3 Ağustos 2012 Cuma

Klasik Hikaye; Eşref Apak

Atina 2004 öncesini hatırlayalım, kaçımız tanıyordu Eşref Apak'ı. Tırnaklarımla kazıyarak geldim deyiminin vücut bulmuş haliydi Eşref Apak. Atila 2004 öncesinde zor çalışma şartlarından, çimler bozuluyor diye ona çalışması için izin vermedikleri sahadan bahsederdi ama o Eşref Apak, Atina 2004'de bizlere bronz madalya kazandırdı. O dönemin en büyük potansiyel atletlerinden biriydi ve zamanla çok daha iyi olmasını bekledik haliyle, o artık popülar bir atletti.

Sonrasında ona en güzel sahaları da verdiler, en iyi antrenörler de geldi. Onun antrenörü, 2004 Atina oyunları sonrasında, Eşref Apak'ı ancak bu noktaya kadar taşırım, ötesi için daha iyi antrenörler gerekli diyerek müthiş bir olaya imza atmıştı ama en iyi antrenörler gelmesine rağmen Eşref Apak yıllar içerisinde hiç ilerleyemedi.

Şampiyonalar haricindeki yarışmalarda Eşref Apak'ın 80 metre ve çevresinde attığını hep duydum ama büyük şampiyonalarda sürekli bir hayal kırıklığı yarattı, final dagi göremedi. Bu da birşey değil ama sonrasında yaptığı, devlet bu işe el atsın, bakan bu işe el atsın gibi açıklamaları sayesinde antipatimi kazandı, çünkü ona sunulan imkanların çok iyi olduğunu biliyorum. Atina 2004'den bu yana ortalarda olmayan, şampiyonalar dışında kendisini belli eden ama büyük şampiyonalarda yarattığı hayal kırıklıklarıyla gündem olan Eşref Apak'ı izledik.

Londra 2010'de de tarife değişmedi ve yarı finalde, ilk iki hakkını engellere taktıktan sonra büyük bir baskı altında kullandığı üçüncü hakkında da kötü bir derece geldi ve finali göremedi. Aynı tabloyu ise biz görmeye devam ettik, şaşırtıcı bir durum olmadı yani.

En azından bu sene yaptığı en iyi dereceyi yapmış olsaydı şu an final hakkı kazanmıştı. Pınar Saka'da olduğu gibi. O da 400 metre seçmelerinde 52.38'lik derecesiyle finali göremedi ama bu yıl yaptığı en iyi derece olan 51:60 civarında koşabilmiş olsaydı onu da yarı finalde görebilirdik. Yine de sağlık olsun diyebiliyoruz, çünkü o potansiyeli çevresinde hareket ediyor ve böyle bir derece elde etti. Yarı final şansını zorlamış olması bile güzel.

Tarık Langat Akdağ'dan umutluyum ama. İlginç bir taktiği var gerçi. 3000 su engellide Türkiye rekoru kırdı ve serisinde 4. olarak finale çıktı, önce bunu söyleyelim. Taktiği ise, önce kendisini ön plana attı, yarışmayı önde götürdü. Devamında ise geri çekildi ve son 200'de yaptığı atakla 4. olarak final şansını yakaladı. Türkiye rekoru gelmiş olmasına rağmen bu taktik umarım yarı final taktiğidir, çünkü finalde o atak şansını bulamayabilir. Diğer serilere baktığımda ise Tarık Langat Akdağ'ın serisine oranla yavaş koşulduğunu gördük, iyi dereceler gelmedi. Bu da madalya umudu demektir, Tarık Langat Akdağ'dan madalya beklemek hayalcilik olmaz ama nasıl bir taktikle yarışacağını da merak ediyorum. Serisinde kendi en iyi derecesini yapmış olmasına rağmen çok daha iyisini yapabilir, bunu gördük. Hızlı bir seride yarıştı ve rahattı aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir