9 Aralık 2012 Pazar

Sırada Ne Olduğunu Kimse Kestiremez


Galatasaray adına son günlerin bir numaralı gündem maddesi Burak Yılmaz. Geçen sezon Selçuk İnan'ın gelişimi ve performansı üzerine konuşuyorduk, bu sezon ise gündem Burak Yılmaz. 27 yaşında olmasına rağmen 20 yaşında bir futbolcu gibi gelişime açık ve gelişen bir isim. Şampiyonlar Ligi'nde de 6 maçta attığı 6 golle kendisini Avrupa'ya da ilan etmiş bir isim. Ben de Burak Yılmaz'ı Ceza Sahası Blog'dan Adem Yiğit'le konuştum, biraz daha Burak Yılmaz'ın Trabzonspor günlerine ve bir Trabzonsporlu gözünden gelişimine bakmak istedim. Sevgili Adem Yiğit'e teşekkürler, bizleri kırmadığı için.

Geçmişle başlayalım aslında. Burak Yılmaz'ın ilk transfer olduğu zamanla. Gökhan Ünal transferinde para + takas olayının takas kısmında yer almıştı, Beşiktaş ve Fenerbahçe maceralarının ardından da kendisi üzerinde pek umut yoktu ama Şenol Güneş ısrarla istedi bu transferi. Siz ne düşünmüştünüz bu transfer gerçekleştiğinde ve Burak Yılmaz'ın ilk geldiği günü düşünerek, sizin beklentileriniz bu futbolcu üzerinde neydi?

Adem Yiğit: Burak Yılmaz geldiği günden gittiği güne kadar ona ısınamadım. Alınmasını da hiç istememiştim. Bunun da sebepleri saha içiyle sınırlıydı o zamanlar. Gittiği zaman takındığı tavır da sadece sahaiçi değil, saha dışında da sevilmeyecek bir insan olduğunu gösterdi. -Benim için-

İlk geldiği zamanlar ona karşı yargılarım sebebiyle kendisinden herhangi bir beklentim yoktu. O dönemlerde sağ kanada yakın oynuyordu, pozisyonu o bölgeyle sınırlıydı. Güçsüz, mücadele azmi sınırlı bir görüntü çizdi geldiği sezonun 2. yarısında. Ertesi sezonun özellikle 7. haftasından itibaren, diğer bir deyişle Teofilo'nun gidişinin ardından takıma şaşırtıcı bir katkı vermeye başladı.

Gelişimini, gösterdiği performansı takdir etmemek elde değildi. O sezon kazanılan şampiyonluğun baş mimarlarından biriydi. Açıkçası gerek şımarık yapısı, gerek saha içi tutarsızlık ve devamsızlığıyla tanıdığımız Burak'tan beklemediğim, hem de hiç beklemediğim bir performanstı.

Burak Yılmaz'ın Trabzonspor günleri için ne söylemek istersiniz? Büyük bir gelişim gösterdiğini ve Türkiye'nin alternatifsiz bir ismi olduğunu gördük, inanılmaz bir yükseliş geçirdi. Bu gelişim ve Şenol Güneş'in bu futbolcu üzerinde yarattığı etkiyi sormak istiyorum.

Adem Yiğit: Burak Trabzonspor'da geçirdiği ilk tam sezonla beraber her konuda müthiş bir aşama kaydetmeye başladı. -Saha içi karakter zaafiyetleri hariç- Müthiş güçlendi bir kere, fiziğini dengesi ve gol vuruşlarıyla destekleyince de ölümcül bir hücum silahına dönüştü.

Tabii bunda Trabzonspor'un müthiş kadrosunun da etkisi var. Umut, Selçuk, Colman, Jaja, Engin gibi oyuncularla bir arada oynuyorsunuz. Kabiliyet olarak Burak'ta eksikliğini hissettiğiniz, gördüğünüz her şeyin bir şekilde giderildiğini de müşahede edebilirdiniz. Frikikleri, şutları, ölümcül deparları ve bununla birleştirdiği plaseleri... "Kafa golü atamıyor" eleştirileri Trabzonspor günlerinin son dönemine rastlar ve bu dönemde de kafa golleri atmaya başladı. "Sırtı dönük oynayamıyor" eleştirileri geldi, bir kaç hafta sonra yarım yamalak da olsa bu konuda da çalıştığını belli etmeye başladı Burak.

6-7 haftada bir kendisine yeni özellikler katmış bir şekilde sahaya çıkıyordu. Kısacası müthiş çalıştı Trabzon'da. Futbol bir din olsa, o dinin nirvanasına erişebilecek olgunluk için inzivaya çekilmeye en uygun yer Trabzon'dur benim gözümde. Burak bu dönemi çok iyi değerlendirdi.

Şenol Güneş, hiçkimseye göstermediği sabrı göstermiştir Burak'a. Ona gösterdiği müsamahanın, Burak'ın yükselen performansıyla birlikte Şenol Güneş'in aldığı inanılmaz övgüler de bunda etkilidir sanıyorum. Trabzonspor'un o muhteşem performansından çok "Şenol hoca da Burak'ı kazandı hocam" övgüleriyle anılınca insan biraz şaşırabiliyor. Saha içinde arkadaşlarına bariz şekilde bağırıp çağırabilmesi, Stadyumdaki ve Tv başındaki izleyicilerin gözleri önünde onları rahatça azarlayabilmesi, bu sonsuz güvenin yarattığı bir egoydu.

Tabii ki performansıyla birlikte. Bunu Burak da dile getirmişti. Şenol Güneş Burak'a gerçekten "sabretti." Çok kötü oynadığı, iyi oynasa bile futbol dışı saçmaladığı maçlarda bile. Onu başka futbolculara bu kadar müsamaha gösterirken göremezdiniz. İkisi birbirinin dilinden iyi anladı diye düşünüyorum. Türk futbol tarihinin en iyi Teknik Direktör-Futbolcu birlikteliklerinden birini sergilediler, haklarını kimse yiyemez.

Burak Yılmaz'ın transfer sürecini nasıl değerlendirdiniz, sizce bu konuda yönetimin bir zaafiyeti var mı yoksa Burak Yılmaz'ın sözleşmeyi imzalarken kafasında zaten kurduğu bir olay mıydı bu?

Adem Yiğit: Amrabat'ın 8 milyon avro ettiği yerde Trabzonspor, ligin açık ara en fazla gol atan -üstelik yerli-, milli takımın değişmez ismi olan Burak'ı 5 milyon EURO'ya bırakıyorsa burada bir hatadan söz etmemek mantığa hakarettir.

Burak Kayserispor forması giyseydi Türkiye Liglerinin transfer rekorunu kırabilirdi. Sözleşmesine o maddenin konulması 1. hata. 2. hata ise, daha devre arasından gideceği belli olan Burak'ın yerine oyuncu bakılmaması, yani transferin nerdeyse 9 ay geç yapılmasıdır. Burak'ın gitmek isteyişini anlarım. Ki zaten gitmeyi düşünmese "5 milyon avro'ya serbest kalır" maddesini koydurmazdı. Anlamadığım şey "X takımlıyım, Z için ölürüm" modlarına girmesiydi ki bu gidişinin ilk işareti olmuştur. Ondan sonrası da çok önemli değil.

Burak Yılmaz'ın Galatasaray formasıyla da üzerine koyduğunu düşünüyorum ben, net bir Şampiyonlar Ligi golcüsü oldu, ilk sezonundan Hakan Şükür rekorlarını kırıyor. Kafa golü atamaz derlerken net bir kafa vuruş üstadı oldu sanki, gelişiyor Burak Yılmaz. Burak Yılmaz'ın Galatasaray günleri için ne düşünüyorsunuz ve geleceği sizce nasıl şekillenecek?

Adem Yiğit: Burak öğrenmenin önemini kavradı. Bunu Trabzonspor günlerinde gördük. Bir futbolcu için en önemli düşünsel gelişim budur. Doğuştan bir sporcu fiziğine sahip, bu üstünlüğünü sürekli gelişimle birleştirdiği zaman artık onun neler yapabileceğini hiçbirimiz kestiremiyoruz.

Ben Trabzonspor zamanlarında frikiklerde topun başına geçmesini hep yadırgardım. Nitekim İlk zamanlarında çok başarısızdı. Fakat daha sonra kendini nasıl motive etmişse bu işi de öğrendi. Sonra kafa vuruşlarını. Sırada ne olduğunu kimse kestiremez.

Burak artık inancıyla sınırlı bir oyuncu. Arda'nın yarattığı etkiyle bir yurtdışı deneyimi yaşamak isteyeceğini düşünüyorum. Şu anda bulunduğu yere çok daha erken gelebilirdi. Çünkü geç kalmanın hüznü var onda. Geç kalmanın hüznü insana her şeyi yaptırabiliyor. Umarım hatırı sayılır bir bonservis bedeliyle yurtdışına transfer olur ve Trabzonspor da sevinir. Mâlum, sonraki satıştan %25'lik bir pay alacağız.

http://www.cezasahasi.net/
http://twitter.com/cezasahasi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir