9 Mart 2011 Çarşamba

Biat Edin

Gecenin flaş maçı Barcelona - Arsenal karşılaşmasıydı ve beklenilen gibi de oldu aslında. Arsenal'in ilk maçtaki oyunu ve bu maçta da skorun 1-1'e gelmesiyle acaba mı sorusunu sormadım değil ama Van Persie'nin de büyük katkılarıyla Barcelona yoluna devam ediyor, belki de bu yol Şampiyonlar Ligi'ni araladı. Bunu zaman gösterecektir ama benim adıma gecenin flaş adamı Lucescu oldu. Shakhtar dün Roma'yı kendi evinde 3-0 geçerek çok ama çok rahat şekilde çeyrek finale adını yazdırdı. Belli ki gittiği yere kadar gidecekler ve bu saatten sonra sonuç ne olursa olsun kazanan taraftalar. Tabii bunun için önce Lucescu'ya sonra da Lucescu'nun kaderini tayin edenlere duacı olmak zorundalar.

Ben Lucescu'ya biat ettim şahsen, Türk halkının büyük çoğunluğu da biat etmiştir mutlaka. Düşünüyorum da, Lucescu'nun yerine Fatih Terim'in göreve getirilme haberi beni çok heyecanlandırmıştı. Lise 1'e gidiyordum o dönemler ve fanatizmimin de üst noktalarıydı. Doğal olarakta Fatih Terim en büyük kahramanlarımdan biri. Hala da öyle, kendisinin hakkını daima veririm ve şu zamanlarda da keşke geri dönse diyorum. Ama o zamanlar uğruna Lucescu'nun feda edilmesi kadar büyük bir facia olamazdı, bunu yıllar içerisinde çok iyi anladık. Şöyle düşünün, Özhan Canaydın'un seçim öncesinde en büyük kozu Fatih Terim'di ve biraz da o yüzden kazandı seçimi. Eğer Terim olmasaydı da Mehmet Cansun başkanlığı kazanıp Lucescu ile yola devam edilse neler olabilirdi?

Öncelikle Beşiktaş'ın 100. yılı yalan olurdu, o efsane günler falan. Sonrasında da Shakhtar tabii. O ekonomik sallantılar içerisinde bizim de geleceğimiz parlak değildi aslında ama Lucescu bir yerde. Kriz anlarının, az parayla büyük işler başarmanın idol teknik adamı. Başarıyı getirirdi mutlaka. Sırf Terim'in basın toplantısını izlemek adına okuldan eve koşarak gelmiştim, üstelik okuldan da kaçarak. Şimdiki aklım olsa yine kaçar mıyım, evet ama uğruna Lucescu feda edilmeyecekse.

Bu masal böyle uzar gider, biz Shakhtar'ın her iyi gününde bu adam ya bizden gitmeseydi diye sormaya devam ederiz, her seferinde de aynı cevapla karşılaşırız. Çok büyük kırılma anıydı bu, aynı durum Beşiktaş için de geçerli. O, beş kırmızılı maç olmasa ve Beşiktaş kaos içerisine girmese büyük ihtimalle Serdar Bilgili başkan olarak kalırdı ve Lucescu uzun bir dönem orada da devam ederdi. 100. yılın kaymağını hala da yiyor olabilirlerdi ama dediğim gibi bu soruları en azından Lucescu teknik adamlığı bırakana kadar sormaya devam edeceğiz. Bir de şey var tabii, her zor zamanda Lucescu göreve gelmeli meselesi. Neden gelsin adam, zoru ne. Hadi Beşiktaş'ı bir yere kadar anlarım, o zamanki kaos içerisinde ayrıldı ama Galatasaray'a neden dönsün. Bu adamı kovar gibi göndermediler mi, hatta bildiğin kovarak...

4 yorum:

  1. kardeşim, türkçe'yi çok da biliyorum gibi gözükmesin ama, başlığı biat değilde beyat etme olarak değiştirirsen sanki daha iyi olur :)

    YanıtlaSil
  2. Biattır doğrusu, en azından ben öyle biliyorum.

    YanıtlaSil
  3. yok hocam bende öyle biliyodum ama değilmiş, biraz araştırdım beyatmış, istiyosan sende bi dolaş bak sende görürsün neyse istiyosan değiştirme problem değil.

    YanıtlaSil
  4. Lucescu'yu övme huyu yok mu bu blogun, hasta oluyorum.

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir