Kazanılması gereken bir maçtı, kazanıldı. Şu tabloda normal şartlarda futbola bakmam ya da diğer meselelere. 3 puan önemliydi, bu alındı ve bir anda kendimizi şampiyonluk potasında bulduk. 2 haftadır her şey lehimize gelişiyor, bu fırsatı da tepemezdik. Soru şu, yeniden şampiyonluk potasına girdik ama kaçımız başarılı olacağımıza inanıyoruz?
Galatasaray pas yapıyor, sürekli pas yapıyor ve rakamlar bunu başarılı kabul edebilir. Tablo şu, pas yapıyoruz, rakip ceza sahasına inmeden geri dönüyoruz ve top Muslera'da. Birçok kez tekrarlanan bir durum, Hücum organizasyonundan veya tempodan bahsetmemiz imkansız. Bu kadar fazla topa sahip olan ve pas yapan takımdan baskılı oynamasını beklersiniz, bu pasların o zaman bir anlamı olur ama istatistiklere bakınca Kasımpaşa'nın bulduğu pozisyon ve şutları Galatasaray'ın üzerinde.
10 kişi kaldıklarında da değişmiyor tablo, baskı yemeye devam ediyoruz. 2-2'de bitebilirdi bu maç, şu aldığımız 3 puan, bu oyun dahilinde gerçekten mucize. Podolski'nin erken golü, Carole'nin muhteşem asisti ve Bruma'nın şapkadan çıkardığı tavşan. Özet bu, yine Bruma'nın ayağına bakıyoruz, bakmaya da devam ederiz. O da sağ olsun, kötü gününde dahi bir sürpriz yaratabiliyor ve takımını ipten alıyor. Adanaspor deplasmanı da aynısıydı, yine yaptı.
Podolski iyi bir bitirici, yay civarında topu aldığında büyük tehlike işte. Attığı gol çok klas bir bitiricilik, erken de bulduk golü. Orada oyunu koparmak lazım işte, tempo kurulmalı, baskı gelmeli. Sneijder'i yine beğendim mesela, oyunu hızlandırmak için elinden geleni yaptı ama ayak uyduran yok. Pas yapıyoruz, rakip yarı sahaya girmeden geri dönüyoruz ve bu oyun tüm maç devam ediyor. Yüzde 65'lerde topla oynama yüzdesi var, pas rekorları kırılıyor ama nafile. Bu ülkenin gerçeği bu değil, Riekerink'in pas fetişliği maalesef sonumuz olacak. Bugün kazandık ama yarını kim garanti edebilir. Kasımpaşa maçı kağıt üzerinde en rahat geçmesi gereken karşılaşmalardan biriyken.
Gamsız isimler var, maalesef o isimler haftaya da oynayacak olanlar. Sabri Sarıoğlu gibi, görüntü paylaşamıyorum ama izleyenler gördü. Kanadından adam kaçırıyor, kovalamıyor mesela. Yedirdiği gol malum, gücü, temposu yerlerde. Yasin Öztekin'i de ekleyeyim listeye, tamam Sinan Gümüş'ün önünde ama hızlı çıkarken kaç tane hızlı hücumu katlettiğini sayamadım. Tempo arıyoruz, Kasımpaşa gol arıyor ve kalabalık geliyor ama kaptığımız topları değerlendiremiyoruz, yana paslarla oyalıyor ve başlamadan bitiriyoruz.
1-1'in ardından biraz tempo geldi, sonrasında da 2. gol bir şekilde geliyor. 2-1 sonrası da yine uyku dönemi, yana pas, sağa pas, sola pas. Barcelona düzeni bu değildi, eğer o örnek alınıyorsa. Bu ekiple de o oyunu oynamak imkansız, yaratılmak istenen bir pas kültürü de yok. Dikine oynamıyoruz, oysa dikine oyunda etki edecek isimlerimiz var, o oyunu de yönlendirebilecek ayaklar mevcut. Sneijder ve Bruma'yı maksimumda kullanamamaktır bu.
Asıl konuya gelirsek, ilk oyuncu değişikliği 89'da Linnes'le geliyor. 90+1 Eren Derdiyok, 90+2 Josue ile de devam ediyoruz. Ortada iyi bir oyun da yok ama 89'a kadar bekliyoruz. O dakikadan sonra da oyuncu değiştirmek ne anlam ifade etti dersek, futbolculara maç başı kazandırdı işte. Riekerink bunu hep yapıyor, oyunu kenardan okumak, yön vermek, değiştirmek gibi vasıfları yok. İzliyor, bugün de izledi, yarın da izler.
Linnes konusu ayrı hikaye zaten, suçu Bursaspor maçında iyi bir performans göstermek olabilir, hem de sol bekte. Ya da Sabri Sarıoğlu ve Cavanda'dan iyi sağ bek olmaktır suçu. Abdullah Avcı'nın elinde olduğunu düşünün mesela Linnes'in, Uğur Uçar'dan verim alan Abdullah Avcı'nın. Biz 89'da oyuna almayı tercih ediyoruz, kullanmıyoruz. Riekerink'in adalet anlayışını tartışalım, konuşulması gereken asıl konu bu.
Kazanılan maçın ardından Riekerink ile yolları ayırmak en doğru hareket olacaktı, hazır şampiyonluk potasına tekrar girmişken. İddia yaratmanın yolu buydu ama böyle bir uygulama yok. Bugün kazandık ama yarını kimse garanti edemez, içeride oynayacağımız x maçta bile kazanırız diyemem, o günleri yaşıyorum. Tek gerçek Muslera, onun dışında da inandığım çok bir şey kalmadı..
Twitter dan yazmistim sana benim icin Riekerin bitmistir. Gercekten yazik bize ya adam akilli bir teknik adam bulamadik. Linnes sag bekte sag onde bu takimda ki herkezden daha iyi is yapar.yine sansa alinan bir galibiyet muslera ve brumaya bakan bir takim. Hep soyluyorum hakan balta cok agir bizim stoperimiz degil. de jong selcuk sneijder 32 nin uzerinde bu adamlarla tempo yapamayiz. benim bu sezondan bi umidim yok.
YanıtlaSilLütfen rica ediyorum basında spor muhabiri arkadaslar JOR ile son durum hakkinda ayrintili bir soylesi yapsinlar.Bi ogrenelim ne bekliyor, hedefi, amaci nedir takimiyla ilgili.Spontan tercumelerde cevirmen arkadas lafı cok uzatiyor eklemeler yapiyor degistiriyor gibi geliyor bana.Neyse.
YanıtlaSil1-JOR un biletini keselim yorumunuza katilmiyorum.Cunku var olan gidisatta ipler JOR da degil yonetimde.Bu tarz idare biciminin nelere yol acacagini zaten tecrube edecekler bu gidisata gore.Bence yonetimin sportif basarisizlik korkusu yersiz.Bu korkuyla herseye mudahale ediyorlar ve taraftar tepkisini uzerlerine aliyorlar.Aslinda taraftar sadece kulubun iyi idare edildigini gormek istiyor anlamadiklari sey bu.Dogru zamanda dogru idari hamleyi yapsalar sorunlar cozulur zaten.
2-Topu rakibe birakarak ta -rakiplerimizin artik hepsinin bize karsi yapmaya basladigi gibi- etkili olabiliriz.Bunda biraz israrciyim.
3-Poldi 3.bolgede etkili bir istasyon.Iki mactir gorduk bunu.Bu sayede attik kapali defansa karsi golleri.Simdi bunun yanina degisik varyasyonlar eklemeliyiz ki rakipler cozumde zorlansin.
4-Enseyi fazla karartmaya gerek yok boyle zamanlar da. Duzgun transferlerle yeni defans hatti ve etkili bir forvetle ligimizde rahatlikla başa guresiriz.