22 Mart 2011 Salı

Hagi Dönemi de Bitti

Böyle efsanelerin geri dönüşleri bir yandan sevindirir, diğer yandan üzdürür. Başarılı olursa ne ala, futbolcu olarak yarattığı efsanenin üstüne bir de teknik direktör cilası atar. Ama başarısız olursa ki {genelde beklenilen o başarı gelmez} efsane futbol hayatı bir dönem unutulur, herkes günümüzü konuşmaya başlar ve geçmişle ilişkiler kesilir. Hagi için de olan budur. Efsane futbolcudur, sadece Galatasaraylıların da değil birçok Türk gencinin futbol idolüdür. Onun yeri her zaman ayrı, ayrıca ilk teknik direktörlük dönemi de bana göre başarıdır. Enkazdan çıkardığı kadroyla {imkanlar dahilinde} başarılı olmuştur ama Hagi'nin teknik direktörlük kariyerinde yeni oluşu ve yönetim içerisindeki yeniçeribaşının da Hagi'nin altını oyna çalışmaları derken sanki o dönem de başarısız gibi bir tablo oluşturuldu.

Şöyle bir durum var. Tablo ne kadar zor olursa olsun, Galatasaraylıyım diyen adam ateşin içerisine atlar. Hagi de bu yüzden atladı ama ilk seferinde olduğu gibi başarıyla bu işten çıkamadı. İlk sefer maddi açıdan da imkansızlıklar vardı, buna rağmen gelen başarı gözümde çok değerlidir. Bu sefer ise o seneye oranla daha düzenli bir maddi yapı ve istediğini transfer etme hakkı. Zaten buydu Hagi'yi başarısız kılan. Ligin ilk yarısındaki kadronun yetersizliğini ve dengesizliği üzerine çok yorumlar yaptık. Elano, Misimovic, Arda, Kewell, Baros gibi futbolcuların da var ama Ayhan Akman, Mustafa Sarp gibi isimlere muhtaç kalıyorsun. Bu kalite şoku da başarısızlığı akabinde getiriyor. Eğer Hagi, ligin ilk yarısındaki kadroyla şu anda yola devam etse Rijkaard misali ''kalite bu'' deme lüksüne sahip olurdu. Ama o ligin ikinci devresi istediği futbolcuları aldırdı ve bu durum da hedeflerini kaybetmeye yüz tutan takıma ışık tuttu, beklentilerini arttırdı. Dolayısıyla da hala istenmeyen skorlar gelip, Türkiye Kupası'na da havluyu atınca Hagi başarısızdır deme lüksüne sahip olduk.

Bu süre zarfında ikili ilişkilerde de sınıfta kaldı. Misimovic mevzusu ya da Elano'nun kaçışı ortada. Kaliteli ayakları teker teker kaybeder olduk, en önemlisi de özgüveni. Kazanma özgüveni bitti, her maçın son 15 dakikasında yaşadıklarımız ortada. Birşeyler değiştirmek için uğraştı, değişim uğruna büyük çabaları oldu ama ilk dönemde olduğundan daha zor yürüyor bu işler. Çünkü yönetim istikrarı yok, arkanı güvende hissedemiyorsun. Devre arası dönemde senin için 15 milyon avro'luk transfer yapabilen yönetim, bir anda senin kulüple ilişkini kesebiliyor. Şunu demek lazım, Hagi en büyük yanlışı teklifi kabul ederek yaptı ama bir Galatasaraylının da o teklif karşısında hayır deme lüksü pek olmuyor.

Hala resmi açıklama gelmediğinden durum nedir bilemiyoruz, belki de yarın Hagi takımın başında idmana bile çıkabilir ama bu film bitti. Tazminat olayı da aşıldıktan sonra resmi açıklama gelecektir. Yolun açık olsun Hagi demekten başka bir yol yok, o her zaman Galatasaray efsanesi kalacak. Tugay Kerimoğlu'nun ise Antalyaspor maçında takımın başında olacağı söyleniyor, sezon sonuna kadar görevde kalır mı bilmiyorum. Dediğim gibi, yine bir ateşten gömlek durumu. Doğru olan da aslında Tugay'ın şu aşamada ateşe atlamaması ama o da Galatasaraylı, aynı hastalık onda da mevcut. Bakalım yeni hamleler, gelişmeler neler olacak. Yerli bir teknik adamın göreve geleceği söylentisi dolaşıyor, hayırlısı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir