
Dediğim gibi yabancı futbolcu gündem ve yabancı futbolcu almak için de kadrondaki bazı yabancı futbolculardan vazgeçme zorunluluğun var. Aslında yabancı kontenjanı anlamında rahatız ama mevcut yabancı futbolcuların da genelde hücum profilli isimler olması bazı isimlerle yolların ayrılmasını gerektiriyor.
Mesela, Drogba ismini konuşup duruyoruz. Keşke gelse gerçekten, yıldız bir futbolcu olmasından, forma satışlarından ya da taraftarların ilgisinden ziyade o profilde bir isme ihtiyaç var. Hem lider, hem savaşçı, hem de müthiş bir kalite. Ama onun gelmesi Baros'la yolların ayrılabileceğine işaret. Ya da Stancu'dan vazgeçilip, başka bir varyasyonlara girileceğine. Aynı şey Klose gündeme geldiğinde de geçerliydi ya da şimdilerde Reyes'in. Sürekli ismimiz hücumcularla anılıyor {asıl ihtiyaç orta saha ve defansta tabii} ve birinin gelmesi diğerinin gitmesi anlamına gelebilir.
Bu yüzden de hangisinin ayrılığı daha çok can yakar diye sordum. Yüzde 49 Milan Baros diyor doğal olarak. Sıfır maliyetli, bonservisi elinde ve kalitesini kanıtlamış bir isim. Aslında Baros biraz oynama istikrarı yakalasa, sakatlıklar yaşanmasa Baros için yeni transfer tanımı yapılır. İkinci sırada ise yüzde 31 ile Culio var. Terim'in ondan vazgeçeceğini asla düşünmüyorum ama Culio için ayrılabilir tarzında haberler okumak benim canımı yakan durum. Lorik Cana yüzde 20 ile üçüncü olmuş, onun da Muslera takasında kullanılacağı söyleniyor ama keşke takımda kalsa. Sonrasında da Pino, Stancu gibi isimler sıralanmış ama oy oranları oldukça düşük. Hiçbiri diyen de var tabii, o da yüzde 12.

Hiddink anketinde ise beklediğim bir sonuç var ve bu konuda diyeceğimi demiştim zaten. Artık bizlerle alay ettiğini düşünüyorum ve kendisiyle yolların ayrılması çok da hoşuma gider. Yüzde 34 de zaten gitmeli diyor. Sonrasında da Türk futboluna ve insanına saygı duymuyor ve Chelsea haberlerinden sıkıldım artık şıkları var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder