10 Mart 2018 Cumartesi

Ve tabii ki bence serüvenin bir numaralı kahramanı olan efsane Galatasaray taraftarı

9. yıl yazılarının 7. bölümü, konuğumuz Çağlar Yıldız. Kendisini daha çok Euro Cup döneminden hatırlarsınız, o günlerde basketbol için yazdıklarıyla bizlerle beraberdi. Transferlerden maçlara kadar, süreci her anıyla işlemişti. Kendisinin blog / forum geçmişi benden eskidir bu arada. Yine çok kıymet verdiğim arkadaşlarımdan biri, bu köşede ona yer vermek olmazsa olmazdı..


Euro Cup döneminin dili olsa da konuşsa. Özellikle o dönem yazılarınla bizleri şereflendirmiştin ve sayende o süreci blogda en iyi şekilde yansıttık. Sonrasında da devam ettik ama Euro Cup dönemi unutulmayacak, sezon başından en son anına kadar. O günleri anımsadığında ne diyorsun, senin için nasıl bir süreçti?

Çağlar Yıldız: Hakikaten dili olsa ve konuşsa, eminim hepimizin toplamından daha fazla şey anlatırdı. Sanırım senin blogda en aktif olduğum döneme denk geldi Eurocup şampiyonluğu. Mukadderat. Nasıl ki, UEFA Kupası, bunun da ondan pek farkı yok. Tabii sonraki sene Fenerbahçe Euroleague şampiyonu olarak çıtayı epey yükseğe koydu ama süreci başından sonuna bire bir yaşayan bizler için, hissiyat olarak ondan farksızdı. Üstelik sınırlı bütçelerle.. Hala Murat Kosova'nın "McCollum köşede boş, gözlerimi kapattım, oldu mu, oldu mu?" diye haykırışı kulağımda yankılanır. Her turdaki maçların deplasman usulü olması, maç öncesi, sonrası ve sırasında sürekli yapılan matematik hesapları, sezon içinde tam olarak sağlanamayan istikrar, Lasme'si, Micov'u, Sinan'ı, McCollum'u, Schilb'i.. Ve tabii ki bence serüvenin bir numaralı kahramanı olan efsane Galatasaray taraftarı. Destansı bir hikayeydi. Tekeeer tekeeeerrrrr, geçiyoruz turlarıııı.. Yine tüylerim diken diken oldu, yazarken bile.

Benim tanıdığım en eski blogger'lardan birisin. Sadece spor da değil, yaşam ya da sinema noktasında da. Koptun gibi bu işten, onun nedenini bilmiyor ve merak ediyorum aslında. Blog olayını sorayım sana, sence nereye gitti, bu noktadan sonra nereye gider?

Çağlar Yıldız: Benim blog serüvenim 2006 yılında başladı, daha sonra kapatıp 2008'de tekrar açtım ve o blog yaşantısını sürdürüyor ama bitkisel hayatta olarak tabii. Güncellemiyorum pek. Hep bir internette yazılar yazma, webmasterlık, hackerlık heveslerim olmuştu küçüklüğümden beri. Onun yansımalarından biri bu da. Benim blog daha çok, enteresan anektodlar paylaşma, magazinel konular ve sinema üzerineydi dediğin gibi. Kopmamın sebebi biraz iş ve sosyal hayatın yoğunluğundan kaynaklandı aslında. Sadece iş yoğunluğu değil, sosyal hayatı da seviyorum bildiğin gibi. İş, sosyal hayat, blog.. Üçü bir arada gidebilen şeyler olmadı benim için. Yoksa hala çok sevdiğim ve keyif aldığım, hatta yapmak da istediğim bir iş o.


Bir de Lakerstr boyutu var, dönemin NBA forumlarına yön veriyordunuz ve sen de o oluşumun sahibiydin. O günler nasıldı, özlüyor musun ve öyle bir ortamın oluşabilme ihtimali gelecekte olur mu?

Çağlar Yıldız: İşte o internet üzerinden bir şeyler yapma hevesi ve Lakers sevgim, işin Türkiye'nin ilk Türkçe NBA takımı sitesi olan LakersTR'ye bağlanmasına vesile oldu. Şubat 2006'da başladık o işe ve başarıların ardı arkası kesilmedi. Her şehirde yapılan buluşmalara 50-100 arası Lakerslı geliyordu. Televizyonlara, gazetelere ve NBA ile ilgili her yere adımızı duyurduk. Para bile kazandık biraz. Çok güzel günlerdi. Sabaha karşı sitede 200-250 kişinin online olup maçı yaşadığı günlerdi. Tabii öncüsü Kobe Bryant'ın insanüstü dönemi ve ardından gelen başarılar oldu. Lakers'ın düşüşü ve Twitter denen mecranın hayatımıza iyice girmesiyle site kapandı. Artık insanların uzun uzadıya yazıları, forumları takip etmeye fazla hevesi kalmamıştı. Her şey anlık olmaya başlamıştı. Biz yine de Geçtiğimiz yaz komple kapanan sitesi sıfırdan açtık. Şu an yayında ve eski popülerliğinde olmasa da kendi halimizde takılıyoruz.

Sportif Cümleler'i sorayım sana, sen de blogun bir dönemine damga vurdun ve büyük katkı verdin. Sence bu blogun geleceği nerede, dışarıdan bir gözle baktığında ne düşünürsün?

Çağlar Yıldız: Estağfurullah, teşekkürler. Blogunu yıllardır takip ediyorum tabii ki. Banner tasarlamışlığım bile var :) Açıkçası sadece Sportif Cümleler'in değil, genel olarak blogculuğun nereye gideceğini tam kestiremiyorum. Yıllardır bir ileri, bir geri şeklinde bir çizgisi var, tam ölmedi ama bir Youtuberlık gibi de uçmadı mesela. Bu işten yürüyen, para kazananlar oldu. Senin öyle bir gayen olduğundan şüpheliyim. Sen hobicisin. Gayet de iyi gidiyorsun. Geleceğinin nerede olduğunu düşünmeksizin aynen devam etmeni tavsiye ederim, naçizane.


Bir de herkese sorduğum gibi sana da Burak Eren'i sorayım. Belki çok uzun olmasa da iyi bir arkadaşlığımız var, yer yer senin de başını çok ağrıtıyorum. Ne dersin, ben de bir ışık var mı :) ?

Çağlar Yıldız: Işık olduğu kesin. Şöyle açayım.. Seveni, sevmeyeni vardır elbet ama Burak Eren kendi halinde, kimseye sataşmadan yazısını yazan, paylaşımını yapan, hayatını Galatasaray'a ve spora adamış bir adam. Yorumlarına katılanlar, katılmayanlar, hatta hepimize olduğu gibi alay edenler, küfredenler bile olacaktır. Bugün 100 takipçili en küçük Twitter kullanıcısından, milyon takipçili televizyon yorumcularına, ya da benim gibi ortada takılan sporseverlere kadar herkesin başına gelen şeyler bunlar. Ben senin yerinde olsam, bu işlere bu kadar vakit ayırabilsem çoktan bir spor servisi, gazete, dergi, televizyon mecrasına başımı sokmaya çalışmıştım. Sen bunu yapmadın, fırsatlar geldi eline, onu biliyorum. Belki tam olarak beklediğin fırsat gelmedi, onu bilemem ama normal iş dünyası da böyle, hep tam olarak istediğin şey gelmiyor ilk etapta. Ben yine de ucundan köşesinden tutardım bu işin. Hem bu kadar sevip, hem para kazanabileceğin bir iş sahibi olmak bence şu kısa hayatta yapılabilecek en muhteşem olay.

2 yorum:

  1. ben lakerslı değilim ama lakerstr bir markadır :) şimdi ergenler ülkede en fazla gsw taraftarı var sanıyor..

    YanıtlaSil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir