Bu konseptin, Galatasaray adına tanım futbolcularının başında gelir. Niye dersek, yıllarca sürecek "yeni Hagi" arayışlarının ilk ama en güçlü adayıydı. Hagi, futbolu bıraktıktan sonra "10 numaralı forma" 1 sezon rafa kaldırılmıştı. Felipe'nin transferi sonrası, 10 numara direkt kendisine verildi ve bu hareket beklentiyi açıklar. Fatih Hoca'nın Felipe'yi Fiorentina döneminde de istediğini unutmayalım. Transferi sonrası, kendi açıklamasıydı bu. Tutturabilsek büyük işti tabii. Yıllarca 10 numara aramayacak, bu uğurda büyük paralar harcamayacaktın.
O dönemi aslında "transfer mantığı" üzerinden yorumlamalı. Galatasaray'ın maddi anlamda enkaza götüren adımlar o yıllarda atıldı. 2001-2002 sezonunu hayal edin. Lucescu, tabiri caizse "toplama takımla" lig şampiyonluğunu kazanıp, müthiş bir Şampiyonlar Ligi sezonu geçirmişti. Toplama takım deme sebebim, çok isim alındı ama neredeyse bonservis harcanmadı. Birçok kiralık isim vardı. Fatih Hoca göreve geldikten sonra ise o takımı dağıttı. Neredeyse 0'dan bir takım kurdu, dönem şartlarında yüksek bonservis harcandı.
Sadece sezon başı değil, Ocak ayında da omurgaya birçok isim transfer edildi. Gün sonu ise ligde 2. olup, Şampiyonlar Ligi'nde başarısız sezon geçirdik. O sezonun negatif maddi yansıması ise yıllarca bizi zorladı. Felipe sendeydi, Ocak ayında o gitti, Revivo geldi. Bunun gibi birçok örnek var. Felipe'ye dönersek, Fatih Hoca'nın o dönem en büyük takıntısı olan "koşmuyor" tarafına kurban gitti. Hagi'den böyle bir beklentisi yokken, Felipe'yi koşturmak istedi. Oysa sezon başlangıcını hatırlayın, fırtına gibi başlamıştı. Yürüyerek adam geçiyordu, çok teknik ve klas bir 10 numaraydı.
Niye bu kadar sabırsızdık onu bilmiyorum. Ortada hayal kırıklığı olduğunu da düşünmüyorum. İyi başlamışken, bir anda kesildi. Ligin ilk 5 haftasında, 2 gol 4 asist. Lige de 5'de 4 yaparak girmişsin. Sonrasına baktığında ise tabela yok. Ocak ayında da gönderildi. Revivo ne yaptı dersek, o da ilk maçında 3 gol atıp, devamında kayboldu. Bir sonraki sezona da o kalmadı mesela. Bu transfer sirkülasyonunun acısını çok çektik. Felipe'nin kazanılmasını ve ondan uzun yıllar katkı alabilmeyi isterdim. İzlemesi keyif veriyordu çünkü. Kariyeri bizden sonra yükseldi, Brezilya Milli Takım'ını gördü, kendini sol beke attı. Enteresan da bir kariyer.
Okuyan ve yorum atacak arkadaşlar için;
Blog'daki tanıtımları da es geçmeyelim.
En azından 1 tık atarak, destek olmanızı bekliyorum :)
O takım gerçekten inanılmaz toplama bir takımdı. Sarr, Christian, Lukunku, Fabio Pinto, Xavier, Almaguer ve niceleri. Sadece 2 sezon öncesi Dünya'da 1 numara olan takıma böyle adamlar ala ala fetret dönemini getirmek inanılmaz bir başarı gerçekten. Mehmet Cansun, Özhan Canaydın, ve yönetimleri sağolsun.
YanıtlaSilFelipe ise beğendiğim ama ne Lucescu'ya ne de Fatih hocaya uyan bir oyuncuydu. Sol bek kariyer dönüşümü de biraz Marcelo'laşma trendinden kaynaklı olmuştu sanırım :)
Umutları söndüren adam olarak ta fatih terim i ekleyebilirsin başlığa. Kazandırdığı başarılarla birlikte fatih terim in takıma verdiği maddi zararı Fenerbahçe li olsa veremezdi herhalde. Geldiği her dönemde yaptırdığı transferler, kurduğu berbat kadrolara harcattigi paralar kulübü resmen batağa sürükledi.
YanıtlaSilAlican Tekin
YanıtlaSilLucescu'ya yaptığımız haksızlığın bedelini ödediğimiz sezonlar. O sezonların bayrak ismi.
Bugün Vasco De Gama'da yöneticiymiş. Ne yapıyor diye baktım. Birkaç defa da geçici hoca olarak sahaya inmiş Vasco'da. Bir fikir vermek isterim. Yazının son kısmında şu an ne yapıyor diye kısa bilgi vermek de guzel olabilir.
YanıtlaSil