17 Mayıs 2020 Pazar

O gün tek bir ihtimal vardı ve kupaya uzanan yolculuk başladı


Uefa Kupası'nı kazanmamızın 20. yıl dönümü. Gönül ister ki, bu 20 yıla 1 kupa daha sıkıştıralım. Aslında 2000'lerin başında ve sonuna doğru bu imkanın oluştuğunu da düşünüyorum. Dönemin vizyonu ve yanlış hareketleri neticesinde sonuca ulaşamadık. Bugün de doğal olarak makas açıldı. Yine de Avrupa Ligi sürprizlere açık, bakarsınız günün birinde yine o seviyeye ulaşırız. 17 Mayıs 2000 tarihi Türk futbolunun ulaştığı en zirve noktaydı. Fatih Terim yönetiminde buna ulaştık, tekrarı da umarım yine ona nasip olur.

17 Mayıs 2000'e giden yolda da oldukça zorlu engeller vardı. Rakiplere bakıyorum da, ciddi anlamda zordu. Bologna, Dortmund, Mallorca ve Leeds United gibi takımları eleyerek finale yürüdük. Mesela o Leeds United, ertesi sezon Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynadı. Bologna ve Mallorca da o dönemin dişli takımlarındandı, Dortmund'u ise konuşmaya gerek yok. Finaldeki rakip de Arsenal. 250'de 1 ihtimal veriyorlardı, bunu başarmış olduk. Arsenal'in de o yıllarda neler başardığını anlatmaya dahi gerek yok.

Bugün ise ilk halkayı konuşalım. Şampiyonlar Ligi'nin son maçına dönmek lazım. Tamam mı devam mı dedik çünkü, 3. olup Uefa Kupası'nda yolumuza devam etmek için kazanmaktan başka seçenek yoktu. Rakibimiz de Milan. Maldini, Shevchenko, Weah, kenardan gelen Bierhoff, Boban ve saymadığım birçok önemli futbolcu. Onlar da o dönem orta şekerli bir performans göstermişlerdi ve son maçı kazanmaları durumunda Şampiyonlar Ligi'nde yola devam edeceklerdi. Beraberlik halinde ise 3. olacaklardı.

Şampiyonlar Ligi'nde işler istediğimiz gibi gitmemişti. Kura çekildiğinde son kategoriden çıkan takım Hertha Berlin olsa da herkesi şaşırttılar. Onlarla kendi sahamızda berabere kalarak başladık. Sonrasında Milan ve Chelsea deplasmanlarını kaybettik. Chelsea deplasmanı büyük kırılmalardan biridir, 10 kişi kalmamıza rağmen çok iyi bir futbolumuz vardı. Sonrasında kendi sahamızda Chelsea'ye 5-0 kaybedince bir şeyler değişmeye başladı. Hertha Berlin deplasmanı ayağa kalkışın ilk adımı oldu ve 4-1'lik galibiyet geldi.

Bu sonuç da Milan maçını final haline getirdi. O dönem Ali Sami Yen'de rakip kim olursa olsun en büyük favoriydik. Bu durum da bir dönem daha devam etti. O gün tek bir ihtimal vardı ve başarıldı. Weah'ın golüyle 1-0 geriye düşmüş, Capone'nin imza haline gelen korner gollerinden biriyle 1-1'i bulmuştuk. 51. dakikada Milan 2-1 öne geçtikten sonra ise uzun süre maç bu seyirde devam etmişti. 87. dakikada Ergün Penbe'nin muhteşem ortasında Hakan Şükür'ün kafası, 90+'larda da Ümit Davala'nın penaltısıyla maçı 3-2 kazandık.

Ümit Davala'ya ayrı bir parantez açalım. Bu herkesin başarabileceği bir soğukkanlılık değil. Penaltıyı atarken ayağı dahi titremedi. O dakika Hagi de yoktu sahada ve tüm sorumluluk ona kaldı. Hakan Şükür ya da başkası gelmedi topun başına. Ümit Davala, o kadar rahat bir şekilde ters köşeye topu attı ki. Aynısını Uefa Final'inde de yaptı mesela, yine ters köşeye penaltıyı bırakmıştı. Bu gol de Uefa Kupası'nı kazandığımız yolda ilk adımımızdı.


Kadrolar da bu şekilde. 4-3-1-2'nin kitabını yazdığımız dönemler diyebiliriz. O gün Suat Kaya da yoktu ve büyük eksiklikti. Ahmet Yıldırım'ı hep anlatırım, önemli bir jokerdi ve o gün de 6 numara oynadı. Capone stoperdi, Ümit Davala sağ bek. Bu değişimleri de sezon içinde hep görürüz, Fatih Hoca birçok futbolcusunu farklı pozisyonlarda oynatmıştır. Formasyonlara da çakılı kalmaz, sürekli değiştirir. Eksikler olsa da, o yer bir şekilde dolar. Tabii şu Milan'ı dize getirmek ve grupta onların üstünde yer almak apayrı bir olay. 

6 yorum:

  1. merak ediyorum bu yıldönümü diğer takımlarda da var mi ? mesela sevilla filan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var mı yok mu bilmem, umurumda da değil. Ben bu günü her türlü kutlarım. Üstüne 55 tane daha kupa alsam dahi kutlarım. Çünkü benim adıma anlamı büyük.

      Sil
  2. İkinci uefa kupasına en çok yaklaştığımız sezon 2008-2009 idi bence. Hamburg'u elesek ihtimal yüksekti. Ama Adnan Polat yönetiminin iş bilmezlikleri yüzünden olmamıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de. Önceki sezon da çok uzak sayılmazdık gerçi. Bizi eleyen Atletico gitti kupayı aldı.

      Sil
  3. Herkese kafa tutabilen herkesle başa baş mücadele edebilen bir takım seyretmek harikaydı.
    Bugün futbolun ekonomisinin de etkisiyle en üst seviye takımlarla kesinlikle mücadele edemiyoruz. Paris Real Madrid gibi takimlarla maç içinde belli dakikalarda başımızı kaldirabiliyoruz. Bunu bir yere kadar da anlıyorum. Fakat bı alt seviye bile çok bariz üstünlük kurabiliyor yeri gelince bu çok can sıkıcı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir takım olabilir miyiz, şu makasın açılmasından sonra zor. Yine de ortaya mücadele koyabiliriz diye düşünüyorum.

      Sil

 

Tüm Telif Hakları Sportif Cümleler 'e Aittir © 2009 -- Blogger Tarafından Desteklenmektedir