Şu aşamada Fatih Hoca'nın tüm söyledikleri can kulağıyla dinlenmeli

Fatih Terim'in yaptığı açıklamalar şu günlerde en önemli yol haritamız. Olanları tüm gerçekliğiyle söylüyor ve kafalardaki soru işaretini gideriyor. Açık yazayım, Galatasaray yönetimine güvenmiyor ve başarılı bulmuyorum. Fatih Terim'in gölgesi altına saklandıkları da net. Şu aşamada Fatih Hoca'nın tüm söyledikleri can kulağıyla dinlenmeli.

"12-13 tane atak oyuncusuyla görüştük. Biz de çok istedik transfer yapmayı. Kiminin ekonomisi, kiminin beklentisi Galatasaray'da olmalarına müsade etmedi. Florya'da insanlar 24 saat çalıştı. Zaten UEFA'nın verdiği ceza nedeniyle rahat değiliz. Gomis'in satılmasıyla birlikte daha da ümitlendik. Yoksa der miydik iki tane forvet istiyoruz diye. Son günlerde bile almak için çok uğraştık. 0'a alınacak oyuncular için bile çok para istenildiği oluyor. forvet olsaydı iyi olurdu. Hakkıyla şampiyon olmuş bir takımdan bahsediyoruz. Nispeten iyi bir Şampiyonlar Ligi grubu çekmişiz. Böyle bir durumda olan takım, bir iki kişi olmasa da başarılı olabilir. Bir mevkiyle Galatasaray bitmez."

Forvet transferinin gerçekleşmemiş olması büyük bir hayal kırıklığı. Gomis'in ayrılacağı yeni bir konu değildi, Haziran ayından bu yana konuşuyorduk. O gün yerini doldurmak ve kendimizi sağlama almamız gerekiyordu. Biz ise işi son 1 haftaya sarkıttık, devamında yaşananlar malum.

Burada hocaya bir suç bulamam. Listeyi verdi, son gün Vagner Love'ye bile tav durumdaydı. Transferi yönetimin gerçekleştirmesi gerekiyor. Biraz akıl koymak lazımdı. Son gün kimlerin kimleri aldığını gördük. Neredeyse tüm Anadolu forvet transferi yaptı ki Bursaspor Sakho'yu bedava kiraladı. Aklı koyduğunuzda yapabileceğiniz hamleler vardı.

Yapacak bir şey yok. Ocak ayına kadar süreci bir şekilde idare edeceğiz ve bu noktada Fatih Hoca'ya güveniyoruz. 4-6-0'a mı döner ya da bambaşka bir düzen mi ortaya çıkarır bilemiyorum. Hoca konuşurken kendisine güveniyordu, bir bildiği olduğunu düşünüyorum. Haliyle de bize destek olmak düşüyor.

"Yabancı sınırı konusundan sıkıldım. Bu işin çıkmasında, uygulanmasında ben varım. Emeği geçenlerden biriyim. Bugün ne oldu da tekrar bu konulara dönüldü bilmiyorum. Bu kuralın hala bilindiğine emin değilim. 14 yabancı almak zorunda değilsiniz. Türk oynattıkça, bir fon aracılığıyla maddi yardım diye işe başladık ama sonradan Kulüpler Birliği ve TFF'nin görüşmelerinde, 3 safhada bunların hepsi kesildi."

Fatih Hoca bu konuyu bir geri zekalıya anlatır gibi anlattı. Hala kısıtlama getirerek ülke futbolunu kurtaracağını zannedenler var. Yakın geçmişte yaşananlar ortada, yine mi bu süreci yaşayalım. Zorunda olduğunuz için bir futbolcuyu oynatmakla iyi olduğu için oynatmak arasında büyük fark var. İyi futbolcu oynuyor işte, rekor transferle de gidebiliyor. Cenk Tosun, Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü gibi örnekler taze.

Futbol 90'lar, hatta 2000'lerdeki gibi değil. Makas açıldı ve kısıtlamalarla bir yere varamıyorsunuz. Ülke futbolu değer fışkırmıyor, yabancı sınırı getirince de fışkırmayacak. Son dakikada Milli maçı yayınlama imkanı bulduk, ülke futbolunun durumu bu. Altyapıyı konuşalım, zeminleri ya da bu tarz bambaşka konuları. Ülke futbolunun sorunları bambaşka.

Zorunda da değilsiniz. Altınordu örneği net, yabancı oyuncu oynatmayabilirsiniz. Kural 14 yerliyi zorunlu kılıyor, yabancıyı değil. Yabancı sınırı getirildiğinde vasat yerli için olmadık bonservis ve yıllık ücreti gözden çıkarmak durumundasınız. Tarık Çamdal'ı 4.75 milyon avro'ya aldınız, Mariano'yu ise 4 milyon avro. Fark bu işte.