
Tabii eskiden durum böyle değildi. İlk önce Mirsad Türkcan'ı tanıdık ama o NBA'de tutunamadı. Sonrasında döndüğü Avrupa'da krallığını ilan etti ve Eurolegue'nin en iyi ribaundçularından biri olarakta tarihe geçti. Mirsad'dan sonra Hidayet Türkoğlu geldi bu lige, o çok genç yaşlarda adımını atmış oldu. Çok özel bir yetenekti, henüz 17-18 yaşlarında Efes Pilsen ile Eurolegue dörtlü finallerinde boy gösteriyordu. Haliyle de alıcısı fazlaydı ve Sacremanto Kings ile NBA'e adımını atmış oldu. Haliyle de birçok ilkin sahibi oldu ve bugün geldiğimiz noktada da çok iyi bir ağabey ve örnek durumunda. Birçok Türk basketbolcu Hidayet gibi olmak istiyor, onun izinden gidiyor. Onun da kapısını araladığı NBA arenasına bugün birçok isim gönderiyoruz.

İşin güzel yanı ise Hidayet'in bu barajı Toronto deplasmanında devirmesi. Anlamadığım şekilde Toronto Raptors'un geçtiğimiz sezonki başarısızlık ihalesi Hidayet'in üzerine kaldı, kimse Chris Bosh'u falan konuşmuyor. Adam bildiğiniz suni uzunluk yaptı ama Hidayet üzerinde oluşan beklentiler de bir hayli fazlaymış, bunu görüyoruz. Bu açıdan Hidayet'in kariyerinin son virajına doğru yol aldığı bu zamanda oradan kurtulup, bir şekilde zirveyi gördüğü Orlando'ya dönmesi çok olumlu. Gerçi iskelet eskisi gibi sağlam değil, bu seneye yönelik bir umut yok ama umarım gelecek sezon farklı geçecektir. Arenas'la falan bir yere yol alınmaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder