Bodyguard'la alakalı "acaba klişe mi" sorusu o kadar yanlış ki

Klişe Bodyguard hikayeleri vardır. Koruma ve koruması yapılan "ünlü" birbirine aşık olur, hikaye böyle başlar. Netflix'de yayınlanan Bodyguard dizisinde de bu tınılar olsa bile bambaşka bir hikaye var. Bu konu asla dizinin merkezinde değil.

6 bölümlük, tadı damaklarda bırakan bir dizi. Eski asker, yeni polis çavuşu David Budd bir terör saldırısını engellediği için terfi alıyor ve İçişleri Bakanı'nın koruması oluyor. Bu ikilinin bir yakınlığı olsa da "terör" etkisi önlenen tren saldırısıyla sınırlı değil. Aksine bir başlangıç diyelim.

Biraz daha İngiliz derin devletiyle alakalı bir hikaye. İçişleri Bakanı'ndan kurtulmak isteyen bir kesim var, bu yüzden terör örgütleriyle de iş birliği yapılıyor ve tüm suçları David Budd'un üzerine yıkmak üzerine yaptıkları planları var.

David Budd ise psikolojik sorunlar yaşayan eski bir asker. Askerlikten ayrıldıktan sonra polis oluyor, burada başarılı işlere imza atsa da ailesini bir arada tutamamış, ayağa kalkmaya çalışan ama her seferinde daha da dağıtan bir isim. Richard Madden'ın oyunculuğunun altını çizmeli, müthiş bir performans.

Farklı bir hikaye olduğunu kabul etsem de dizinin ters köşeleri beni o kadar yükseltmedi. Çok kolay tahmin edilebilir bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Diziyi izlerken olabilecekleri az çok tahmin edebiliyorsunuz. Plan her ne kadar başarılı olsa da izleyenler bu kurguyu çabuk çözüyor.

Sevindiğim nokta ise ilk etapta "klişe bir Bodyguard" hikayesi mi diye düşünürken konunun başka yerlere evrilmesi oldu. Richard Madden'ın da David Budd performansıyla keyifli bir dizi izlediğimi söyleyeyim. Müthiş yerlere çıkarmam belki ama izlediğim için de memnunum.

Bitirdiğim, izlemeye devam ettiğim diziler / filmler var. Zaman buldukça onları da yazmaya devam edeceğim. Bu işten de keyif almaya başladım, umarım sizleri sıkmıyorum. Yer yer futbolun dışına çıkmak ve kendimle alakalı paylaşımlar yapmak hoşuma gidiyor.