4 Şubat 2011 Cuma

Kewell'dan Doğru Başlayalım

Yaş ilerledikçe ayaklar ağırlaşır, kıvraklık zorlaşır ama futbol zekası her zaman baki kalır. Futbol zekası da iyi olan bunu profesyonellikle harmanlayınca 37-38 yaşına kadar da futbolu paşalar gibi oynar. Bunun da birçok örneği mevcut ve Kewell'ın da bu örnekler içerisine doğru hareketlendiğini söylemek lazım.

Yaşadığı sakatlıklar aslında onu bu semalara doğru sürükledi. O sakatlıklar, bahsedilen hastalıklar olmasaydı bugün belki de Liverpool formasını giyiyordu, kim bilir.

Ama biz önümüze bakalım, Kewell'ı yaşamanın doyumsuz keyfine devam edelim. Gaziantepspor maçında Kewell özleminin bitmesi falan bir yana, takımdaki kalite dozajının yükselmesini görmek daha güzel bir durumdu. Kewell'ın dönüşünün sistemde nasıl farklılıklar yarattığını gördük, Hagi'nin eline bir anda büyük bir koz geçerek farklı denemelerde bulunabildi. Yine de Kewell yorgun, Asya Kupası'nın izlerini üzerinden atması hemen olacak birşey değil ama ilk gelen golde de yine kalitesini konuşturdu. Futbol zekasının her zaman baki kaldığını bizlere kanıtladı ve gelecek haftalar adına da fragmanını izletmiş oldu.

Hem de yaptığı tek hareketle...

Buradan da Baros'a geçelim, bir diğer özlem duyulan isim. Onun dönüşünü beklemek, Real Madrid'in Kaka'yı beklemesinden öte bir durumdu. Çünkü Kaka'nın boşluğunu dolduran Mesut Özil misali bir futbolcu yoktu Galatasaray'da. Baros tekti ve alternatifsizdi. Bugünlerde Stancu ile seviniyoruz ama belli ki Hagi onu daha çok David Villa misali kullanacak yani daha sola yatkın. Bu da yine Baros'u alternatifsiz gibi kılabilir ama Pino faktörünü es geçmemek gerekiyor. Şu an için oluşan hücum rotasyonunu beğendim, iyi bir hücum kadrosuna sahibiz. İş orta saha ve defansın alternatiflerinde bitiyor, malesef bu açıdan çok kötü bir kulübeye sahibiz.

Stancu'nun kumaşını ise Sivasspor maçında da beğenmiştim, Gaziantepspor karşısında ise iyice perçinlemiş olduk. Çok süratli bir futbolcu ve inanılmaz bir dinamizmi var. Top rakibe geçince basan, teknik, şut özelliği olan ve oldukça isabetli de orta yapan bir isim. Şu top rakibe geçince basma olayı da aklıma Fatih Terim'i getirdi. Forvetlerinden beklediği en önemli özellikti belki de, sisteminin de bu kadar başarılı olmasının yegane ayaklarından biri. Stancu tam Fatih Terim'in kalemi diyebilirim, zamanında Bratu'dan bulamadığını Stancu'dan bulurmuş. Ayrıca Stancu için ödenen bonservisi falan konuştuk ama üç maçta o para sonuna kadar helal olsun diyecek kıvama da geldik.

Son olarak Zapata. Kendisini bir maçta asanlar var ama durumu doğal karşılıyorum. Çünkü ilginç bir kaleci psikolojisinin içerisindeyiz ve bu sendromdan kurtulmanın da yolu herhangi bir kalecinin istikrar yakalayabilmesi. Vasat bile olsa farketmez, istikrar önemli. Zapata'nın da bunu karşılayabileceğini düşünüyorum. Yenen gollerde pek hatasını görmedim ama son pozisyonda çalınmayan penaltıda da yaptığı hata amatörceydi. Zaten bu kaleci seni vezir de eder rezil de eder deniyordu, denilen bu olsa gerek. Yine de Zapata'ya şans verilmesinden yanayım, tercihim bu anlamda Ufuk veya Aykut asla değil.

3 yorum:

  1. zapata dönem sonu gider bence :)

    YanıtlaSil
  2. Bu takımda bu kötü durumda bir Kewell'a sahipsen ; otur , dua et.

    Sövmek için sebep değil sevmek için ara.
    bu da düşmanlarına.

    YanıtlaSil
  3. çok güzel bilgiler http://www.turkrapi.com/ çok faydalı olmuş teşekkürler

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir