalı sporcusu. Meryem Erdoğan, 10 bin metrede Aslı Çakır ise 1500 metrede yarışıyor. Ayrıca bu üç sporcuyu da bir sakatlık olmaması durumunda yaz aylarında yapılacak Dünya Şampiyonası'nda izleyeceğiz.

Bu aralar Diamond League veya prestijli atletizm yarışlarının olmadığını kabul ediyorum ama bizim sporcularımızın normalde de hazırlanma metodları bu. Mesela yıllar boyu Elvan'ı Golden veya sonradan değişen adıyla Diamond League'lerde izleyemedik. Ama Avrupa, Dünya kros şampiyonalarında, yol yarışlarında birinciliklerini duyduk. Aynı durum diğer sporcular içinde geçerli. Geçtiğimiz yıl bu yolda atılan adımlar vardı ama umarım bu sefer sporcularımız kendi branşlarında, büyük rakiplerle, büyük yarışlarda yer alarak şampiyonaya hazırlanırlar. Sporcu ne kadar fazla üst düzey yarışların içerisinde yer alırsa o kadar başarılı olur.

Beleke, ayrıca çıtayı da fazlasıyla büyüttü. 2011 Dünya Şampiyonası'nda da altın madalya almak istiyor ama işinin çok zor olduğunu anlatmama gerek yok. Avrupa Şampiyonası'nda kazanmakla {gerçi yarışan sporcuların yüzde 70'i devşirme}, Dünya Şampiyonası'nda Afrikalılarla yarışmak çok farklı ama 33 yaşında yakaladığı çıkışın da altını çizelim. Erkan Hatipoğlu gibi çok iyi bir hocası var ve her an sürprize açık bir sporcu. Ama yaşını da göz önüne aldığımızda şu sıralar 10 bin metreye doğru kayması daha sağlıklı bir durum gibi görünüyor. Yaşlanan bir sporcunun daha uzun mesafe koşması atletizmi fazla takip etmeyenler için garip gelebilir ama 10 bin yarışlarının dayanıklık ve taktik üzerine dayalı olduğunu söyleyelim. Meryem Erdoğan ve Aslı Çakır'in ise yaşları henüz çok genç ve bu Dünya Şampiyonası geçtiğimiz Avrupa Şampiyonası misali onlar için tecrübe kapısı olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir