Nostalji yazılarımıza geri dönelim, ihmal ettik. Kafamda 2 konsept var. Biri "hayal kırıklığı" yaratan isimler. Diğeri ise biraz daha "yıldız" edasıyla öne çıkmamış ama iyi hatırlanan isimler. Tabii bu noktada, kendi izlediğim dönemi ele alacağım. Geçmişte de bu tarz yazılar yazıyordum, yeniden başlamak istedim. Hayal kırıklıklarıyla başlayalım, ilk isim de Elano olsun. Bu konseptte konuşulacak isim çok. Belli bir iddia ve beklentiyle gelmiş ama hayal kırıklığı yaratan futbolcularımızı konuşacağız. Hal böyle olunca da, ilk olarak Elano'yu anmak istedim.
Rijkaard, Galatasaray adına çok büyük bir beklentiydi. Barcelona'dan ayrılmasının neredeyse hemen akabinde Galatasaray'a geldiğinde, bizleri büyük bir değişimin beklediğini düşünüyordum. 4-3-3, total futbol. Hayallerimiz bunlardı. Bu değişimin kalbi de "orta sahaydı". O dönem gerçekleşen orta saha transferleri kimler dersek, ilk olarak Mustafa Sarp. Rijkaard öncesi anlaşılmış bir isimdi, bonservissiz şekilde geldi. Bence elinden geleni de yaptı, kötü anmam. Yine de değişime yeterli midir, elbette hayır. Barış Özbek ve yaşlanmaya başlayan Ayhan Akman için de bu söylediklerim geçerli.
Rijkaard'ın Galatasaray'a geldikten sonra ilk hamlelerinden biri, Arda Turan'ı 4-3-3'ün orta sahasına kaydırması ve biraz daha Iniesta misali katkı almasıydı. Arda Turan da bu rolün altından kalkmış, çılgın bir tabelası vardı. Yine de transfer gerekiyordu ve o dönem için iddialı bir isim olan Elano getirildi. Büyük bir heyecan. Gecenin 3'ü mü, 4'ü mü ne açıklandı. Transfer nöbeti deriz ya, bu hamleler ile sözlüğümüze giren bir tanımdı. Elano'nun 2010 Dünya Kupası yolunda Galatasaray'a geldiğini biliyorduk. Manchester City'de forma süresi düşmüştü ama Brezilya Milli Takım'ının da parçasıydı. Beklenti duymayacaktık da ne yapacaktık?
Elano ile alakalı skandalı sonrasında öğrenmiştim. Sözleşmesine "ayda en fazla 4 maça çıkar" gibi bir madde eklemiş. Oynamak isteyen futbolcu adına ters bir istek. Bu durum da "Dünya Kupası yatışına gelmiş" izlenimi doğurdu. Kayserispor'a attığı muhteşem golle başlayan Galatasaray kariyeri, büyük bir hayal kırıklığıyla kapandı. Bir noktadan sonra hayalimiz, Dünya Kupası'nda piyasa yapsa da satsak olmuştu. Dünya Kupası'nda iyi performans gösterirken, yaşadığı büyük sakatlık sonrası uzun süre sahalardan uzak kaldı ve dolayısıyla transferi de kapandı. Dripling özelliği olan, teknik, oyun aklı yüksek bir orta sahaydı ama iş ahlakı yoktu.
Hagi'nin Elano'su ise Rijkaard'a oranla biraz daha verimliydi. Hagi, farklı formasyonlar da denedi. Elano'yu sağ kanada attı mesela. Elano'nun kanat özelliği de yüksekti. Rijkaard'a oranla, Hagi'li günlerde daha iyi performans verdi ama bir kere bağ koptu işte. Misimovic'e verilmeyen önem Elano'ya verilmiş olsa da, takımdan ayrılması adına büyük çaba gösterildi. Ocak ayı geldiğinde de 2.9 milyon avro'ya Santos'a gitti. 7 milyon avro'ya alınırken, 1.5 yıl içerisinde piyasası büyük oranda düşmüştü. Dünya Kupası umut olacakken, sakatlık bizi bitirdi diyelim. Geriye de koca bir hayal kırıklığı kaldı. İş ahlakı olmayınca, pozitif bir yan aramak için dahi çalışmıyorum.
Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder