Galatasaray'da dengeler çabuk değişiyor, Ünal Aysal'ın tarzı çok farklı. Dün Mancini kalıyor üzerinden devam ediyorken, bugün Mancini'nin istifa haberini alıyoruz. Belli ki Ünal Aysal'ın bir planı var ve plan dahilinde yola devam ediyor ama doğru bir yol, doğru bir plan mı dersek, bunu zaman gösterecek.
Ben bir sezon daha kalması taraftarıydım, bu şansı ona vermeliydik. Galatasaray için şampiyon olunamayan her sezon başarısızlıktır belki ama içinden çıkılan kaos ve Mancini'nin ülke şartlarına uyum sağlama sürecini de göz önüne almamız lazım.
Mancini geldiğinde ilk yorumum, onun başarısız olabileceği yönündeydi. Çünkü son dönemlerine baktığımızda büyük paraları yönettiğini görüyoruz, Inter ve Manchester City kariyerleri bize bunu verdi. Türkiye şartları, burada oynanan futbol, yabancı kontenjanı ve Fatih Terim gibi bir ismin ardından gelmesi Mancini'nin işini zorlaştırıyordu ve o dönem ülke ve Galatasaray şartlarını bilen bir teknik adamın gelmesini bekliyordum.
Mancini'nin Galatasaray günlerine baktığımızda, Juventus'u geçip Şampiyonlar Ligi'nde 2. tura çıkması büyük olaydı. İlk maçta kendi sahanızda Real Madrid'den 6 tane yemişsiniz ama o ortamdan kaldırdı Galatasaray'ı. Türkiye Kupası'nı da yabana atmamak lazım, 9 senedir kazanılamayan bir kupa ve bu anlamda değerli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca takımı 2. yapıp, Şampiyonlar Ligi bileti alması da bu kötü sezon için çok olumlu.
Ülke şartlarını artık tanıdığını düşündüğüm Mancini'nin de bu sezon başarılı olabileceğini düşünüyordum ama hazırlanan ortamda Aysal, Mancini'yi istifaya zorladı bana göre. Roberto Mancini ise çok karakterli bir isim olduğunu göstererek, tazminat talep etmeden, dostça bir veda yaşattı. Başarılıydı, başarısızdı bunu tartışırız, bu anlamda her görüşe saygım sonsuz ama Mancini'nin çok özel ve güzel bir karakter olduğunu düşünüyorum, bu anlamda kendisini asla unutmayacağım.
Gelelim Galatasaray'ın geleceğine. İki tane aday var ama Aysal döneminde neyin ne olacağını da kestiremiyorum. Mircea Lucescu ve Mustafa Denizli. Lucescu'yu aylardır konuşuyoruz zaten, ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını düşünüyorum ama Mustafa Denizli'nin de apar topar Azerbaycan ayrılığı da kafamda soru işareti yaratmıyor değil.
Ünal Aysal, az paraya büyük işler başarmanın peşinde. Lucescu, 2001-2002 sezonunda bu işi mükemmel yapmıştı, dağılan Uefa Kupası kadrosunun üzerine kiralık yabancılarla (Fleurquin, Perez, Victoria) gibi isimlerle bana göre destan yazmıştır. Ama o Lucescu bugün bunu başarabilir mi bilmiyorum. Shakhtar'da sınırsız imkanlarla yarıştı. Shakhtar destanını da yazmıştır ama büyük imkanları olduğunu söylemek lazım. Ayrıca uzun süredir de Türk futbolundan uzak, 5+3 falan derken kafamda soru işareti yaratıyor ama Lucescu diyoruz, bir yandan tartışmakta yersiz.
Türk futbolunun son yıllarda iki tane dönüm noktası varsa, birincisi Galatasaray'ın Lucescu ile yollarını ayırması, ikincisi ise Beşiktaş'ın Lucescu ile yollarını ayırmasıydı.
Mustafa Denizli'nin ise Beşiktaş ve Fenerbahçe'de de çalışmış olmasına rağmen Galatasaray'dır onu Mustafa Denizli yapan ve o da önemli bir isim. Ama dönem onun dönemi mi, devri geçti mi? Bu da kafama takılan sorular, Türk futbolcular açısından ideal ama Galatasaray'ın mevcut yapısında da eski günlerini yaşayamayabilir, bunu da unutmamak lazım.
Fikret Orman başkan seçildiğinde, Beşiktaş'la transfer bütçesi yüzünden anlaşamamıştı. Şimdi de Galatasaray'ın maddi sıkıntılarından bahsediliyor ama Galatasaray'ın mevcut kadrosuyla da o dönemin Beşiktaş'ını kıyaslamamak lazım.
Bakarsınız 3. bir isim olur, Gerets midir ya da Aysal'ın bahsettiği Almanya & Hollanda ekolünden bir isim mi? Ünal Aysal, b planı hazır diyordu ve mutlaka yeni teknik direktörü bellidir. Onu da 1-2 güne öğreniriz, hakkımızda hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder