1 Ekim 2019 Salı

Şu maç adına olumlu anlamda konuşacağımız çok az şey var gerçekten


PSG maçı öncesinde Fenerbahçe maçının üzerinden tekrar geçmek gerekir. O maça yönelik de mesaj var, özellikle de eksikler, neleri yapamadığımız tarafında. Mehmet Köksal'la da (@SirArsenalist) derbiyi konuştuk. Özellikle de çok eleştirdiğimiz Galatasaray'ın savunma tarafındaki gelişiminde önemli detaylar var.

Daha genel bir soruyla başlayalım. Maç öncesi beklentin neydi ve son düdük geldikten sonra bu beklentinin ne kadarı gerçek oldu? Özellikle de Galatasaray açısından sormak istiyorum.

Mehmet Köksal: Skor adına bir beklentiden ziyade oyun anlamında bir beklentim vardı. Hatta sezon başından beri var. Dünyanın gittiği yeri düşünürsek ben pas oyunu oynanmasından oldukça memnunum. Sadece bu oyunun oynanma şeklinden memnum değilim. Dolayısıyla takımdan hatta hocadan ilk etapta beklentim bu. Takımın sahaya doğru yerleşmesini, sahadaki belli alanların oyuncular arasında dengeli dağılmasını istiyorum. Hatta bir üst seviyeye çıkarak bunlar yapıldığı zaman bu takımın performansın hem oyuncu bazında hem de takım bazında artacağını düşünüyorum. Dolayısıyla şu anda takımdan tek beklentim bu. Fenerbahçe maçında ise beklentimin karşılanmadığını ve takımın kötü oynamasının sebebi olan yerleşim problemlerinin devam ettiğini gördük.


Galatasaray adına pozitif anlamda konuşulacak çok az şey var. O az şeylerden biri de stoper etkisi derim. Vedat Muriqi ne kadar iyi maç çıkardı denilse de 2. yarıda Galatasaray kalesinden çok uzaklaştı ve etkisi düştü. Doğal olarak da Fenerbahçe'nin 2. yarıda isabetli şutu yoktu. Bu konuda senin özel bir çalışman vardı, detaylandırırsan çok sevinirim.

Mehmet Köksal: Şu maç adına olumlu anlamda konuşacağımız çok az şey var gerçekten. Bunların bir tanesi de ikinci yarıda gelen savunma hamlesi. Öncelikle bu grafik neyi gösteriyor? Bu grafik Vedat Muriqi’nin ikinci yarıda topla buluştuğu bölgeler ile ligin ilk 5 haftasında tek yarıda ortalama topla buluştuğu yerler arasındaki farkı gösteriyor. Peki bu ne demek? Mesela orta sahanın sağında +8,9 görüyoruz, bu şu anlama geliyor; Vedat Muriqi ligin ilk 5 haftasında 45 dakikada o bölgede 1,1 kez topla buluşurken Galatasaray karşılaşmasında 10 kez topla buluşmuş. Yani normal bir devresine oranla o bölgede topa +8,9 kez fazla dokumuş. Grafiğin diğer alanlarına bakıldığı zaman açık tonların çoğunlukta olduğu yani Vedat’ın bu bölgelerde ortalamasına oranla daha az topla buluştuğunu görüyoruz. Özellikle ceza alanı ve yay civarında normal bir yarıya göre 5 kez daha az topla buluştu. Tek devre oranları olduğu için çok yüksek rakamlar bunlar. Muriqi müthiş bir ilk yarı çıkardı. Tehlikeli bölgede ilk yarıda 9-10 kez topla buluşurken ikinci yarı sadece 2 kez topla buluşması bazı şeyleri açıklıyor aslında. 

Biraz sonuçtan sebebe gitmiş gibi olduk, peki ilk yarı ile ikinci yarı arasındaki bu fark nereden kaynaklanıyor? Bu değişikliğin altında büyük ihtimalle devre arasında gelen bir talimat yatıyor. İkinci yarıya Galatasaray savunma çizgisi kendi orta sahasının 8-10 metre gerisinde konumlanmaya başladı. Çok hareketli bir pres söz konusu olmasa da önde iyi alan daralttı ve genelde Altay’ı uzun oynamaya itti. Bu tarz sıkışık durumda atılan uzun toplar genelde orta saha civarına düşer. Öyle de oldu Marcao ve Luyindama ikilisi oradaki topları çok iyi karşıladı, havuza düşen topları ise Nzonzi iyi takip etti. Marcao, Luyindama ve Nzonzi üçlüsü ikinci yarıda 9 hava topu alırken Vedat Muriqi 3 tane almayı başardı. Muriqi’nin arkasındaki oyuncular ise hiç hava topu kazanamadı. Vedat Muriqi indirdiği bu toplarla doğrudan bir etki yaratamadı çünkü kaleden çok uzaktaydı. Bence Galatasaray adına maç içerisindeki en olumlu nokta buydu. Aynı zamanda Muriqi için de ortaya bir antitez atılmış oldu.

Galatasaray adına bu maç için konuştuğumuz negatif taraflar çok fazla. Maç planından, maç içindeki hamlelere ya da futbolcu performanslarına kadar. Fenerbahçe ise tam aksine dersine iyi çalışmıştı ve benim nazarımda galibiyeti kaçıran taraf oldular. Galatasaray adına negatif taraflar içinde en çok hangi noktalar gözüne battı ve bu kötü futbolun en önemli nedeni neydi?

Mehmet Köksal: Ersun Yanal’ın Galatasaray’ı iyi okuduğunu ve buradan en kötü bir puan çıkaracak bir kadro yapısıyla, oyun anlayışıyla sahaya çıktığını düşünüyorum. İki takımın ideal kadrolarını göz önüne aldığımızda Kruse'nin merkezde olduğu bir yapıyla Fenerbahçe’nin Galatasaray’a karşı üstünlük kurma şansı yoktu. Fatih Terim bunu iyi okudu ve Lemina ile sahaya çıktı. Fakat buna karşılık Ersun Yanal’dan bir değil iki hamle birden geldi. Hem Ozan’ı hem de Tolga’yı kanatlarda oynattı. Kendi takımının eksikliğini iyi bildiği için bu iki oyuncuyla orta sahayı bırakmayacağını açıkça gösterdi. Ersun Yanal’ın bir diğer hamlesi de iki kişiyle pres yapmak oldu ve bu çok işe yaradı. Sene başından beri konuştuğumuz bir durum aslında bu. 

Seri’nin merkezde sırıtmasının nedeni de bu Nzonzi’nin artan pas hatalarının nedeni de bu. Galatasaray ön alanda modern diziliyor. İç oyuncuları rakibin iki seti arasına girmek için öne çıkıyor kanar oyuncuları yine içe doğru yaklaşıyor fakat buradaki sorun bunun zamanlamasında. Galatasaray bunu yanlış zamanda yapıyor. Bu rakip saha dizilişidir, topla çıkarken bu şekilde dizilemezsiniz. Dizilirseniz ne oluyor? Bekler tam olarak pozisyon alamıyor, Nzonzi ortada tek başına kalıyor ve ön alan ile arka taraf arasında çok geniş bir boşluk oluşuyor. Arka dörtlü ayrı bir yerde öndeki beş oyuncu ayrı bir yerde oluyor ve bu iki hattı Nzonzi tek başına bağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla pas alternatifi yetersiz olduğu için sık sık hata yapıyor. Yani Ersun Yanal şöyle dedi bunlar takım olarak zaten genişliyorlar benim tüm oyuncularımı öne çıkarmama gerek yok sadece iki kişi yeter. Maalesef işe de yaradı.

Maç öncesi tartışılan konulardan biri de Seri / Lemina arasındaki tercihti. Belhanda ilk 11 oynayacaksa Lemina doğru tercihti diye düşünmüştük ve Lemina'nın performansına bakınca da bu doğru çıktı. Lemina'nın performansını sormak isterim, beklentini ne ölçüde karşıladı ve gelecek adına umutlanmak adına yeterli bir performans mıydı?

Mehmet Köksal: Lemina için en büyük eleştiri doğru profil olmadığı bir ön libero olduğuydu. Daha yaratıcı bir oyuncu ihtiyacı konuşuluyordu. Fakat Lemina ilk oynadığı 30 dakikada ön libero olmadığını göstermişti. Saha içinde çok hareketli oyuncu ve birden fazla şeyi aynı anda yapabiliyor. Marsilya’ya ilk geldiği dönemki gibi bir rol alacağını bekliyordum öyle de oldu aslında. O dönem arkasında Romao ile oynuyordu yanında da genelde Imbula oluyordu. Pogba sonrası kısa bir dönem de derinde oynayan Pjanic ile iyi ikili olduklarını görmüştük fakat o da çok uzun sürmedi. Geçen seneki Ndiaye rolünü aldı. Ve geçen seneki Ndiaye’den farklı olarak hem ceza sahası konularını çok sık deniyor hem de tekniği gayet iyi. Dar alanda sırtı dönük top aldığı zaman topu saklayabiliyor. Ben box to box rolünde oraya daha çok yakışacağını düşünüyorum zaten oyun karakteri olarak biraz daha buna uygun ve oyunu buraya doğru kayıyor gibi. Dolayısıyla onun çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

2 yorum:

  1. başlıktaki yorumunuz psg maçı içinde geçerli :(
    fatih hoca avrupadaki çogu kalbur üstü takımın idare ederek biyerlere geldiğini busene nihayet keşfetti,ancak buseferde pozisyon bulmamız zorlaştı..artık 3.olmamız için brugge yi yenmek bile yetmeyebilir,real madrid karşısında da puan almalıyız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Real Madrid karşısında fazlasıyla umutlu olacağım :)

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir