Bizden Giden Süleyman Oldu

Kaleci mevzusu sıktı biliyorum ve lanetliyiz bu konuda. Kaleci laneti var üzerimizde ve ben bu lanetin üzerine gittikçe birşeyler de düzelmiyor. Konu da her seferinde De Sanctis'e uzanıyor. Biz ki Taffarel ve Mondragon gibi kaleciler görmüş bir taraftarız, bu yüzden De Sanctis'i sürekli bir eleştiri yağmuruna tuttuk. Kaleci değil diyenler de oldu ama bugün bakınca Leo Franco, Zapata gibi isimlerden sonra kimmiş kaleci. Şu adamın bonservisini almadık ya, gerçekten inanılmaz. Bir de şu var, o sezon gelen yabancılara bakıyorum hepsi yürekli isimler. Kewell ve Baros'u düşünün, onların mücadelesini falan. De Sanctis de böyle değil miydi, tamam kavgayı falan savunmuyorum ve konu o olaylı derbiye geliyor. İşte o derbi de olayın içine girmesi, arkadaşlarını savunması gibi sanki Lorik Cana vari hareketleri vardı. Oynadığı takımı benimseyen yabancıları hep severim ve De Sanctis de böyle bir yabancı isimdi.

Şimdi de Napoli ile bütünleşti. İki senedir harika işler yapıyor, bu sene de takımının başarısında inanılmaz bir payı var. Taraftarları da De Sanctis reyis moduna girmiş durumda, biz de buradan şu adamın bonservisini almadık ya diyoruz. Aslında De Sanctis de Udinese'den sonraki kariyerinin en güzel yıllarını yaşıyor, belki de o yıllardan da iyi. Çok iyi takip etmediğimden bunu bilemiyorum ama yıllanmış şarap örneğine uygun isimlerden biri olacağı da kesin.

Şu sözü de çok severim: Yavuz Selim'in sırtında çıkan sivilceydi, sonra çıban oldu, sonra şiri pençe oldu, ondan doğanda Süleyman oldu.

İşte bizden giden de Süleyman oldu, bir anda İtalya'da yeniden nam saldı. Biz ise kaleci lanetiyle yaşamaya devam, sorun kökte tabii. Bizim şiri pençe kim biliyorsunuz, o gidene kadar da bu tip yazılara devam edeceğim...