27 Mayıs 2012 Pazar

Rüştü Reçber'den Milli Formaya Veda

Oluşan kanı, futbolu bırakmış gibisindendi ama bu vedanın Milli formaya olduğunu belirtmek lazım. Yine de yaş haddinden kaynaklı o sona doğru da yaklaşıyoruz sanki. Kalecinin yaşı yoktur derler, hatta bazı futbolcuların da yaşı olmaz, Rüştü Reçber de onlardan biri ama büyük vedanın da önümüzdeki sezonun sonunda gerçekleşeceğini düşünüyorum.

Bu yorumu daha önce de yaptım ve Turgay Şeren'in hakkını yemişsin gibisinden bir eleştiri aldım ama görüşüm bu, büyük ihtimalle herkes de böyle düşünüyordur. Rüştü Reçber, Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük kalecisidir. Yıllarca onun güveniyle yaşadık biz. Kaleci mevzusunda çok önemlidir güven olayı, rakip senin yarı sahana girdiğinde ve etkili olduğunda, benim kalecim var diyebilmelisin. Rüştü Reçber de uzun yıllar boyunca bunu söyletti bize ve en önemlisi de alternatifi olmayan bir isimdi Milli Takım'da. Bir de Hakan Şükür tabii.

Çocukluğumun en büyük hayallerinden biriydi aslında, Rüştü Reçber'in Galatasaray formasını giymesi. Fenerbahçe'den ayrıldığı dönem umutlanmıştım aslında. Şartlar da buna uygundu ama Beşiktaş'a gitti, hala da orada. Sonradan öğrendim tabii, Rüştü Reçber'in aslında Galatasaray'ın bir taraftarı olduğunu. Hatta bu yüzden de çoğu Fenerbahçelinin bu anlamda soğuk baktığını.

Ümit Davala'nın Milan'a transferi, Emre Belözoğlu, Okan Buruk ve Hakan Şükür'ün Inter forması giymesi ya da Nihat Kahveci ile Tugay Kerimoğlu'nun gösterdiği Avrupa istikrarı, Hamit Altıntop ve Nuri Şahin'in Real Madrid günleri. Tüm bunlar bir yana, zirve anının Rüştü Reçber'in AB kontenjanına rağmen Barcelona'ya gitmesi ve Fatih Terim'in de Milan'ın başına geçmesi olarak değerlendiriyorum. Başarılı olursun veya olmazsın, mühim olan bu değil, oraya adım atabilmek. O takımlardan gönderilmek için önce o takıma gitmen gerekiyor, bu unutulmamalı.

2002 Dünya Kupası'ndan sonraki dönem Rüştü Reçber'in zirve anıdır. Sözleşmesi de bitmişti ve taliplisi bir o kadar artmıştı. Zirvede olan bir kaleci neticede, haliyle de büyük bir adım atacaktı. Kariyeri daha da güzel şekillenebilirdi, o dönem Premier Lig yolunu tutsaydı mesela. Ama o riski göze aldı, bu çok mühim. Başarılı olamadı ve geri döndü ama Barcelona formasını giymiş bir Türk futbolcu var diyebiliyoruz.

Son dönemleri vasat geçiyor, yaşın etkisi elbette büyük. Onu beğenmeyenler de arttı haliyle, akıllarda yaptığı iyi işlerden ziyade kötü işler var. Boşa çıkışları, yediği golden sonra sürekli elini kaldırması, basit hatalar gibisinden ama onun çok önemli bir tarihi var ve bu unutulmamalı. Şu an için onunla çalışmak büyük şans, Cenk Gönen açısından söylüyorum. Finlandiya maçında da Rüştü Reçber'in oyundan çıkıp Cenk Gönen'in oyuna girmesi ayrı bir güzellikti. Tabii jübile maçı oynayan futbolcu genelde 5-10 dakika oynar en fazla ama 40 dakika sahada kaldı Rüştü Reçber, bu da ona özel bir nokta olmalı.

3 yorum:

  1. jübile maçında yediği golden sonra ofsayt diye elini kaldırdı mı görmedim. keşke yapsaydı. efsaneye efsane veda olurdu o zaman eli havadayken dışarı taşınsaydı.

    YanıtlaSil
  2. Çok fazla 'aslında' kelimesini kullanıyosun. Dikkat edersen daha iyi olabilir :)

    YanıtlaSil
  3. fatih terim'in ugur tütüneker'in jübilesiyle ilgili anektodu var. tahtaya takımı yazıyor tütüneker'e dönüyor
    -ugur kac dakka oynarsın
    -45 oynarım hocam
    -bırakmasaydın oglum

    rüştüyü izleyince bu geldi benim de aklıma

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir