Icardi'nin ikonluğa yürüyüşü, Gomis'e de saygı duruşu

Gomis'in röportajı okuyunca, bu fotoğraf üzerine bir şeyler yazmak istedim. Halef / selef de dersiniz, yeni bir çağın başlangıcı da. Gomis'in en iyi halinde bu değişim yaşanmasa da, Galatasaray formasını giydiği son 1.5 sezonunda da net katkısı olan bir forvet. Acaba düşer miyiz korkusu içinde, Göztepe / Rizespor serisinden seni çıkarıp, o yarım sezonda goller attı. Ertesi sezon ise Icardi'nin form tutmaya çalışıp, Seferovic'in hayal kırıklığı olduğu haftalarda seni ayakta tuttu. Dünya Kupası dönüşü Icardi'nin sakat olduğu 2-3 hafta var, orada da Gomis ayaktaydı.

Keşke Karagümrük maçı öncesi yaşananlar olmasa. O gün Icardi yoktu, Gomis de oynamak istemedi. Biz de Zaniolo'yu forvete çekmiştik ve şampiyonluk yolunda 3-3 berabere kalmıştık. Belki bir geri dönüş hikayesiydi de, o gün Gomis sahada olmalıydı. Alanyaspor deplasmanında Icardi yerine Barış Alper Yılmaz geçince isyan bayrağını açmıştı. Şimdi röportajından bir kesit paylaşacağım. Orada "ağabey" rolü diyordu ama bunu yapmamalıydı. Gün sonunda affedildi, diğer ağabeyler araya girdi. Gomis'in 2.5 yılına ve katkısına bakınca da "sineye" çektik.

"Galatasaray’da Mauro Icardi ile çok çok iyi bir ilişkimiz vardı. Icardi takıma katıldığında benim takım içinde zaten bir “Ağabey” rolüm vardı. Az süre alıp, Galatasaray’ın ihtiyacı olduğu anlarda skor katkısı sağlamam bekleniyordu. Bu beklentinin yanı sıra Mauro Icardi’nin kendini iyi hissetmesi için ona destek olmam da gerekiyordu. Günümüz modern futbolunda birinci golcü olmak önemli, ben daha önce Galatasaray’da bu rolde görev aldım, ancak artık benim yaşımda bir oyuncu olduğunuzda ve eski gücünüze sahip olmadığınızda, saha dışında “ağabey” görevini yerine getirip Icardi gibi birinci golcülere daha iyi olmaları için her şekilde yardımcı olmanız gerekiyor. Gençlere yol göstermek, Icardi gibi yıldızlara yardımcı olmak.. ya da top atmayan, grup içinde sorun çıkaran isimlerle gidip konuşmanız gerekiyor vs. Bir noktada takım ve antrenör arasında bir köprü rolünüz oluyor. Icardi’nin PSG’de göremediği sevgiyi hissetmeye ihtiyacı vardı. Türkler de koca yürekli, duygusal insanlar oldukları için Icardi’ye hak ettiği sevgiyi verdiler. Icardi de haliyle bugün büyük fark yaratıyor, nihayetinde Icardi gibi bir oyuncuya gol atmayı da öğretecek değiliz."

Röportajın bu kesitini Nafi Alpay paylaşmış, ben de ondan aldım. Icardi ile aralarında gerçekten güzel bir ilişki vardı. Icardi, Gomis'e fazlasıyla saygı duyuyordu. Uçakta "Aşkın Olayım" çalarken, "O Sen Olsan Bari" de çaldırılıyordu ve Icardi tempo tutuyordu. Icardi sahadayken, Gomis'in de "illa ben oynayacağım" derdi yoktu. 2. forvet rolünü kabul etmişti, yeri geldiğinde katkısı da büyük oldu ama en olmadık zamanda sahada olmaması üzmüştü. Galatasaray taraftarı Gomis'i çok sevdi. Belli dönemler sıkıntılar yaşansa da, taraftar daima arkasında durdu.

Keşke hiç ayrılmasaydı, bunu da ekleyelim. O gün istediği sözleşme revizesinde haklı olduğunu söyleyemem ama hamle yapmamanın maddi anlamda faturası acı oldu. Gomis sonrası dolmayan boşluk, harcanan paralar. Icardi gelene kadar da boşluğu doldurabildik diyemem. Falcao'lar falan geçti ama boşluk dinmedi. Icardi, büyük bir ikon. Onun bayrağı taşıdığı nokta bambaşka seviyede, kolay kolay kimseyle kıyas edilemez. Bu fotoğrafla birlikte ilk adımı atmış, Galatasaray yolcuğuna başlamıştı.